Gelişmiş Arama
Ziyaret
10709
Güncellenme Tarihi: 2010/01/20
Soru Özeti
Dine dayalı ahlakın manası nedir?
Soru
Size göre dine dayalı ahlak ne anlama gelmektedir? Ahlakın dine dayalı olduğunu ileri süren kimselerin düşüncesini açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır:

1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur.

2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez.

Batı toplumlarında bu konu geniş bir şekilde gündeme gelmiştir ve bunun tarihsel geçmişi Rönesans’tan sonra meydana gelen gelişmelere dayanmaktadır; çünkü Rönesans’tan önce bu toplumlarda yaygın olan Hıristiyanlık dini bilim, kültür, toplum, ahlak ve diğer konuları içeren halkın hayatının tüm yönlerine egemendi. Kilisenin değişik alanlarda yenilgiye uğramasıyla birlikte halk da din ve dinsel eğilimlerden soğudu ve tanrıya yönelme yerine hümanizme yönelmek günün konusu oldu ve yavaş yavaş dinden bağımsız ahlakın var olabileceği düşüncesi ortaya çıktı. Bu düşünce tedricen güçlendi ve son asırlara dek tanrısız ahlak olarak resmi bir şekilde dile getirildi. Bunun karşısında ise bazıları ahlakın dinsel temellerini vurgulamış ve din olmadan ahlakın gerçekleşmeyeceğine inanmıştır. Dine dayalı ahlakı açıklarken şu hususu hatırlatmak zorunluluk addeder: Bir ahlaki sistemi öne sürmek, içinde ahlaki sistemin kabul edildiği özel bir dünya görüşünü kabul etmeyi gerektirir. Bildiğimiz gibi dinsel dünya görüşüne göre insanın yetkinliği Allah’a ulaşma ve O’na yakın olmadadır; bu yüzden bu hedefe ulaşmada insana yardımcı olan amel ahlaki sayılır. Bu esası kabul ettikten sonra tekâmül yolunda veya bu etkinliğin başlangıç merhalesinde bulunan bir insanın kat etmesi gereken yolu tam anlamıyla bilip bilmediğini sormak gerekir. İnsan kendini bu hedefe ulaştıracak bir yol ve ahlaki sistemin varlığından bağımsız sayılır mı, bir kılavuza ihtiyaç duymayabilir mi? Doğal olarak eğer insanın hedefi Allah’a ulaşmak ise onun ahlakı da ilahi olmalıdır. Bu ahlakın esaslarında ve detaylarında insan ilahi ve vahyani kaynaktan müstağni olamaz. Elbette burada şu noktayı hatırlatmak gerekir: Ahlakın dine dayalı olmasından söz ederken, eşyanın güzellik ve çirkinliğinin ve amellerin ahlaki ve ahlak dışı oluşunun ilahi emir ve sakındırmadan türemiş olduğu kast edilmez. Bilakis kastedilen şey güzellik ve çirkinliğin zati olmasıyla birilikte birçok yönlerde bu hususları şeriat ile tanımanın ve aklı tüm detaylarda bağımsız bilmemenin gerekliliğidir.  

Ayrıntılı Cevap

Ahlak, tüm dünya halkının dilinde yaygın bir sözcüktür, lakin ahlak tanımlanırken en zor ve ipham taşıyan sözcüklerden biri haline gelir. Ahlak hakkında bilginler ve âlimler arasında görüş birliği azdır; çünkü felsefi, dini ve içtimai her bakış ve her grup sahip olduğu dünya görüşü ile ahlak ve ahlaki eylem hakkında özel bir tanım ileri sürmüştür. Lakin bu yazıda din ve ahlak arasındaki ilişkiye değinen ahlak ve ahlaki değerlerin temelleri hakkındaki iki temel görüşe işaret edilmesi daha uygundur. Bu iki bakış şunlardan ibarettir:

1.  Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur.

2. Ahlak din, iman ve tanrıya iman ile ilişki kurmaksızın gerçekleşmez.

Konunun Geçmişi:

Din ve ahlak ilişkisi bağımsız bir şekilde İslam toplumunda çok az incelenmiştir. Bunun nedeni dinsel öğretilerin İslam toplumlarında yaygınlaşmasıyla, din ve ahlak arasında ne gibi bir farkın olduğu ve hangisinin temel sayıldığı konusu sorulmamış ve pek önemsenmemiştir. Ama bizim toplumumuzun tersine batı toplumlarında bu konu geniş bir şekilde ele alınmıştır. Konunun tarihsel geçmişi Rönesans’tan sonra meydana gelen olaylardır; çünkü Rönesans öncesi dönemde batı toplumunda hâkim olan Hıristiyanlık dini bilim, kültür, toplum, ahlak ve diğer tüm meseleler kabilinden insanların hayatının tüm yönlerine egemendi. Kilisenin değişik alanlarda yenilgiye uğramasıyla birlikte batı toplumu da din ve dini eğilimlerden soğudu ve tanrıya eğilim göstermek yerine hümanizme yakınlaştı ve tedricen dinden bağımsız bir ahlakın var olabileceği düşüncesi meydana geldi. Bu düşünce tedrici olarak güçlendi ve son asırlara dek resmi olarak tanrıdan bağımsız ahlak sıfatıyla dile getirildi. Elbette bunun mukabilinde bazıları bir takım karşı tutumlar sergiledi ve ister Hıristiyanlık olsun ister başka bir din olsun ahlakın dinden bağımsız bir şekilde gerçekleşmeyeceğini savundurlar.[1]

Dine Dayalı Ahlak

Dine dayalı ahlakı açıklarken şu noktayı hatırlatmak zorunludur: Bir ahlaki sistemi sunmak içinde ahlaki sistemin kabul edildiği özel bir dünya görüşünün kabul edilmesini gerektirir; çünkü her dünya görüşü esasınca insanın yetkinliğinin zirvesi özel bir şekilde tanımlanır ve ahlaki davranış insanı bu yetkinliğe yakın kılan amele denir. Dinsel dünya görüşü esasınca insanın yetkinliği Allah’a ulaşmadadır; bu yüzden insana bu hedefe ulaşmasında yardımcı olan davranış ahlaki davranış sayılır. Bu esası kabul ettikten sonra tekâmül yolunda olan ve beklide bu tekâmülün ilk merhalelerinde bulunan insanın kat etmesi gereken yolu kâmil bir şekilde bilip bilmediğine bakmak gerekir. İnsan yol belirleme ve nihai hedefine uygun bir ahlak belirleme noktasında bağımsız olabilir mi, bir kılavuzdan yoksun olabilir mi? Doğal olarak eğer insanın hedefi Allah’a ulaşmaksa onun ahlakı da ilahi olmalı ve esasta ve detaylarda bu ahlak vahyani ve ilahi kaynaktan alınmalıdır. Bu bağlamda tanrısız ve hümanist bir ahlakın insanı tanrıya mı yoksa insanın kendi isteklerine mi ulaştıracağı belli değildir. Bu yüzden aklın bağımsızlık iddiası, özellikle beşeri sübjektivizm ve menfaat talep eden akılcılık, gerçek ve hakiki bir ahlak oluşturmada hedefin insanın Allah’a ulaşması olduğunu belirten görüş açısından kabul edilmeyecektir. Elbette insanın yetkinliğini ilahi hususlardan ayrı bir şekilde araştıran hümanist ahlak oluşturmak için dine hiçbir ihtiyaç yoktur, bilakis bu bakışta birçok dinsel ahlaki önerme anlamsız ve manasız olacaktır. Bundan dolayı din ve tanrısız bir ahlak iddiasında bulunan insanlar ister istemez beşerin sınırlı nefsini ahlakın kaynağını addederler. İnsanın üstün ve tanrı eksenli benliğini ve aşkınlık talep eden aklını eksene almazlar; çünkü bu üstün akıl her zaman vahiy ile birliktedir ve onun ışıldamasıyla aydınlanır. Oysaki egoizmde manasızlığa ulaşan menfaat talep ve dünya eksenli akıl tanrısız ahlak inşa etmede de anlamsızlığa ulaşır. Dostoyevski’nin “eğer tanrı olmazsa her şey caizdir”[2] diye meşhur olan sözü, belirtilen bu hakikate işaret eder; insan ilahi kimlikten arı bir şekilde ahlaki amel için hiçbir dürtü taşımaz. Ahlak otantik olduğu oranda insanda ilahi ve dinsel kimliğin belirginleşmesinin göstergesi olur ve bu ilahi kimlik tanrıyla irtibata geçmeksizin gerçekleşmez. Bundan dolayı dine dayalı ahlak, ahlaki sistem ileri sürme noktasında bu bağımsız ve hümanist anlayışla çelişir ve dinsiz ahlakın ne tasavvur edilebileceğine ve ne de gerçekleşebileceğine inanır. Ahlakın esas ve detaylarında vahiyden yardım alınmalıdır. Elbette burada şu noktayı hatırlatmak gerekir: Ahlakın dine dayalı olmasından eşyanın güzellik ve çirkinliğinin ve amellerin ahlaki veya ahlak karşıtı olmasının ilahi emir ve yasaklamadan türediği kastedilmemektedir. Aksine kastedilen şey, birçok yerde güzellik ve çirkinliğin zati olmasının yanı sıra, şeriatın açıklamasından bunun alınması ve aklı tüm detaylarda bağımsız bilmemek gerektiğidir. Bundan dolayı burada vahyin rolü sübut bağlamında değil, ispat bağlamındadır.[3]

İlgili başlıklar:

Din ve insan, 226 (Site: 2128).

Din ve kültür, 5297 (Site: 5489).

Ahlakta dinsel kaynakların rolü, 8094 (Site: 8161).

 


[1] Misbah, Muhammed Taki, Durusu Felsefe-i Ahlak, s. 195, İntişaratı ittilaat, Tahran, 1376.

[2] Mutahhari, Murtaza, Felsefe-i Ahlak, s. 195, İntişaratı sadra, Tahran, 1381.

[3] Durusu Felsefe-i Ahlak, s. 170.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar