Gelişmiş Arama
Ziyaret
9027
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
Ubey b. Kab’ın şahsiyeti nasıl idi?
Soru
Ubey b. Kab’ın şahsiyeti nasıl idi? Ehli Beyt (a.s) onun hakkında ve kendisinden nakledilen rivayetler konusunda ne gibi bir görüş taşımaktaydı?
Kısa Cevap

Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin en meşhur sahabelerinden biridir, Şia ve Ehli Sünnet’i içeren tüm Müslümanların yanında saygıya sahiptir. Şii kaynaklarında ondan sınırlı sayıda rivayet nakledilmiştir. Rical bilginleri, onu Allah Resulü’nün sahabelerinden ve vahiy kâtiplerinden saymışlardır. Kendisinden nakledilen rivayetler göz önünde bulundurulduğunda, onun Ehli Beyte (a.s) ve özellikle de İmam Ali’ye (a.s) yönelik sevgi ve muhabbeti kavranabilir.

Ayrıntılı Cevap

Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin en meşhur sahabelerinden, Kur’an karilerinden ve kıraat ilmi uzmanlarından biridir.[1] Kendisi Şia ve Ehli Sünnet’i içeren tüm Müslümanlar nezdinde saygıya sahiptir.[2] Rical bilginleri, onu Allah Resulü’nün sahabelerinden ve vahiy kâtiplerinden saymışlardır.[3] Kendisinden nakledilen rivayetler göz önünde bulundurulduğunda, onun Ehli Beyte (a.s) ve özellikle de İmam Ali’ye (a.s) yönelik sevgi ve muhabbeti kavranabilir. Şii kaynaklarında kendisinden kalan rivayetlerinden birisi, İslam Peygamberinin halifesiyle ilgili hadiseler bağlamındadır. O, örnek bir katiyet ve kararlılıkla Ğadir Hum hadisesi ve hilafet hakkında Hz. Peygamberin hadislerini halka nakletmiş ve onlarla hilafeti gasp edenlere karşı mücadele etmiştir. Tabersi “İhticac” kitabında Ubey b. Kab’ın mücadelesini detaylıca nakletmiştir ve biz kısa olması için sadece onun bazı bölümlerine işaret ediyoruz: “Ebubekir’in Ramazan ayının birinci Cuma günündeki hutbesinin ardından Ubey b. Kab ayağı kalkmış ve şöyle konuşmuştur: Ey Allah’ın hoşnutluğunu göz önünde bulunduran ve Kur’an’da ilahi övgüye mazhar olan Muhacirler ve ey iman şehrinde sakin olan ve bu yüzden Allah’ın Kur’an’da övdüğü siz Ensar, unuttunuz mu yoksa kendinizi unutkanlığa mı vuruyorsunuz, ahdinizi mi bozdunuz yoksa dininizi mi değiştirdiniz, alçaklığı mı seçtiniz yoksa aciz mi oldunuz?! Allah Resulü’nün (s.a.a) (Ğadir günü) aramızda ayağa kalkıp Ali’yi karşımıza koyarak “ben kimin velisi isem Ali onun velisidir ve ben kimin nebisi isem Ali onun reisidir” diye buyurduğunu unuttunuz mu?! Allah Resulü’nün ona şöyle buyurduğunu hatırlamıyor musunuz: “Ey Ali senin benim yanımdaki konumun Harun’un Musa’nın yanındaki konumudur, sadece benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Benden sonra ümmetin sana itaat etmesi, tıpkı onların ben hayattayken bana itaat etmesi gibi farzdır .” Hz. Peygamberin “her ne zaman sizin aranızda olmadıysam ve Ali’yi size halife kıldıysam, kendim gibi bir ferdi size atamışımdır” diye buyurduğunu unuttunuz mu? Hz. Peygamberin vefat etmeden önce bizi Fatıma’nın evinde topladığını ve şöyle buyurduğunu unuttunuz mu: Yüce Allah Musa’ya ehlinden bir kardeş seç, onu nebi karar kıl ve onun ailesini evlat edin ta ki onları her afetten koruyayım ve her şek ve şüpheden temizleyeyim diye vahyetti. Musa, Harun’u kardeşliğe seçti ve onun evlatlarını kendisinden sonra İsrailoğullarının önderleri karar kıldı. Şimdi de Yüce Allah sen de Ali’yi kardeşliğe seç ve onun evlatlarını kendi evlatların say (ümmetin imamları kıl) ki ben onları tıpkı Harun’un evlatları gibi temizledim ve bil ki ben nübüvveti senin ile sona erdirdim ve senden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir diye vahyetti”, işte o evlatlar hidayet bulmuş imamlardır. Allah’a yemin olsun ki siz Peygamberin vefatından sonra onun ahdine vefa göstermediniz ve onun itreti hakkında ihtilafa düştünüz ve diğerleri de bu meselede kendi görüş ve düşüncelerine başvurdu.”[4] Bütün bu hususlar Ubey b. Kab’ın velayete bağlılığını ve Hz. Peygamberin (s.a.a) İmam Ali (a.s) hakkındaki buyruğuna bağlı olduğunu ve de bu hususu yaydığını göstermektedir. Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin vefatından birkaç yıl sonra dünyadan göçmüştür. Kendisinin vefatı hakkında ihtilaf vardır; bir grup onun Osman döneminde vefat ettiğini belirtmektedir. Ama İbn. Hacer’in “el-Esabe” kitabında öne sürdüğü görüşe göre, kendisi Ömer’in hilafeti döneminde ve Hicri 22 yılında vefat etmiştir.[5] Son olarak Şii kaynaklarında Ubey b. Kab’dan pek rivayet bulunmadığını ve bu yüzden kendisinin rivayetleri hakkında Ehli Beytin (a.s) bir görüşüne rastlanmadığını hatırlatırız.

 


[1] İbn. Abdülbir, el-İstiab Fi Marifeti’l-Ashab, c. 1, s. 65, Daru’l-celil, Beyrut, 1412 k.

[2] Örneğin Ehli Sünnet kaynaklarında nakledildiği üzere ikinci halife ona “Müslümanların efendisi” lakabını vermiştir; bkz: İbn. Esir, Esedü’l-Ğaye, c. 1, s. 61, Daru’l-Fikir, Beyrut, 1409 k.

[3] Allame Hilli, Kitab-ı Rical, s. 22, Daru’z-Zahair, Kum, 1411 k.

[4] Tabersi, Fazl b. Hasan, İhticac, tercüme-i Mazenderani, c. 1, s. 254 – 260, İntişarat-ı İslamiye, tahran, 1381 ş.

[5] Askalani, İbn. Hacer, el-Esabe, c. 1, s. 181, Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 1415 k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İkinci iş yapma hakkında fetva var mıdır? Veya ikinci işten elde edilen mal, dünyaya düşkünlük sayılır mı?
    6377 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    İslam açısından iş sahibi veya ikinci bir işe sahip olmanın hiçbir sakıncası yoktur. İslam dini açısından beğenilmeyen, kınanan şey dünyaya düşkünlük, ona bağlanmak, maneviyat ve ahiretten uzaklaşmaktır ki bunlar bir işe sahibi olanlarda da görülebilir. Bir işi ve az bir geliri olanların içinde de dünayaya daha fazla ...
  • Eğer meseleyi bilmemeden ötürü ölüyü tahnit etmeksizin toprağa gömerlerse ne yapılmalıdır?
    7445 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Gusül aldırıldıktan sonra ölüyü tahnit etmek farzdır; yani ölünün alnı, el avuçları, diz kapakları ve ayaklarının büyük parmaklarının ucuna kâfur sürülmelidir.[1] Ama defin işleminden sonra ölünün tahnit edilmediğinin farkına varılırsa, beden kabirde kokmamış ve dağılmamışsa, kabrin açılıp kabirde tahnit işleminin yapılması fazdır ve onun ...
  • Namaz dinin direği ise neden fürû-u din’den sayılmıştır?
    9745 Eski Kelam İlmi 2010/10/12
    Usul-u din, insanın akıl ve idrakıyla kabul ederek İslam’a girdiği inançlar topluluğuna denir. İslam’agirildikten sonra insanın üzerine bir takım bireysel ve toplumsal vazifeler farz olur ki, onlardan biri namazdır. Namaz, ahkamın içinde çok önemli ...
  • İslam’ın intihar hakkındaki hükmü nedir?
    9073 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Kesinlikle her insanın hayatında dünyayı gözünde karanlık ve boş kılan rahatsızlıklar ve yenilgiler meydana gelmektedir. Bu durumda insanlar iki türlüdür: Bir grup bu sorunlar yumağından başı dik çıkmakta, tüm zorluklara göğüs germekte ve Allah’a tevekkül ederek yeniden yapılanmaya başlamaktadır. Bunun karşısında yer alan diğer grup ise eğilmekte, inzivaya çekilmekte ...
  • İslam dininin büyük ve görkemli evler hakkındaki görüşü nedir? Nasıl insanları ev yaparken ölçülü olmaya davet edebiliriz?
    2804 Hadis 2020/01/19
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8783 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3852 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Acaba “aşura gününde insan kedisi için dua yapmamalıdır” şeklindeki iddia doğru mudur?
    6103 Pratik Ahlak 2012/09/15
    Dua kulun fakirane bir şekilde hak Teâlâ’yla irtibat kurup dünyevi ve uhrevi ihtiyacını gidermek için dilekte bulunmaktır. Her durumda kendine ve başkalarına dua yapmak beğenilmekte ve oldukça fazla fazileti ve sevabı vardır. Aşura gününde kedin için dua yapmanın hiçbir işkâlı yoktur. Bilakis aşura gününde yapılması ...
  • Hz. İsa’nın evlenmemesinin özel bir nedeni mi vardı?
    26719 Eski Kelam İlmi 2012/05/30
    Hz. İsa’nın evlenmesi konusunda dini öğretilerde işaret edilen bazı meselelere bakıldığında ilk anda Hz. İsa’nın evliliğe karşı olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Ancak Kur’an ve rivayetlerin önemle yaptıkları tavsiyeler göz önüne alındığında ve Hz. İsa’nın (a.s) yaşamı incelediğinde Onun evliliğe karşı olmadığı görülecektir. Onun evlenmemesinin nedeni kendi özel yaşamının ...
  • Cabir b. Efleh kimdir?
    5567 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cabir b. Efleh-i İsmailî beş ve altıncı asırdaki İspanyalı gökbilimcilerinden olup “Kitabu’l-Hayat Fi Islahi’l-Mucesta” kitabının yazarıdır. O, muhtemelen Sivil’de (İşbiliye) dünyaya gelmiştir; zira bazı yazarlar ve özellikle de Cabir’in oğluyla tanışık olduğunu belirten Musa b.Meymun (529-600) ve Betruci onu İşbilî olarak adlandırmışlardır. Bazen Cabir b. Efleh’in adı başka şahıslar ...

En Çok Okunanlar