Gelişmiş Arama
Ziyaret
14410
Güncellenme Tarihi: 2012/02/04
Soru Özeti
Ahlâkın spordaki yeri nedir?
Soru
Ahlâkın spordaki yeri nedir?
Kısa Cevap

Kâmil ve evrensel bir din olan İslam, insana her yönden saadetli bir yaşamı temin etmekte, dünya ve ahiret saadetine götürecek bütün yolları göstermektedir. İslam beden sağlığına da önem verdiğinden doğal olarak insan sağlığına faydalı olan sporları onaylamaktadır.

Genel ahlâkta söz konusu olupta sporda da uygulanacak her şey uygulanmalıdır.

Nefs-i Emmare’yle cihad etmek, affetmek, mertçe rekabet vs. bir sporcunun uyması gereken ahlâki vazife ve faziletlerden birkaçıdır.

Ayrıntılı Cevap

İnsan ruh ve beden sağlığına her zaman önem vermiştir. Kamil ve evrensel bir din olan İslam, insana her yönden saadetli bir yaşamı temin ettiği, dünya ve ahiret saadetine götürecek bütün yolları gösterdiği, sağlığın değerine vurgu yapıp temizliğe önem verdiği için doğal olarak insan sağlığını koruyan sporları da onaylamaktadır.

Sporun günümüz dünyası insanlarının tümünün yaşamında önemli rolü vardır. Milyonlarca insan sporla uğraşmakta, onların kaç katıda izleyici ve taraftarlık yapmaktadır. Spor, yeri geldiğinde milli ve toplumsal birliği de sağlarken, sporda görülen fazilet ve rezaletler, bir topluma hakim olan fazilet ve rezaletlerinde göstergesi olabilmektedir.[1]

Spor ahlâkı, uygulamalı ahlâki konulardan biri olup çeşitli mesleklerde, teknolojide, yönetimde vb. gibi ahlâki kararlar, ahlaki olaylar, davranışlar ve siyasi tutumlar için bir ölçümdür.[2]

Kimilerine göre spor, eğlence, yarışma, kişisel neşe, atletik olma ve hüner sahibi veya bu hedeflere benzer bir takım genel kanunları olan  normal bedensel faaliyet veya maharetlerdir. Burada spor, hedefine göre tarif edilmiştir.

Spor ahlâkında söz konusu olan önemli konulardan bazıları şunlardır: Sporda değerleri gözetmek, mertlik, rekabet, iş birliği, insaf, hile yapmamak, doping kullanmamak, saygılı taraftar ve izleyici olmak, sporcuyla öğretmeni arasında ahlâk ilişkisi korumak vs.[3]

İnsanın kendisi amel edemese bile her insanın karşısında tevazu ettiği ahlâki hareketlerin değeri, maddi değerlerden daha üstündür. Bu yüzden genel ahlâkta söz konusu olupta sporda da uygulanacak her şey uygulanmalıdır.

Başka bir ifadeyle bir sporcu, bedeninin yanı sıra ruhunada önem vermelidir. Zira bedenle ruh arasında yakın bir ilişki vardır. Bu yüzden İslam, bedenin geliştirilip eğitilmesine önem vermenin yanı sıra ruhada önem vermiş, onun eğitilip geliştirilmesi için birçok tavsiyelerde bulunmuştur. Namaz, oruç, dua vs. bu tavsiyelerdendir. Yalnızca bedene önem vermek insani bir değeri olmayıp, insanı hayvaniyetten çıkarmaz.

İmam Humeyni (r.a), bu iki asıl temele dayanarak sporcularla görüştüğü zaman onlara şöyle buyurdu: ‘Sporcular, bedensel egzersizler gibi ruhsal egzersizlerde yapmalıdır. Eskiden beri İranlı sporcular Allah’ı ve Ali’yi anarlardı ve bu onları seçkin yapardı.’[4]

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Bütün sporcular ve spor kuruluşları ahlâki vaziflerini öğrenmeli ve kendi spor dallarına uygun olarak onları uygulamalıdır. Zira bir spor kuruluşunun tüzüğü ve ahlâk kuralları olmazsa sporcu da vazifelerini bilemeyecek dolayısıyla spor ahlâkıyla ahlâklanmayacaktır.

Bu yazıda bir sporcunun kendi spor dalında sahip olması gereken ahlâki vazife ve faziletlerden birkaçına işaret edeceğiz:

a) Nefs-i Emmare’yle Cihat: Yani, insanı günaha götüren şeytani heva ve heveslerle mücadele etmek. Bir sporcu -diğer insanlar gibi- şeytani isteklerle mücadele etmeli ve onlara galip gelmelidir.

Aşağıda Masumlardan (a.s) bu konuda rivayet edilen birçok hadisten bazılarını örnek olarak getiryoruz:

1- Resulullah (s.a.a) buyuruyor: ‘Güçlü insan, güreşte rakibini yenen kimse değildir. Güçlü insan, gazaplandığında nefsine hakim olan kimsedir.’[5]

2- Allah Resulü (s.a.a), bir grubun yanından geçiyordu. Onların içinde halkın ‘halter kahramanı’ diye adlandırdığı güçlü ve kuvvetli biri ağır bir taşı yerinden kaldırıyordu ve herkes onun bu işine hayrandı. Allah Resulü (s.a.a) ‘Neden burada toplandınız?’ diye sorduğunda onun ağır taşı yerinden kaldıran bir kahraman olduğunu arzettiler. Allah Resulü (s.a.a) onlar şöyle buyurdu: ‘Size en güçlü insanın kim olduğunu söyleyeyim mi? En güçlü insan kendisine hakaret edildiğinde ona tahammül eden, asi nefsine ve intikam hissine galip gelen, şeytanına ve hakaret edenin şeytanına üstün gelen kimsedir.’[6]

3- İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Nefsinin hevası düşmanlarının en büyüğüdür! Ona galip gelmek için uğraş. Yoksa helak olursun.’[7]

4- İmam Musa Kazım (a.s) buyuruyor: Resul-i Ekrem bir savaştan dönenlere şöyle buyurdu: ‘Küçük cihadı yerine getirenler rahmet içinde olsunlar. Şimdi (onların) büyük cihadları başlamıştır.’ Kendilerinden ‘Ya Resulullah! Büyük cihad nedir?’ diye sorduklarında ‘Nefisle cihaddır:’ diye buyurdular.[8]

b) Affetmek: Bir sporcu, affetme ruhuna sahip olmalıdır. Gücünün ve kudretinin zirvesinde olup rakibini yendiğinde onun kalbini kırmamalı, intikam ve darbe vurma peşinde olmamalıdır. Galibiyetinin şükrünü affederek yerine getirmelidir.

İmam Ali (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Öfkeni yen, güçlü olduğun zaman (cezalandırmaktan) vazgeç, kızdığında sabırlı ol ve kendine hakim olarak (intikam almaktan) uzak dur ki sevap alasın ve akıbetin (iyi) olsun.’[9]

3- Kibirlenememek: Sporcu ne kadar başarılı olursa olsun, gücüne ve makamına dayanarak mağrur olmamalı ve başkalarına karşı böbürlenmemelidir. Bütün güç ve kudretin Allah Teala’dan geldiğini bilmelidir. İşte bu yüzden namazda ‘Bihavlillahi ve Kuvvetihi Ekumu ve Ek’ud’ (Allah’ın gücü ve kuvvetiyle kalkıyoruz ve oturuyoruz.’ diyoruz.

İmam Hüseyin (a.s), Yezid’in ordusuna ‘La Havle ve La Kuvvete İlla Billah’[10] diyerek saldırıyordu. Allah Teala’da bu meseleyi Kur’an’da ‘Kuvvet bütünüyle Allah’ındır...’[11] şeklinde beyan etmiştir.

Sporcuların kendi güç ve kuvvetlerine dayanarak mağrur olmalarının ve Allah’tan gafil olmanın herhangi mantıklı yönü yoktur. Allah vergisi bu gücü yanlış yollarda kullanmamalıdır.

Gururun akıbeti yenilgidir. Rakibini hafife alan ve temkinli olmayı ihmal eden mağrur ve kibirli kimse sonuç olarak yenilgiye uğrar. Nitekim İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Cesur insanın afeti, uzak görüşlü olmamasıdır.’[12] Yine ‘Güç ve kuvvet sahibinin afeti, düşmanını zayıf saymasıdır.’[13] diye buyurmaktadır.

4- Sağlıklı ve Mertçe Rekabet: Bazı sporların özelliği ‘rekabet’ etmektir. Ahlâki konularda iki kişi arasında rekabet etmenin önemli bir yeri vardır. Böyle rekabetlerde bedensel ve ruhsal hünerler, yetenekler ve uyumlar bir araya getirilir, sporcunun bedensel ve ruhsal gelişimi sağlanır.

İdeal spor şekli, dostlukla sonuçlanacak rekabeti ortaya koyar. Sporcu rakibine yalnızca bir dost olarak bakarsa, onu ezme ve düşmanlık kastı yoksa, onu da kendisi gibi güçlü ve faziletli görürse bu rekabet dostlukla sonuçlanır. Artık neye mal olursa olsun hatta hile ile dahi kazanmak düşüncesi olmaz.

 



[1] -Bir Grup Yazar: Uygulamalı Ahlâk, s.429, Pejuheşgah-ı Ulum ve Ferheng-i İslami, 2. Baskı, HŞ.1388

[2] -a.g.e. s.23

[3] -a.g.e. s.80 ve 417-420

[4] -Sahife-i İmam, c.18, s.151.

[5] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.74, s.153, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, H.K.1404; Harrani, Hasan b. Şu’be, Tuhefu’l-Ukul, s.47, İntişarat-ı Camiu’l-Müderrisin, Kum, HK.1404; Ebi Faris, Verram, Mecmuat-ı Verram, c.1, s.122, İntişarat-ı Mektebetu’l-Fakih, Kum.   

[6] -Mecmuat-ı Verram, c.2, s.10.

[7] -Temimi Amedi, Abdulvahid b. Muhammed, Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, s.306, İntişarat-ı Defter-i Tebliğat-ı İslami, Kum, HŞ.1366

[8] - Amuli, Şeyh Hür, Vesail-uş Şia, c.15, s.161, Müesseset-ü Alu’l-Beyt, Kum, H.K.1409

[9] -Nehcü’l Belağa, s.459, İntişarat-ı Daru’l-Hicret, Kum.

[10] -Seyyid b. Tavus, el-Luhuf Ala Katli’t-Tufuf, s.119,Neşr-i Cihan, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1348.

[11] -Bakara/165

[12] -Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, s.259

[13] -a.g.e. s.347.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23925 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    15204 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • “Dinde zorlama yoktur, olgunluk sapıklıktan ayrılmış belli olmuştur” ayetinin anlamının çeşitli tefsirleri dikkate alarak açıklayınız.
    12521 Tefsir 2007/10/25
    Farklı tefsirleri nazara aldığımızda ayetin anlamı ile ilgili beş ana görüş ortaya konulmuştur. Bu görüşler arasında doğru olan görüş şudur ki, ayet genel, kapsamalı ve insani bir anlam taşımaktadır. O da şudur: Din bir inançla ilgili kalbi bir konudur. Bu konuyla ilgili zorlama gerçekleşmesi mümkün değildir. Kul ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    6636 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • İlahi meşiyyet ile insanın iradesinin ilişkisi nasıldır?
    10850 Eski Kelam İlmi 2007/11/24
    İnsan, varlığını ve varlığıyla ilgili bütün özelliklerini yüce Allah'tan alan mümkün bir varlıktır. Allah, kendi tekvini iradesi ile onu seçme özgürlüğü ve iradesi olan bir varlık olarak yarattı. Bu ayrıcalığı ile ona diğer varlıklar karşısında üstünlük bağışladı. O halde insan, Allah'ın teşrii iradesine (kanun koyma iradesine) muhatap olan en üstün ...
  • Ehlisünnet arasında değişik şekillerde yaygın olan teravih namazının Ehlibeyt mezhebindeki yeri nedir?
    8227 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Teravih, Ramazan ayı gecelerinde yatsı namazında sonra kılınan nafile namazlara denir.[1] Ehlisünnet bu namazlara ikinci halifelerinin emriyle başlamış ve onu cemaatle kıla gelmişlerdir.[2] Belirttiğiniz gibi onun rekât sayısı farklıdır.[3] Ama Ehlibeytten gelen rivayetler esasınca, aziz İslam Peygamberi (s.a.a) ...
  • Neden Şia geçici evliliği (muta) caiz bilmektedir?
    27933 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/04/23
    Başlangıçta bu meselenin fıkhi konulardan olduğuna ve özel bir alan ve ortamda ilgili uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Burada kısaca konuları beyan edecek ve konunun detaylarını ayrıntılı cevaba bırakacağız. 1. Geçici evlilik, hiçbir evlilik engeli taşımayan, iki tarafın rızasıyla ve belirli bir zamana kadar belirlenmiş bir ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    12586 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Neden baldızla evlenmenin haram oluşu zamanın değişmesiyle birlikte değişmemektedir?
    14073 فلسفه غرب 2009/12/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    8528 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...

En Çok Okunanlar