Gelişmiş Arama
Ziyaret
21109
Güncellenme Tarihi: 2010/05/19
Soru Özeti
Toplumsal yaşamdan tamamen uzaklaşarak yalnızlığa gömülmenin hükmü nedir?
Soru
Her tarafı fesatçılar sarmışken topluma girmek insanın günaha düşmesine neden olacaktır. Böyle bir durumda toplumsal yaşamdan tamamen kopmanın, yalnızlığa gömülmenin ve insanlardan uzaklaşmanın hükmü nedir?
Kısa Cevap

İnzivaya çekilmek bazen devamlıdır, bazende geçici.

Devamlı inzivaya çekilmek çeşitli sakıncaları beraberinde getirmektedir. Örneğin:

1- İnziva ilahi sünnet ve tedbire aykırıdır; çünkü Hak Teâlâ’nın sünnet ve meşiyyeti insanın tekamüle erme temeli üzerine kurulmuştur; bunuda insanın kendi iradesiyle ve onun ortamlarını hazırlayarak, yani hidayet ve dalalet kapılarını açık tutarak yapmaktadır.

2- Bazılarının içine düşmüş olduğu bu bidat, semavi dinler tarafından reddedilmiştir. Hiçbir  Peygamber ve vasisinin toplumdan tümüyle koptukları görülmemiştir.

3- Böyle bir inziva hangi sebepten dolayı olursa olsun müminlerin haklarını eda etmek, anne-babaya karşı iyi davranmak, din kardeşlerini ziyaret etmek, müminin ihtiyaçlarını gidermek, insanların arasını düzeltmek gibi dinî ve insanî öğretilerle uyuşmamaktadır.

4- Dini düsturlara riayet etmekle toplumsal yaşamın arasında uymsuzluk yoktur. İnsan dini görevlerini yerine getirmenin yanı sıra halkın içinde olabilir, hatta sizin gibi toplumda fesatçıların… olduğunu düşünenler bile halka hizmet edebilirler.

 

İslam açısından böyle durumlarda mümin insanların toplumdaki kötülükleri gidermesi, halka hizmet etmesi bakımından sorumluluklarını artırmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Uzlet, halvet veya ruhbanlık halktan uzaklaşmak ve köşesine çekilmek demektir.[1] Bunun iki çeşidi vardır:

 

1- Devamlı olarak inzivaya çekilmek.

2- Geçici olarak inzivaya çekilmek.

 

Birinci kısım inziva caiz değildir. Ama belirli zamanlarda Allah’a kulluk ve münacaat için halktan uzaklaşmanın sakıncası yoktur.

 

Her peygamber ve onun vasisi sadece kısa süreliğine halktan uzaklaşmış,[2] namaz kılmış, raz u niyaz etmiş, tefekkür edip zikirde bulunmuşlardır.

 

Birinci kısım inziva şu nedenlerden dolayı kötülenmiştir:

 

1- Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa’nın (a.s) dinine mensup olanlardan bazıları azınlıkta ve zalim hükümdarların baskıları altında olduklarından dolayı canlarından ve dinlerinden korktukları için halktan kopup ibadetle meşgul olmaya koyuldular.[3]

Böyle bir şeyin güzel olduğunu zanneden bir grup Müslüman da onlara bakıp inzivaya çekildiler. İslam Peygamberi (s.a.a) onları bu işten men etti. Peygamberimizin (s.a.a) vefatından sonra da bazı Müslümanlar sofilik adına inzivaya çekildi ve bunun için adaplar çıkardılar. Ehl-i Beyt (a.s) onlara her zaman karşı gelerek bu işi teyit etmediler.[4]

 

2- Peygamberler ve vasileri ömürlerinin kısa bir dönemini inzivaya ayırdılar, ama bunu ilahi kanunları daha iyi ve daha çok algılayabilmek ve halka ulaştırmak amacıyla yaptılar. Onlar hiçbir zaman devamlı şekilde inzivaya çekilmediler; hep zalim hükümdarlarla mücadele ettiler, halkın içine girip onların sevinç ve kederlerine ortak oldular.

 

3- Beşeri yaşam hususunda ilahi sünnet ve tedbir hem sapma, hem de hidayet vesileleri üzerine kurulmuştur; çünkü insanın kemale ermesi bunları aşmaya bağlıdır.

 

Dolayısıyla inzivaya çekilmek ilerlemenin engellenmesi, ruhî ve dinî yönden eğitilme vesilelerinin bir şekilde yokedilmesi demektir.

 

4- Resul-u Ekrem (s.a.a): ‘Ümmetimin ruhbanlığı hicret, cihad, namaz, oruç, hac ve umredir.’ diye buyurmuştur.[5]

 

İmam Sadık (a.s) İslam dini hakkındaki sözlerinin bir yerinde şöyle buyuruyor: ‘Halktan uzaklaşmak demek olan inzivaya çekilmek ve çöllere gitmek İslam’da yoktur.’[6]

 

5- Devamlı olarak inzivaya çekilmek müminlerin haklarını eda etmek, anne-babaya karşı iyi davranmak, din kardeşlerini ziyaret etmek, müminin ihtiyacını gidermek, insanların arasını düzeltmek, müminin hayırını istemek, Müslümanların işlerine koşmak, akraba bağlarını korumak vb. gibi dinî öğretilerle çelişmektedir.[7]

 

Son olarak belirtmek gerekir ki, dinî düstur ve adaba riayet etmekle toplumsal yaşam arasında aykırılık yoktur. İnsan toplumsal yaşamdan kopmadan hem inziva adabına riayet edebilir, hem de onun koyduğu hedefe ulaşabilir. Zira halktan uzaklaşmanın dışında, devamlı abdestli olmak, devamlı Kur’an tilavetiyle zikir halinde bulunmak, az uyumak, az yemek, kendini Hakk’ın huzurunda görmek… gibi[8] şeyler inzivanın genel adabıdır. Bunların çoğunu toplumsal dinî yaşamda da yerine getirmek mümkündür. Bunun genel hedefi dinin selameti, zamandan faydalanmak, nefsin durumlarını ve amelin ihlasını kontrol etmektir. Bu hedeflerin tümüne toplumsal dinî yaşamda ulaşmak mümkündür.

 

Bunların yanı sıra inzivanın gerektirdiği sakıncalar halkın ve toplumun içinde olmakta yoktur.

 

Kısacası insan her durumda, her işte Allah-u Teâlâ’yı anabilir, nefsin hallerini kontrol ve onu tezkiye edebilir.



[1] - Bk. Seyyid Şerif Ali b. Cürcani, Et-Ta’rifat, Bab-ı Ğayn; Kemaleddin Abdurrazzak Kaşani, Istılahat-ı Sufiye, Bab-ı Ha; Tefsir-ul Mizan, c.19, s.173

[2] - Mi’rac-us Saadet, s.569

[3] - Tefsir-ul Mizan, c.19, s.178

[4] - Bk. Misbah-ul Hidaye, s.115

[5] - Bk. Tefsir-ul Mizan, c.19, s.178

[6] - Usul-ul Kafi, Kitab-ı İman ve Kufr, Bab-ı Şerayi’, c.1

[7] - Bk. Usul-ul Kafi, Kitab-ı İman ve Kufr, Kitab-ı Dua ve Kitab-ı Muaşeret

[8] - Bk. Kimyay-ı Saadet, c.1, s.545; Misbah-ul Hidaye, s.117; Avarif-ul Maarif, s.213, 220

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar