Gelişmiş Arama
Ziyaret
9276
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Acaba, \'\'Her kim, boynunda biat olmaksızın ölürse cehalet üzere ölmüştür\'\' şeklindeki hadis, Peygamberin (s.a.a.) kendisini de kapsıyor mu?
Soru
Ehli Sünnet “Her kim boynunda biat olmaksızın ölürse cehalet üzere ölmüştür” şeklinde biat ile ilgili bir hadis nakletmiştir. Acaba bu hadis Peygamberin (s.a.a.) kendisine de şamil geliyor mu yoksa ona şamil gelmiyor mu? Benim sorum şudur; eğer bu hadis Peygamberin (a) kendisini de kapsıyor ise, neden ehlisünnet anlayışında bile kendi zamanında, yerine oturacak birisini (canişin) seçmedi?
Kısa Cevap

Biat iki taraftan meydana gelir; bir tarafında biat eden diğer tarafında ise biat edilen (peygamber veya imam) vardır. Dikkat edilmelidir ki Hz. Peygamber (s.a.a) önder ve imamdır. Bu esas gereğince peygamber biat eden taraf değil biat edilen taraftır. Dolayısıyla bu rivayetten anlaşılması gereken maksat, sadece sırf imamı tanımak değildir. Bilakis imam ve rehberi tanımakla birlikte onun yolunda yürümek ve onun çizgisinde hareket etmektir.

Sonuç itibariyle bu hadis Peygamberi (s.a.a.)  kapsamıyor. Zira O, biat eden değil biat edilendir. Ama kendisinden sonra bir şahsı kedi yerine ataması (canişin) meselesine gelince, kesin delillerle kanıtlanmıştır ki, Peygamber (s.a.a.) Ali'yi (a.s.) kendi yerine ve canişin olarak belirtmiştir. Konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek için detaylı cevapta okuyunuz.

Ayrıntılı Cevap

Meseleyi açıklığa kavuşturmak için bir kaç noktaya değinmekte fayda var: birincisi; biat kavramının anlamı, ikincisi; İslam peygamberinin (s.a.a.) İslam toplumundaki yeri ve konumu, üçüncüsü; ehlibeytten (a.s.) İmamın (a.s.) tanımasının zaruri olduğu bağlamında nakledilen rivayetler.

Bir: Biat kavramının anlamı:

Biatın manası hakkında bazıları şöyle demişlerdir; bu kelimenin etimolojik olarak "beye'a" kökünden ve mufa'ale babına girer. Bu nedenledir ki, halk peygambere veya İmama biat etmek istediğinde, bu işe tekit etmek amacıyla, bir alış veriş sırasında alıcıyla satıcının birbirinin ellerini sıktıkları gibi onlarda biat ettikleri tarafın ellerini tutup sıkarlardı. Ama bu kelimenin örfteki anlamı; bütün konularda emirlerine uyacak ve hiç bir şekilde onunla ihtilafa girmeyecek bir şekilde biat edecekleri Peygamber veya İmamla sözleşmek ve ahit vermektir.[1]

 

İki: İslam Peygamberinin (s.a.a.) İslam Toplumundaki Yeri Ve Konumu:

Biat iki taraflıdır; bir tarafında biat eden diğer tarafında biat edilen (peygamber veya imam) var olmaktadır. Peygamberin (a) önder ve imam olduğu dikkate alınarak bu bağlamda Allah Kur'ani Kerimde şöyle buyurmaktadır: "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir".[2]  Bu noktadan hareketle Peygamber, biat eden değil biat edilendir. Kur'an bu tür biatla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Sana bîat edenler ancak Allah'a bîat etmiş olurlar. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah'a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir"[3]

Yine Kur'an şöyle buyuruyor: "Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir".[4]

Üç: İmamın (a.s.) Tanımasının Zaruri Olduğu Hususunda Ehlibeytten (a.s.)  Nakledilen Rivayetler:

Bu sözümüzü Şia kaynaklarında nekledilen rivayetler teyit ediyor: "Kim kendi çağının İmam'ını tanımadan ölürse cahiliyet ölümü üzere ölmüştür.''[5]  Kuşkusuz, bu hadisin maksadı sadece İmam'ı tanımakla sınırlı olmayıp Peygamber ve İmam'ın yolunda yürümeyide içermektedir.

Sonuç olarak söz konusu olan hadisin kapsamına, Peygamberimiz (s.a.a.) dahil değildir. Zira o, biat eden değil biat edilendir.

Ama kendisinden sonra her hangi bir kimseyi kedi yerine tayin etme (canişin) meselesine gelince, kesin delillerle kanıtlanmıştır ki, Peygamber (s.a.a.) Ali'yi (a.s.) kendi yerine canişin olarak belirtmiştir. Konuyla ilgili benzer soruların cevaplarında yanıtlarını detaylı vermişizdir. Siz daha fazla bilgi etmek için aşağıdaki indekslere müracaat edip oradan okuyabilirsiniz.

Konuyla iligili indeksler:

"imamet Ali (a.s.) der hutbe-i gadri şomareyi 6822 (sayt: 6909).)

Nezer-i ulema'i ehlisünnet der mevridi gadir-i hum şumareyi 6889 (karber)".

Aye'i sivvum sure'i maide (el-yevm ekmeltu lekum dinekum) ve hadiseyi gadir şumare 7445(sayt:8258)".

İhticac imam Ali (a.s.) ber hakk-i hilafet-i hud şumareyi 3021(sayt: 3657)",

İşare-i bı imamet hazreti Ali (a.s.) der nehcül'belaga şumareyi 6437 (sayt: 6650)".

İmamet-i hazreti ali (a.s.) şumareyi 7277 (sayt: 7554)".

Bütün bunlar bu sitede mevcuttur müracaat edebilirsiniz.

 

[1]- Meclisi,Muhamed Bakır, "Mir'atul-Ukul Fi Şerhi Ahbari Aliresul'' İran/Tahran: Daru'l-Kutubi'l-İslamiyye, c. 20, s. 356   

[2] -Ahzap,40

[3] -Fetih,10

[4] -Fetih,18

[5] -Hurr Amuli,Muhammed bin el-Hasan, ''Vesa'ili Şşia'',İran/Kum: ,Muessesetu Alilbeyt,c.16.s.246

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar