Gelişmiş Arama
Ziyaret
51242
Güncellenme Tarihi: 2010/02/28
Soru Özeti
Uyumak ve istirahat etmek için kıbleye doğru yatmak mı gerekir? Cenaze nasıl defnedilmelidir?
Soru
Uyumak ve dinlenmek için kıble tarafına doğru yatılması meselesi doğru mudur? Acaba cenazenin defnedilmesinde de böyle mi amel edilmelidir? Eğer cevabınız olumlu ise lütfen bunun delil ve senedini açıklayınız.
Kısa Cevap

Bizim rivayetlerimizde uyumak dört şekilde taksim edilir ve bunların en güzel türü müminin sağ tarafa ve kıbleye doğru yatmasıdır.

Ali (a.s) şöyle buyurur: Uyumak dört şekildedir: Peygamberler sırtüstü uyuyorlardı ve gözleri uyumuyordu; Allah’ın vahyi beklentisi içindeydiler. Müminler sağ tarafları üzerine ve kıbleye doğru uyurlar, padişahlar ve onların çocukları sol tarafları üzerinde uyurlar böylelikle yedikleri sindirilmiş olur. Şeytan ve onun kardeşleri, deli ve hasta yüzüstü uyur.

Mezarda cenazeyi kıbleye doğru yatırmak

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Bera b. Marur-i Ensari Medine’de Peygamber Ekrem’de (s.a.a) Mekke’deydi. Bera ölümün eşiğindeyken (bu, Peygamber ve Müslümanların Beytü’l Mukaddes’e doğru namaz kıldıkları zamanlardı) yüzünü Mekke’de Peygambere (s.a.a) doğru çevirmelerini ve malının da üçte birini vasiyet etmişti. Böylelikle bu sünnet sayıldı.” Bu sebeple, bu ve başka deliler esasına göre fakihler de “kabirde cenaze sağ tarafı üzerine ve ön tarafının kıbleye bakacak şekilde defnedilmesi gerekir” fetvasını verdiler.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki kısımda sorulmuştur ve biz de bu esas üzere cevap vereceğiz.

Birinci kısımda uyurken ve istirahat ederken kıbleye doğru yatma hakkında sorulmuştur.

İslam dinini, beşerin kemali için Allah-u Teâlâ tarafından gönderilmiş en son dindir[1] ve bu yönden İslam’ın en kâmil ve en kapsayıcı bir din olması lazımdır[2] ve bundan dolayı küçüğünden büyüğüne; en alt düzeyden en yüksek düzeyine kadar beşerin tüm ihtiyaçları bu dinin içinde mevcuttur.[3]Uyumak da bunlardan birisi olup din tarafın uyumanın hükümleri söz konusu edilmiştir. Elbette bu konudaki dinin hükümleri zorunlu değil aksine sünnet ve müstehap cinsindendir ve biz burada bunların bir kaçına işaret edeceğiz.

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurur: “Biz Ehli Beyt uyuma esnasında on şeye dikkat ederiz: Abdestli olmak, yüzü sağ elin içine koymak, otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdü lillah ve otuz dört defa Allah’u ekber demek, yüzümüz kıbleye bakacak şekilde kıbleye yönelip yatmak, Hamt suresini ve Ayetel kürsi ve şehidallahu… ayetlerini okumak.[4] Böyle yapan kimse o gecenin faydasına ermiştir.”[5]

Uyumanın çeşitleri

Biz Şiaların rivayetlerinde uyumak dört şekilde taksim edilir ve bunların en güzel türü, müminin sağ tarafa ve kıbleye doğru yatmasıdır.

Abdullah b. Ahmet b. Amir, İmam Rıza (a.s)’dan o da babasından Hüseyin b. Ali (a.s)’nin şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Ali b. Ebi Talip (a.s) Kufe mescidindeyken Şam ehlinden birisi kalkıp ona sorular sordu. Onun sorularından bir tanesi şuydu: Bana kaç türlü uyuyabilineceğini söyle. Ali (a.s) şöyle buyurdular: Peygamberler sırtüstü uyuyorlardı ve gözleri uyumuyordu; Allah’ın vahyi beklentisi içindeydiler. Müminler sağ tarafları üzerine ve kıbleye doğru uyurlar, padişahlar ve onların çocukları sol tarafları üzerinde uyurlar böylelikle yedikleri sindirilmiş olur. Şeytan ve onun kardeşleri, deli ve hasta yüzüstü uyur.”[6]

Sorunuzun ikinci kısmına yani cenazeyi kıbleye doğru defnetmek meselesine gelince şöyle cevaplamamız gerekiyor: İslam’ın insan hayatının başlangıcından ölüm anına; hatta defnedilip kefenlenmesine kadar yaşamın tüm merhaleleri için hükümleri vardır ve biz onların bazılarına işaret edeceğiz:

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Zorla can veren kimseyi, namaz kıldığı yere götürün.”

Başka bir hadiste İmam (a.s) şöyle buyurur: “Ölümün eşiğine gelen ve can vermekten zorlanan kimseyi namaz kıldığı yere veya seccadesi üzerine yatırın.”

Ölüm eşiğinde can veren kimsenin kıbleye doğru çevrilmesi hakkında İmam Cafer (a.s) şöyle buyurur: “Siz Şialardan birisi ölümün eşiğindeyse, onun ayağını kıbleye doğru çekiniz ve üzerini örtünüz. Gusül esnasında kıble istikametinde mezar kazınız ve cenaze tahtasını üzerine örtünüz; öyle ki cenazenin ayağı ve yüzü kıbleye dönük olsun.”[7]

Cenazeyi kabirde kıbleye doğru yatırmak hakkında “Vesailü’ş-Şia” kitabında birçok hadis yer almaktadır ve konuyla alakalı özel bir bölüm vardır. Bu rivayetlerde mezarda cenazenin sağ tarafa doğru ve yüzünün kıble istikametinde olacak şekilde defnedilmesi açıklanmıştır. Söz konusu hadislerden bir tanesi şöyledir:

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: Bera b. Marur-i Ensari Medine’de Peygamber Ekrem’de (s.a.a) Mekke’deydi. Bera ölümün eşiğindeyken (bu, Peygamber ve Müslümanların Beytü’l Mukaddes’e doğru namaz kıldıkları zamanlardı) yüzünü Mekke’de Peygambere (s.a.a) doğru çevirmelerini ve malının da üçte birini vasiyet etmişti. Böylelikle bu sünnet sayıldı.”[8] Bu sebeple bu ve başka deliler esasına göre fakihler de “kabirde cenaze sağ tarafı üzerine ve ön tarafının kıbleye bakacak şekilde defnedilmesi gerekir” fetvasını verdiler.[9]

 

 


[1] Bu bağlamda sitedeki şu indekse müracaat ediniz: İndeks “Hatamiyet risaletin sonu”, sayı 5222.

[2] Bu bağlamda sitedeki şu indekse müracaat ediniz: İndeks “Dinin kâmil oluşu ve değişim kabul etmezliği”, sayı 781.

[3] Eğer yeni bir mesele öne çıkarsa Şia’nın büyük fakihleri ellerinde var olan genel kurallardan yararlanarak bu meselenin hükümlerini dini kaynaklardan elde ederler.

[4] Âli İmran Suresi, 18.

[5] Hüseyin Üstat Veli, Adap, sünen ve revişi reftariyi peygamberi girami, Tahran 1381 ş, İntişarati Peyami Azadi, s. 80.

[6] Şeyh Saduk, El-hisal, İntişarati Camiayi Müderrisini Kum, 1403 h. k, c. 1, s. 262; Şeyh Saduk, Uyunu ahbari’r-Rıza, Ğaffari ve Müstefit, Tahran 1378 h. ş, birinci baskı, Neşri Cihan, c. 1, s. 510.

[7] Kuleyni, Kâfi”, Tahran 1365 h. ş, dördüncü baskı, Daru’l kutübü’l İslamiye, c. 3, s. 127.

[8] Şeyh Hürrü Amuli, Vesailü’ş-Şia, Kum 1409 h. k, Müesseseyi Âlü’l beyt, c. 3, s. 231.

[9] “Tevzuhu’l mesail” (El-mahşi lil İmamu’l Humeyni), c. 1, s. 339 ve 615.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar