Gelişmiş Arama
Ziyaret
7954
Güncellenme Tarihi: 2011/03/02
Soru Özeti
Eş, evlatlara karşı güzel davranmak onların bunu kötü kullanmalarına neden olmaz mı?
Soru
Eş, halk ve öğrencilere karşı güzel ahlak göstermek ve tümüyle şefkat ve bağışlama eksenli davranmak onların bunu kötü kullanmalarına ve insana dikkat etmemelerine neden olmaz mı? Esasen güzel ahlak ile heybet ve azamet nasıl bir araya getirilebilir?
Kısa Cevap

Evvela, yüce İslam dini eş, evlat ve öğrenci gibi tüm toplum fertlerine karşı güzel bir ahlak ve hoş bir tutum gösterilmesinin taraftarıdır. Bu yüzden Kur’an ayetleri ve masumların (a.s) rivayetlerinde güzel davranış emredilmiştir. İkinci olarak, Ehli Beytin (a.s) buyruklarına dikkat etmek suretiyle davranışta esas olan güzel ahlakın yanında, bu beğenilmiş amelin haddinden çıkmamasına da özen göstermek gerekir; yani başkalarının kötü istifade etmemesi için bu amelde mutedil olmak lazımdır. Başka bir ifadeyle ancak hakikat ve hak istemiyle birlikte olan güzel bir ahlak başkalarının kötü istifadesine engel olabilir. Elbette sertlik ve kötü ahlakın heybet ve azametten farklı olduğuna ve bu ikisinin birbirinden ayrı addedilmesi gerektiğine ve de son olarak sevgi ve güzel ahlakın sınırını tanımanın elzemliğine dikkat etmek gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Ekonomi, siyaset, toplum ve halkla ilişkiler gibi tüm alanlarda mutedillik ve orta hallilik yüce İslam dininin özelliklerinden biridir. İnsanların çoğu güzel ahlak, iyi iletişim ve bugünkü tabirle sosyal olmayı insanın herkesi kendisine dost kılması olarak algılamaktadır. Örneğin bazı Hıristiyanlar kendi dinlerini sevgi sembolü olarak insanlara tanıtmakta ve kâmil insanın da sadece sevgi taşıyan kimse olduğunu iddia etmektedir. Bazı Hint mezhepleri de salt sevgi kaidesi taraftarlardır. Ama sadece sevgi ve güzel davranışın yeterli olmadığını söylemek gerekir. Ancak hakikat ve hak istemiyle birlikte olan bir sevgi başkalarının kötü istifadelerine engel olabilir. İslam sevgi dinidir. Kur’an-ı Mecid Peygamber-i Ekrem’i âlemlere rahmet olarak tanıtmaktadır.[1] Kur’an, inananlara insanlara karşı iyi davranmayı[2] ve cahil insanlar kendilerine hakaret ettiğinde önemsemeden kenarlarından geçmeyi buyurmaktadır.[3] Kur’an’ın buyurduğu sevgi; karşı tarafın meyline göre davranmamız ve bireyi temayüllerinde özgür bırakmamız veya onun temayüllerini onaylamamız ve imzalamamız değildir. Aksine İslam eş, evlat ve öğrencilere davranma gibi tüm hayat alanlarında sürekli hakka taraftar olmayı onaylamaktadır. Bazı rivayetlerde müminin sıfatları sayılmış ve şöyle buyrulmuştur: Düşmandan hakkı kabul etmek ama dosttan yanlışı kabul etmemek müminin özelliklerindendir.[4] İnsan eğer toplumsal davranışlarda böyle bir tutum takınırsa, hem İslam’ın beğendiği bir yöntemi kullanmış olur ve hem de başkalarının kötü istifadelerinin önünü almış olur; zira başkaları ya gerçek ve hak olan istek ve beklentiler taşırlar ki bu durumda onları kabul etmek gerekir ya da davranışlarıyla insanın ahlakından kötü istifade etmeyi amaçlar ve haksız istekler talebinde bulunurlar ki bu durumda da sizin hak istemli davranışınız karşısında bu isteklere ulaşamazlar. Örneğin biri sizin güzel ahlakınızdan istifade ederek size veya başkalarına saygısızlık ve de sizin veya başkalarının bir hakkını zayi etmek isterse, size en yakın bir fert olsa da onun karşısında durmanız gerekir. Artı; gerçek sevgi bireyin hayır ve kurtuluşunu barındıran sevgidir. Dirayet ve basiretten yoksun aşırı sevgi ve güzel davranış bireye düşmanlık da olabilir.[5] Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: Evlatlarına yönelik iyilik ve sevgide haddi aşan kimseler en kötü babalardır.[6] Elbette bu husus insanın kendi kötü huylarına ve bazen kibirli davranışlarına bahane bulmasına neden olmamalı, aksine insan edebildiğince güzel davranmalı ve insanların isteklerini yerine getirmelidir. O halde genel olarak mutedillik hak istemli bir tutumla onaylanmaktadır. Eş ve evlatlar gibi insanın egemenliğinde olanlara karşı şefkatle davranılmasını emreden rivayetler mevcuttur.[7] Dördüncü imam (a.s) küçüklere nasıl davranılacağıyla ilgili şöyle buyuruyor: Öğrenme esnasında kendisine şefkat göstermek, bağışlamak ve hatalarını örtmek, tolerans göstermek ve yardım etmek küçüğün hakkıdır.[8] Her halükarda mutedilliğe riayet edilmelidir. Çok açık olduğu üzere her zaman ifrat ve tefritten arı orta yolu tespit etmek kolay bir iş değildir. Hatta bazen onu bulmak için örneklerini uzmanlara danışmak ve onların görüşlerinden istifade etmek gerekebilir.



[1] Enbiya, 107.

[2] Bakara, 83.

[3] Furkan, 63. orta yolu

[4] Meclisi, Muhammed Taki, Biharu’l-Envar, c. 64, s. 31.

[5] Bkn: Mutahari, Mürteza, Cazibe ve Dafie-i Ali, s. 10-13.

[6] Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub b. Cafer b. Veheb, Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 320, Beyrut, Dar-i Sadra, Bita.

[7] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Kafi, c. 4, s. 11.

[8] " و اما حق الصغیر فرحمته و تثقیفه و تعلیمه و العفو عنه و الستر علیه و الرفق به و المعونة له "  Tuhafû’l-Ukul, c. 1, s. 270, İntişarat-i Camia Müderrisin-i Kum, 1404 h.k.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7666 Yeni Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Bahailik konusu ve onların tarihi hakkında bilgi verebilir misiniz?
    11742 Eski Kelam İlmi 2008/02/16
    Bahailik fırkasının kurucusu, Mirza Hüseyin Ali Nuri’dir. O, Muhammed Bab’ın, Molla Hüseyin Beşruyeyi’nin tebliği vesilesiyle ortaya çıkmasından sonra Muhammed Bab’ın anlayışına yönelerek onun görüşlerini kabul etmiştir. Muhammed Bab’ın ölümünden ve onun yerine geçen kardeşi Yahya Subh-u Ezel’i kabul etmemesinden sonra Muhammed Bab’ın, zuhurunu vaat ettiği kimsenin (Men ...
  • Acaba iki yıldır süt veren bir kadına emzirme kefaretinin yanı sıra geciktirme kefareti de farz mıdır?
    12992 Orucun Kazası Ve Kefaretleri 2013/01/14
    Ayetullahe'l-uzma SİSTANİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Bebek emziren kadının sütü az olduğunda, eğer oruç tutması emzirdiği bebeğe zarar verecek olursa, oruç tutmak ona farz değildir. ister bu kadın bebeğin öz annesi olsun, isterse dadısı olsun veya ücretle süt veren bir kadın olsun, fark etmez. Ancak ...
  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6875 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    6158 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Cenabet olan kimse gusül almadan banyodan çıkarsa bütün bedeni necis sayılır mı?
    29968 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sorunun cevabını vermeden önce şu noktayı hatırlamamız gerekir: Cenabetten maksat necasetle bütün bedenin necis olması değildir. Cenabet gerçekte manevi necasettir. Meni bedenin tümünü değil yanlızca bedenin değdiği yeri necis eder, yıkamakla ve necasetin gidermesiyle değdiği yer pak olur. Örneğin cenabet olan ...
  • Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) diri midirler? Eğer diriyseler bunun manası nedir?
    9429 دانش، مقام و توانایی های معصومان 2012/07/24
    Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) diri olması, hakiki hayat konusunda Kur’an’daki anlamı içerir ve özellikle şehitler hakkında buna vurguda bulunulmuştur: "وَ لا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا في‏ سَبيلِ اللَّهِ أَمْواتاً بَلْ أَحْياءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ". Aynı şekilde birçok rivayette de imamların diri oluşu hakkında bu anlama ...
  • Nahiye-i mukaddese ziyareti Şia'da muteber kabul edilir mi? Bunu teyit eden delil ve akide nedir?
    11085 Pratik Ahlak 2011/09/27
    Nahiye-i Mukaddese ziyareti mutlak ziyaretnameler türündendir. Yani onu her zaman (Aşura günü ve diğer günlerde) ve her yerde okuyarak Hz. Hüseyin (a.s)'ı ziyaret etmek mümkündür. Bu ziyaret peygamberlere, din önderlerine ve pak İmamlara selam ile başlar, sonra Hz. Hüseyin ve onun vefalı yaranlarına selamlamakla devam eder, daha sonra Hz. ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7859 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3293 Hadis 2020/01/20

En Çok Okunanlar