Gelişmiş Arama
Ziyaret
6793
Güncellenme Tarihi: 2010/09/06
Soru Özeti
Neden mürtetlik meselesinde kadın ve erkeğin hükmü farklıdır?
Soru
Neden bir kadın mürtet olduğunda kendisine idam hükmü verilmemekte ama bir erkek mürtet olduğunda ise şartlar gereğince hükmü idam olmaktadır?
Kısa Cevap

İslam insanlardan bu ilahî dini yeterli bir tespit ve kanıtla ve bilinçlice kabul etmelerini ve onun aydınlığında hidayete kavuşmalarını istemektedir. Ama kabul ettikten sonra onu bırakan ve kâfir olanlar için ağır bir ceza öngörmüştür; çünkü bunun İslam karşıtlığına dönük bir propaganda için bir alet olması ve diğer Müslümanları da olumsuz etkilemesi mümkündür. Kadın ve erkeğin her biri diğerini kendinden farklılaştıran bir takım özel ruhsal, psikolojik ve bedensel özelliklere sahiptir; örneğin kadın ruhsal ve psikolojik açıdan erkeğe kıyasla daha güçlü duygu ve hislere sahiptir. Dolayısıyla kadın ve erkeğin farklı özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bu iki cinsiyet hakkında verilen hüküm bir olamaz. Esasen kanun bireylerin şart ve özelliklerini göz önünde bulundurarak yapıldığı zaman bilgece olur. Kullarının tüm hususiyetlerini kâmil olarak bilen ve buna göre emir ve yasaklarda bulunan da yalnız Yüce Allah’tır. İnsan az olan bilgisi nedeniyle hükümlerin farklılık hikmetini tam ve detaylıca idrak edemez. Bu farklılıklar ayet ve rivayetlerde beyan edilmişse idrak edebilir. Dolayısıyla (özellikleri göz önünde bulundurulmaksızın) kadın ile erkeğin kıyaslanması doğru değildir. Bu, insan için yasaklanan bir şeydir.

Ayrıntılı Cevap

Mürtetlik (Arapçada) “redde” kavramından türeyip geri dönme anlamına gelmektedir. Din kültüründe küfre dönmek mürtetlik olarak adlandırılmaktadır. [1] Her ne kadar mürtetlik dönme anlamında olsa da bazı araştırmacılar onun terminolojik manasında inkârcılık kaydının yer aldığı görüşündedirler. İnkârcı, bir şeyin hakkaniyetine yönelik bilgisi olduğu yahut en azından onda şüphe ettiği halde kanıtın varlığına rağmen yine inkârda bulunan kimsedir. [2] Bu yüzden İslam körü körüne ve kanıtsız bir uyma istememektedir. Aksine İslam herkesin önünde yer alan mantıklı ve de ipham ve giriftlikten uzak deliller ile dinsel temellere bağlı olunması gerekliliğine inanmaktadır. [3] Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyuruyor: “ Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır.” [4] Bu buyruğun ardından “Sefvan” adında bir şahıs Hz. Peygamberin (s.a.a) huzuruna çıkarak şereflendi ve ondan İslam hakkında araştırma yapması için Mekke’de iki ay süreyle kalma izni istedi. İslam dininin hak ve doğru olduğuna ulaşma ve ona iman etme olanağı mevcuttu. Peygamber (s.a.a) de şöyle buyurur: Ben iki ay yerine sana dört ay süre ve güvenlik veriyorum. [5] Öte taraftan, İslam hükümleri gerçek maslahat ve fenalıklara binaen oluşturulmuştur ve mürtetlik ile ilgili hükümler de bu kaideden müstesna değildir. Bakara suresi 217 ve Ali İmran suresi 72 ayetleri gibi bazı ayetler, mürtetliğin Müslümanların dinsel inançlarında sarsıntı yaratmak için fitne çıkaran bir cereyan olarak iç ve dış düşmanlar tarafından kullanıldığına işaret etmektedir. [6] Ali İmran suresi 72. ayette şöyle buyrulmaktadır: “Kitap ehlinden bir grup, “Müminlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler” dedi.” [7] Gerçekte mürtetlik hakiki anlamında dini inkâr etme ve onun aleyhine inat ve nefretle propaganda yapma aracıdır. Yoksa mürtetliğin istidlal yönü yoktur, şüphe ve yanlıştan da kaynaklanmamaktadır. Bu yüzden mürtetlik felsefesinin din aleyhine propaganda yapmak ve neticede İslam toplumunun genel düzen ve ahlakını tehdit etmek olduğu söylenebilir. [8] İslam, din değiştirme yoluyla İslam toplumunu sarması mümkün olan kötü hadiseleri önlemek için açıkça şöyle hükmeder: Eğer Müslüman baba ve anneden doğan Müslüman bir erkek “mürtet” olursa (buna fıtrî mürtet denir) kendisine idam cezası verilmelidir. Ama Müslüman olmayan baba ve anneden doğmuşsa ve sonra İslam’ı seçmişse ve ardından da kâfir olmuşsa (buna milli mürtet denir), bir müddet tövbe etmeyi kendisine emretmeleri gerekir. Kabul etmediği takdirde o da idam edilmelidir. [9] Ama bir kadın mürtet olursa, İslam onun için daha hafif bir ceza öngörmüştür; [10] yani mürtet olan bir kadın (millî yahut fıtrî) öldürülmez. Sadece tövbe etmeye çağrılır. Eğer tövbe ederse serbest bırakılır. Aksi takdirde ise zindanda kalır, namaz vaktinde kırbaçlanır ve yaşam darlığına mahkûm kılınır. [11] İslam’ın bakışında tüm insanlar (kadın ve erkek) yaratılışta eşittir: “Sizi bir nefisten yarattı.” [12] Birbirlerinden üstün değillerdir ve üstünlüğün tek ölçüsü ilahî takvadır: “Sizin en üstün olanınız Allah katında en takvalı olanınızdır.” [13] Ama bununla birlikte kadın ve erkeğin her biri diğerini kendinden farklılaştıran bir takım özel ruhsal, psikolojik ve bedensel özelliklere sahiptir; örneğin biz kadının ruhsal ve psikolojik açıdan daha güçlü duygu ve hislere sahip olduğunu biliyoruz. “Kadın kahraman değil, güldür” [14] diye aktarılan müminlerin önderinin (a.s) rivayetinde saklı olan hakikat belki de budur. Bu husus araştırmacı ve bilginlerin bulgularının da onayladığı bir hakikattir. Amerikalı meşhur bir psikolog şöyle demektedir: “Erkeğin dünyası kadının dünyasından tamamen fark etmektedir… Buna ek olarak, bu iki varlığın hisleri hiçbir zaman birbiri gibi olmayacaktır.” “Clive Dalson” şöyle demektedir: Bir kadın psikolog olarak en büyük ilgim erkeklerin ruh yapılarını incelemektir… Hanımların (daha çok) hislere ve erkeklerin ise akla tabi oldukları neticesine ulaştım. Hanımların zekâ olarak erkekler ile eşit olmanın ötesinde bazen bu alanda onlardan daha üstün oldukları çokça görülmüştür. Ama devamlı düşünceye ihtiyaç duyan işler kadını bitkin kılmakta ve yormaktadır. “Auto Clineberg”: Kadınlar genellikle erkeklerden daha duygusaldırlar.” Muhammed Kutup: Kadınlar anne olmak istiyorlarsa duygusal olmalıdırlar. [15] Dolayısıyla her türlü faklılık ve ihtilafa dikkat etmeksizin hüküm oluşturulursa şeriat ve kanun koyuculuk maslahatına ters olur ve toplumun çıkarları olması gerektiği şekliyle temin edilmez. Bundan dolayı şöyle söylemek mümkündür: “Kadınlar savunma ve düşünme yetileri yönüyle tür olarak erkeklerden farklı olmaları hasebiyle daha çabuk etki altında kalmaktadırlar. Bu yüzden mürtet olmaları durumunda İslam onlar için daha hafif bir ceza öngörmüştür. [16] İnsanlığın bilgi ve birikiminin naçiz olduğu da hatırlatılmalıdır. William James deyimiyle insanın bildikleri bilmedikleri karşısında denizde damla misalidir. [17] Instine’nın tabiriyle insanın şimdiye dek tabiat kitabında okudukları, sadece dilin usullerine aşina olma derecesindedir. [18] Buna göre, insan aklı tam olarak hükümlerin (maslahat ve fenalıkların) ölçü ve nedenselliklerini idrak edebilecek güçte değildir. Bazı hükümlerin (mürtetlik hükmü)felsefesi olarak belirtilenler ise vahiy kaynaklarına dayanmazsa ve masumlar (a.s) tarafından hikmetleri beyan edilmemişse, bir ihtimal derecesinde kalır; çünkü İmam Zeynülabidin’in (a.s) deyimiyle “Allah’ın dinine nakıs akıllar ile ulaşılamaz.” [19] İmam Sadık ise şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın dinine kıyasla ulaşılamaz.” [20]

Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara müracaat ediniz:

1. 2485. Soru (Site: 2657), İndeks: İslam’da Kadın

2. 2554. Soru (Site: 2713), İndeks: Kur’an ve Erkeklerin Kadınlara Üstünlüğü

3. 948. Soru (Site: 1027), İndeks: Fıtrî Mürtedin İdamı

4. 53. Soru (Site: 289), İndeks: Düşünce Özgürlüğü ve İslam’da Mürtedin İdamı



[1] Porsiman CD.

[2] Seramî, Seyfullah, Ehkam-ı Mürtet Ez Didgah İslam ve Hukuk-ı Beşer, s. 255.

[3] Kurbanî, Zeynülabidin, İslam ve Hukuk-ı Beşer, s. 480.

[4] Tevbe, 6.

[5] İbn. Esir, Esedü’l-Ğaye, , c. 3, s. 22 İslam ve Hukuk-ı Beşer, s. 481’den alınmıştır.

[6] Porsiman CD.

[7] Ali İmran, 72.

[8] Seramî, Seyfullah, Ehkam-ı Mürtet Ez Didgah İslam ve Hukuk-ı Beşer, s. 281.

[9] [9] Kurbanî, Zeynülabidin, İslam ve Hukuk-ı Beşer, s. 484.

[10] a.g.e.

[11] İmam Humeyni, Tahrirü’l-Vesile, c. 2, Kitab-ı Hudud, s. 445.

[12] Nisa, 1.

[13] Hucurât, 13.

[14] Kuleynî, Kâfi, c. 5, s. 510.

[15] İslam ve Hukuk-ı Beşer.

[16] a.g.e., 484.

[17] İslam ve Hukuk-ı Beşer, s. 82-92.

[18] a.g.e.

[19] Biharu’l-Envar, c. 2, s. 303.

[20] a.g.e., c. 26, s. 33.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Haram yoluyla meydana gelmiş cenabetin teri temiz midir?
    12134 Fıkıh 2011/10/30
    Ayetullah Mekarim Şirazi’nin görüşüne göre haram yoluyla meydana gelen cenabetin teri temizdir. Lakin namaz için elbiseyi değiştirmek gerekir. Ama guslün ardından (müstehap ihtiyat gereği) tüm beden bir defa yıkanmalıdır. Mastürbasyondan hâsıl olan cenabetin eserleri ile uyurken hâsıl olan cenabetin eseri arasında fark vardır; çünkü mastürbasyon haram ve günahtır, ama ...
  • Yabancı ülkelerden (Müslüman olmayan ülkelerden) ithal edilen deriler necis midir?
    7448 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Mobilya üzerindeki yabancı sözcüklerin yazılı oluşu her zaman onu üreten ülkenin gayri Müslim bir ülke olduğuna delil olmaz. Bu konuda vesveseci olmamak gerekir.  Vesveseci olmak bir nevi ruhi hastalıktır ondan kendini korumalısın.Ama sorduğunuz meselenin hükmü kısaca şöyledir:Hayvan deriden yapılmış ...
  • Kur’an’ın nazil olan son ayeti hangisidir ve vahyin çoğalmasının imkanı var mıydı?
    47414 Tefsir 2010/10/12
    Peygamberimize (s.a.a) nazil olan son ayetler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bütün rivayetleri göz önüne aldığımızda diyebiliriz ki, Peygamber’e (s.a.a) Mekke’nin fethinde ya da o yıl içinde nazil olan son tam sure ‘Nasr’ suresidir. Başlangıç ayetleri yönünden nazil olan son sure, hicretin 9. ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    8927 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Eğer bir kimse temiz ve necis olan iki şey arasındaki ıslaklığın birbirine ulaşmasından şüphe ederse temiz olan şey necis olur mu?
    7496 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Eğer bir şeyin temiz olduğunu kesin bilirseniz, ona necaset intikal ettiğini ve necis olduğunu kesin olarak bilmediğiniz sürece o şey temizdir.[1] Daha fazla bilgi için Bkz:808.
  • İmam Seccad’ın ahlaki yaşam tarzını açıklar mısınız?
    12617 Masumların Siresi 2010/12/22
    Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve ...
  • Masum imamlar evla olanı terk etmiş midir?
    6753 Eski Kelam İlmi 2012/10/09
    Masumların dua ve bağışlanma talepleri günahlardan kaynaklanmaz; zira Şiilerin inancına göre onlar günahlardan korunmuşlardır. Bu dualar birçok yerde salt öğretici ve tebliğ boyutlu olamaz, bilakis gerçeklik yönleri daha güçlüdür. Yukarıdaki iki konudan elde edilen netice, onların bağışlanma taleplerinin bizim için günah olmayan, lakin o büyük şahsiyetler için ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12116 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8800 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Ramazan ve Kurban bayramları arasında evlenmenin hükmü nedir?
    7103 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar