Gelişmiş Arama
Ziyaret
15790
Güncellenme Tarihi: 2010/05/26
Soru Özeti
Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
Soru
Ali İmran suresinin 42. Aytinde şöyle buyurulmaktadır: “Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı”. Bu ayeti kerime gereğince Hz. Meryem verilen bu makam kendisinden kaynaklanan liyakatle değil, bilakis Allah tarafından temiz kılındığı için diğer kadınlara daha üstün kılındı. Onun üstün kılınmasının nedeni nedir? Beşeriyete her hangi bir hizmet yaptığından dolayı mıdır veya onun yapmış olduğu ibadet ve riayet ettiği takva diğer kadınlarınkinden daha fazla olduğundan dolayı mıdır? Hz. İsa’nın kısası da şu konuyu açıklamaktadır ki Allah’ın peygamberleri daha önceden belirlenmiştir. Kendileri güzel sıfatlara varabilmeleri için hiçbir çaba göstermemişlerdir. Aksi takdirde beşikte iken peygamberlik iddiasında bulunan bir çocuk ne zaman kendini yetiştirmek için çaba harcamış ve bu doğrultuda bir çalışmaya başlamıştı?
Kısa Cevap

Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti.

Bu değerli bayanın yaşamı devamlı zorluklar, zahmetler ve mahrumiyetlerle iç içeydi. Zira Meryem annesinin yapmış olduğu “nezir” gereğince küçüklüğünden beri mabedin hadimi (hizmetçisi) olarak kendi vazifesini yerine getirmekle meşgul idi. Bu küçücük çocuğun boynuna yüklenmiş olan iş, gücünü aşan işlerdi. Hz. Meryem de hiçbir şikâyette bulunmaksızın bütün bu zorlukları kabul etmişti. Hakeza art niyetli (garezli) ve imansız kimseler tarafından kendisine yönelik dil uzatmaların, yalanlamaların, töhmetlerin bıraktığı yaralara karşı da sabrediyordu. Allah tarafından kamil bir memnuniyete (rızaya) sahipti. Allah u Teala da onun sabır ve rızayet makamı karşılığında ve mutlak itaatkar olmasının hatırası için onu bu makama ulaştırdı.

Hz. İsa’nın beşikte konuşması, onun yüce ve üstün bir makama sahip olduğunu hikayet ediyor olmasıyla birlikte annesinin namuslu ve temiz (kötülüklerden uzak), masum olduğunu savunması içindir. Allah Teala Hz. İsa’nın liyakatli ve takvalı olduğundan haberdar olduğu için bu imtiyazı ve bu ismet makamını amelini gerçekleştirmeden önce ona bir mükafat olarak vermiştir ve onu böyle bir makama seçmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Bu sorunun cevabını vermeden önce Hz. Meryem’in yaşantısını gözden geçireceğiz: Tarih, İslami hadisler ve müfessirlerin sözlerinden şöyle anlaşılmaktadır: “Hanne” ve “Aşya”, iki kız kardeş olup birincisi İsrail oğullarının seçkin şahsiyetlerinden olan “İmran” ile ikincisi de “Zekeriya” peygamber ile evlendi.

Bu evlilik üzerinden seneler geçti ama İmran’ın eşinden bir çocuk doğmadı. “Hanne” bir gün bir ağacın altında oturmuştu bir koşun civcivlerine yemek verdiğini kendi gözleriyle müşahede ediyor. Annelik duygularından kaynaklanan bu muhabbeti müşahede eder etmez her annenin çocuğa olan aşk duygusu onun kalbinde ateşlendi ve kalbin derinliklerinden Rabbinden çocuk sahibi olmasını diledi. Aradan çok bir zaman geçmeden Allah onun halisane olan bu duasını kabul buyurdu ve hamile kaldı.

Bazı rivayetlerden ise şöyle istifade ediliyor: Allah u Teâlâ İmran’a vahyetti ki çok bereketli ve tedavisi mümkün olmayan hastalıkları Allahın izniyle tedavi eder ve ölüleri de Allah’ın izniyle diriltebilir bir çocuk kendisine verilecek ve bu çocuk İsrail oğullarına bir peygamber olarak gönderilecektir. Hz. Zekeriya bu olayı kendi hanımına anlattı. O da hamile kalınca karnındaki çocuğun bu çocuk olduğunu sanmış. Oysaki karnındaki çocuğun Meryem (o çocuğun annesi) olduğundan bihaberdi. Bu nedenle karnındaki çocuğu Allahın evi olan Beytü’l - mukaddesin hizmetçisini yapacak şeklinde nezir eder. Ama bu çocuk doğduğunda kız olduğunu müşahede etti. Bu esnada bu çocuğu ne yapacağına dair telaşlandı. Zira hâkim olan geleneğe göre “Beytü’l - Mukaddes” için seçilen hizmetçiler erkeklerden olurdu. O ana kadar bir bayanın hizmetçi olarak seçilmesi hiç olmamıştı.

Bazıları şöyle demişlerdir: İmran’ın eşi nezir olayına ikdam etmesi (girişmesi) onun bu hamilelik durumunda İmran’ın vefat edip dünyadan gittiğine delildir. Yoksa kendi başına müstakil olarak bu işe girişmesi imkânsızdır.[1]

Kuran ve hadislerden, İmran’ın kızı Meryem mali bakımdan iaşesini idare edebilecek bir güce sahip olmayan fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti.[2]

Yapılan açıklamalara dikkat edildiğinde bu değerli bayanın yaşamı devamlı zorluklar, zahmetler ve mahrumiyetlerle iç içe olduğu anlaşılmaktaydı. Zira Meryem’in annesinin yapmış olduğu “nezir” gereğince, Meryem küçüklüğünden beri mabedin hadimi (hizmetçisi) olarak kendi vazifesini yerine getirmekle meşgul idi.

Bu küçücük çocuğun gücünü aşan işler kendisine verilmiş olmasına rağmen o hiçbir şikâyette bulunmaksızın bütün bu zorlukları kabul etmişti. Hakeza art niyetli (garezli) ve imansız kimseler tarafından kendisine yönelik dil uzatmaların, yalanların, töhmetlerin bıraktığı yaralara karşı da sabrediyor. Allah tarafından kâmil bir memnuniyete (rızaya) sahipti. Allah u Teâlâ da onun sabır ve rızayet makamı karşılığına ve mutlak itaatkar olmasının hatırası için onu bu makama ulaştırdı ve onun hakkında şöyle buyurdu: ““Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı”.[3]

Bu ayeti kerime gereğince Hz. Meryem kendisinden kaynaklanan liyakatle değil, bilakis Allah tarafından temiz kılındığı için diğer kadınlardan daha üstün kılındı. Onun üstün kılınmasını neden kaynaklamaktadır?

Evet! Onun göstermiş olduğu bu halisane çaba dolayısıyla Allah u Teala onun kendi dönemindeki kadınlara karşı üstün kıldı. Zira Allah u Teala şakirdir ve kullarının amellerini ve halisane ibadetlerini karşılıksız bırakmaz. Kur’anı kerim bu bağlamda şöyle buyuruyor: “Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir”.[4]  İnsanları Allaha yöneltmek ve ona doğru hidayet etmek için değerli ve “ulu’l – azm” olan peygamberi yetiştirmek ve hakeza her zamanın ve her asrın kadınları ve anneleri için örnek olabilecek pak ve temiz olan hz. Meryem’in yaşamı o büyük şahsiyetin insanlık âlemine yapmış olduğu en büyük hizmetlerinden birisidir. Öyle ki başka hiçbir hizmet bu hizmetle mukayese edilemez. Zira insanlığa yapılan en büyük hizmet insanı eğitmektir. İnsan kendi hayatında tek bir insanı doğru ve güzel bir şekilde eğitebilir camiaya sunabilirse büyük bir hizmet yapmış olur. Milyonlarca insanın hidayetine kaynaklık yapan değerli ve azimuşen olan bir peygamberin annesini eğitmek ise artık değeri biçilmez bir hizmettir. Acaba bundan daha büyük bir hizmeti tasavvur etmek mümkün müdür?

Bu esasca bu büyük ve değerli müjde hz. Meryem’in göstermiş ve çekmiş olduğu çetin zahmetler, yapmış olduğu ibadet, getirmiş olduğu iman, sahip olduğu takva gölgesinde ancak verilmiştir. Bu ayeti kerime şuna delildir ki Meryem kendi döneminde en üstün ve değerli bir kadındı. Dikkat etmemiz gereken şudur ki Allah u Teâlâ halis olan amellerin az olsa bile karşılığını ve mükâfatını verir. Başka bir ifadeyle hekim ve merhametli olan Allah u Teâlâ niceliğe değil niteliğe önem arz etmektedir.

Ama hz. İsa’nın doğumunun ilk günlerinde daha beşikte iken konuşması ise onun makamının yüceliğine delalet eden büyük bir mucize olmasının yanı sıra bu büyük ilahi mucize büyük ve insafsız iftiralara (zina) maruz kalan annesinin temiz ve namuslu olduğunu savunmak için gerçekleşmiştir. Düşmanlar gerçekleşen ortamdan ve oluşmuş olan atmosferden (Meryem’in kocasının olmayışından) yararlanarak masum ve günahsız olan Allah’ın bu kulunun şahsiyetini terör etmeye çalışırlardı. Eğer onlar sahip oldukları bu art niyetlerinde başarılı olmuş olsaydılar hz. İsa’nın (a.s.) peygamberliğini de şüphe altında bırakmış olacaklardı. Bu yalancıların bu silahlarını ve şayialarını önemsiz kılan ve etkisiz hale getiren tek şey bu büyük mucizeydi. Yusufu, Züleyha’nın ona atmış olduğu iftiradan kurtarmak için küçücük ve daha süt emzirme döneminde olan bir çocuğu konuşturarak bir mucizeyle gerçekleştirdiği gibi. Bu çocuk da şahitlik yaprak annesini kamunun nezdinde sadık, pak ve temiz olduğunu ispatladı.

Hz. İsa’nın nübüvvet makamına liyakatli, ehliyetli ve bu makama sahip olduğunu kanıtlamak için en uygun delil hz. İsanın kendi hayatında insanlara acıyarak kendi konuşmalarıyla ve davranışlarıyla onları hidayet etmek ve onları eğitmek için göstermiş olduğu çabadır. Allah u Teala kendi ilmiyle bu durumlardan haberdar olduğu için amelden önce mükafat unvanıyla bu ayrıcalığı ve ismet makamını ona sundu ve onu bu makam için seçti.

 


[1] MEKARİMİ ŞİRAZİ, Nasır, “Tefsiri Nümüne”, Tahran, intişarati daru’l – kitabi’l - İslamiye, 1376, c. 2, s. 423.

[2]İz kaletimraetü imrane rabbi inni nezertü leke ma fi batni muharranan fe tekabbel minni, inneke entes semiul alim. Fe lemma vedaatha kalet rabbi inni veda'tüha ünsa, vallahü a'lemü bi ma vedaat, ve leysez zekeru kel ünsa, ve inni semmeytüha meryeme ve inni üiyzüha bike ve zürriyyeteha mineş şeytanir racim. Fe tekabbeleha rabbüha bi kabulin haseniv ve embeteha nebaten hasenev ve keffeleha zekeriyya, küllema dehale aleyha zekeriyyel mihrabe vecede indeha rizka, kale ya meryemü enna leki haza, kalet hüve min indillah, innellahe yerzüku mey yeşaü bi ğayri hisab”. (Ali İmran 35 – 37).

[3]Ve iz kaletil melaiketü ya meryemü innellahestafaki ve tahheraki vastafaki ala nisail alemin”. (Ali İmran 35 – 37).

[4]ve men tetavvea hayran fe innellahe şakirun aliym”, Bakara, 158.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar