Gelişmiş Arama
Ziyaret
13344
Güncellenme Tarihi: 2011/12/19
Soru Özeti
Cin suresinin dokuzuncu ayetinin tefsiri nedir?
Soru
Cin suresinin dokuzuncu ayetinin tefsiri nedir?
Kısa Cevap

Müfessirler bu ayetin ve benzeri ayetlerin tefsiri hakkında değişik görüşler ileri sürmüştür. Önceki müfessirlerin birçoğu bu ayetin tefsirinde ayetin zahirinin korunmasında ısrar etmiştir. Ama Alusi, tefsirinde bu tefsirlere eleştiriler yöneltmiş ve onlara cevap vermiştir. “Tefsir-i Fizilal” yazarı gibi bazıları da bu ayet ve benzerleri üzerinden, bunlar bizim idrak edemeyeceğimiz hakikatlerdir diyerek rahatça geçmişlerdir. Bir grup da ayetin zahirinden öteye geçmiş ve meleklerin yeri olan göklerden maksadın bu hissi dünyadan daha üstün ve yüce olan tabiat ötesi ve bir melekût âlemi olduğunu belirtmiş, şeytanların kulak hırsızlığı için göklere yakınlaşması ve onlara şahapların fırlatılmasını da onların yaratılış sırları ve gelecek haberlerini öğrenmek için melekler dünyasına yaklaşmak istemeleri, ama melekelerin şeytanların tahammül edemediği melekûtun manevî nurlarından istifade ederek kendilerini kovmaları olarak tefsir etmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Cinlerden nakledilerek ifade edilen Cin suresinin dokuzuncu ayeti şudur:

«وَ أَنَّا کُنَّا نَقْعُدُ مِنْها مَقاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَنْ یَسْتَمِعِ الْآنَ یَجِدْ لَهُ شِهاباً رَصَداً»[1] “Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.” Tefsiri beyan etmeden önce birkaç anahtar sözcüğün manasını bilmemiz lazımdır:

1. Istırak-ı sam’: Istırak (Arapçada) “sırket” maddesinden olup hırsızlık manasındadır.[2] Sırket, bir kimsenin malının gizlice çalınması ve mal sahibinin bunu fark etmemesidir. Ama ıstırak-ı sam’ ise sözün çalınmasıdır; yani iki şahsın sessizce sohbet ederken ve kimsenin kendilerini duymasını istemediği sırada bir başka şahsın onları gizlice dinlemesine denir. Bu, büyük günahlardan biridir.[3]

2. Şihap: Sözlükte parlayan ateşten bir alev anlamındadır.[4]

Rasat: Sözlükte izlemek için hazırlanmak, pusuya yatmak ve pusu kuran anlamlarına gelmektedir.[5],

Bu ayetin içeriği Kur’an’ın bir başka suresinde de tekrar edilmiştir:

1. “Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder).”[6]

2. “Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ateş takip etmektedir.”[7]

Cin suresindeki ayet ve işaret edilen diğer iki ayet, müfessirlerin tefsirinde birçok söz söylediği ve değişik yorumlar yaptığı ayetlerdendir:

1. “Tefsir-i Fizilal” yazarı gibi bazıları da bu ayet ve benzerleri üzerinden bunlar bizim idrak edemeyeceğimiz hakikatlerdir ve bu hayatta birim gerçek amelimizde etkili olan şeylere odaklanmalıyız diyerek rahatça geçmiş, kısa bir tefsir ile yetinmiş ve bu meseleyi açıklamaktan sarf-ı nazar etmiştir. O, bu hakikatlerin idrak edilemeyeceğini itiraf ederek şöyle demektedir: “Şeytan, onun nasıl kulak hırsızlığı yaptığı ve onun neye kulak verdiği, ilahi sırlardan olup ifadelerden anlaşılmamaktadır ve bu meseleyle ilgilenmenin bir neticesi bulunmamaktadır; zira bu bizim inancımıza bir şey eklemeyecek ve insanı özel olarak ilgilendirmeyen bir şeyle onun düşüncesini meşgul etmekten ve onu bu hayattaki hakiki amelinden alıkoymaktan başka bir neticesi olmayacaktır.”[8] Tefsir-i Numene yazarı böyle bir yorum hakkında şöyle yazmaktadır: “Elbette Kur’an’ın insan yetiştirmek, terbiye ve hayata dair büyük bir kitap olduğu hususunda hiçbir şüphe duyulmamalıdır. Bir şey insan hayatıyla ilişkili değilse, kesinlikle onda dile getirilmez. Onun tümü hayat dersidir. Çünkü Kur’an nur ve açıklayıcı kitaptır. İnsanların anlaması, düşünmesi ve hidayete ermesi için, nazil olmuştur. O halde bu ayetler nasıl bizimle ilgili değildir? Her halükarda biz bu gibi ayetler ve benzerleri karşısında alınan bu tutumu kabul etmiyoruz.”[9]

2. Önceki müfessirlerin önemli bir bölümü bu ayetin tefsirinde ayetin zahirinin tamamıyla korunmasında ısrar etmekte ve şöyle demektedirler: “Sema” bu göğe işarettir ve “şihap” da bu şihaba (bu sonsuz atmosferde hareket halinde olan, bazen yerçekimi alanına giren, yeryüzüne doğru çekilen ve hava dalgalarına süratice değme neticesinde ısınıp yanan ve alevlenen ve de külleşen meteortaşları) işarettir. Şeytanlar ise göklere gitmek isteyen, göklerde yankılanan bu dünyamızın bir kısım haberlerini kulak hırsızlığı yaparak elde etmeye çalışan ve yeryüzündeki dostlarına aktarmak isteyen, ancak şihapların birer ok gibi kendilerine fırlatıldığı ve onları bu hedefe ulaşmaktan alıkoyduğu kovulmuş habis varlıklardır.”[10] Alusi “Ruhu’l-Maani”’de bu zahiri tefsiri zikrettikten sonra, eski ve soğan kabuğu felekleri heyetini ve benzeri şeyleri baz alarak, bu tefsire yöneltilen değişik eleştirileri detaylıca açıklamış ve onlara cevap vermiştir. Açıklamaları okumak için kendisinin tefsirine müracaat edebilirisiniz.[11]

3. Cin suresinin dokuzuncu ayetinin başı, önceki ayetle birleştirilirse, şu mana elde edilir: “Göğün güçlü muhafızlar ile doldurulması sonradan vuku bulmuştur. Önceden böyle değilmiş. Cinler özgürce göğe çıkmakta ve de gaybi haberlerin ve melekelerin sözlerinin kulaklarına ulaştığı yerde oturmaktaymışlar.” Ve «فمن ...»  diye buyrulan ayetten istifade edildiği üzere cinler, bugün bizlerden her kim göğün önceki noktasında kulak hırsızlığı yapmak isterse, pusuda bekleyen şihaplara yakalanmaktadır diye söylemek istemektedir. Netice itibariyle bu macerayla ilgili iki ayetin bütününden şunlar elde edilmektedir: Cinler semavî bir hadiseyle karşılaşmıştır. Bu, yeni bir hadise olup Kur’an’ın nüzulü ve Son Peygamberin (s.a.a) gönderilmesiyle eşzamanlı olarak vuku bulmuştur. Hadise, Peygamberin gönderilmesiyle, cinlerin semavî gaybî haberleri elde etmekten ve kulak hırsızlığı yapmaktan men edilmesinden ibarettir.[12] Allame Tabatabai bir başka yerde şöyle demektedir: “Burada bir ihtimal olarak belirtilebilecek olan şey de şudur: İlahi kelamdaki bu gibi açıklamalar, duyusal olmayan hakikatleri aydınlatmak için duyusal yolların kullanıldığı hususlar kabilindendir. Tıpkı Yüce Allah’ın “bunlar insanlar için zikrettiğimiz örneklerdir ve âlimlerden başka kimse onları anlamaz”[13] buyurması gibi. Bu tür tabirler Kur’an’da çoktur; arş, kürsü, levha ve kitap bu kabildendir. Bundan dolayı, ayet şöyle tefsir edilebilir: Meleklerin yeri olan göklerden maksat, bu hissi dünyadan daha üstün ve yüce olan tabiat ötesi ve bir melekût âlemidir, şeytanların kulak hırsızlığı için göklere yakınlaşması ve onlara şahapların fırlatılması da onların yaratılış sırları ve gelecek haberlerini öğrenmek için melekler dünyasına yaklaşmak istemeleri, ama melekelerin şeytanların tahammül edemediği melekûtun manevî nurlarından istifade ederek kendilerini kovması anlamına gelmektedir.[14] Belirtilen değişik tefsirler arasında, belirtilen hususlar göründüğü kadarıyla bu ayet ve benzeri ayetlerin tefsiri hakkındaki en meşhur görüşlerdir.        



[1] Cin, 9.

[2] Lisanü’l-Arab, c. 10, s. 156.

[3] Tayyib, Seyid Abdülhüseyin, Etibu’l-Kur’an, c. 8, s. 20, İntişarat-ı İslam, çap-ı dovvom, Tahran, 1378 ş.

[4] Rağıb, Müfredat Fi Ğeribi’l-Kur’an, c. 1, s. 465.

[5] Kamus-i Kur’an, c. 3, s. 101.

[6] "إِلاَّ مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهابٌ ثاقِبٌ".

[7] "إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهابٌ مُبینٌ".Hicr, 18.

[8] Şazali, Seyid Kutub, Tefsir Fi Fizilalil-i Kur’an, c. 4, s. 2133, Naşir-i Daru’ş-Şuruk, çap-ı hifdehom, Beyrut, 1412 k.

[9] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 43, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı evvel, Tahran, 1374 ş.

[10] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 43.

[11] Alusi, Seyid Mahmud, Ruhu’l-Maani, c. 7, s. 270, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı evvel, Beyrut, 1415 k.

[12] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, tercüme-i Musevi, c. 20, s. 64.

[13] Ankebut, 43, «وَ تِلْکَ الْأَمْثالُ نَضْرِبُها لِلنَّاسِ وَ ما یَعْقِلُها إِلَّا الْعالِمُونَ».

[14] el-Mizan, c. 17, s. 186 – 187.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    5848 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Keramet (Değerlilik ve onurluluk) nedir? Onurluluk nasıl kazanılır? Değerli ve onurlu insanların Allah katındaki makamı nedir?
    17191 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Keramet (onurlu olmak) aşağılık ve alçaklıktan uzak olmak ve her türlü zillet ve aşağılıktan uzak olan temiz ve değerli ruha kerim (onurlu) insan denir. Kerim (onurlu) sözcüğünün karşıtı seciyesiz anlamında leim’dir. Onurluluk ve saygınlığın zirvesine varmak için insanın takvayla donanması gerekir. Takva kişinin ...
  • Günlük birçok meşguliyetle birlikte nasıl ibadet yapılabilir?
    10700 Yeni Kelam İlmi 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Mukaddes şeriat açısından, bankalar yahut borç veren kurumların kredilerinden yararlanmanın hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır?
    6287 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Yüce Allah tüm tabiat kanunlarını koyandır ve zaten kendi iradesi dışında hiçbir öznenin kuşatıcılığı altında değildir. O’nun işleri yapmadaki iradesi sebepler kanalından geçer. Yanı sıra alt âlemlerdeki bir kaidenin daha üstün bir güç vasıtasıyla ihlal edilmesi özel bir ilahi kaidedir ve bu imkan dâhilinde olan ve mucize ...
  • İslam ve imanın şartları nelerdir?
    11195 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/17
    İslamın ve imanın dereceleri vardır. Şehadetyni yani ‘Eşhedü en la ilahe illallah’ ve ‘Eşhedü enne Muhammeden Resulullah’ı söyleyen herkes Müslümandır ve bu İslamın ilk derecesidir. Dolayısıyla kendisinin ve çocuklarının bedeninin pak olması, Müslüman kadınla evlenmesi, Müslümanlarla yaptığı ticaretin doğru oluşu, mal, can ve ırzının haram ve özel ...
  • Daru’l-harp ne demektir ve nerelere Daru’l-harp denir?
    5740 Cihat 2020/02/12
     Öncelikle konunun ihtilaflı bir konu olduğunu belirterek başlamak yerinde olacaktır. Zira söz konusu kavramların ilk dönem İslam uleması tarafından  incelendiği zaman diliminde İslam toprakları bir bütün olarak yönetilmekte ve Müslümanlar bu topraklarda yaşamaktaydı. Ülkeler arasında günümüzde olan anlaşmalarda söz konusu değildi. Bu anekdot ışığında ilk dönem yapılan ...
  • Peygamber'den sonraki dönem için Şia'nın görüşü nedir?
    10466 Eski Kelam İlmi 2011/02/14
    Şia inanıyor ki:1-Hilafet Allah'ın tayini ile gerçekleşen bir görevdir. Peygamber (s.a.a) defalarca Allah'ın emriyle Hz. Ali a.s)'ı Müslümanlara kendi halifesi olarak tanıtmışlardır.2. Peygamber'in halifeleri on iki kişidirler. Onların ilki Hz. Ali (a.s)'dır ve sonu Hz. Mehdi b. Hasan Al-Askari'dir.3. Hz. Ali (a.s) Allah ve Peygamber (s.a.a) ...
  • Bir kimsenin keramet sergilemesi onun hak oluşu manasına gelir mi?
    5913 Pratik İrfan 2012/05/03
    İrfanda yaygın olan konulardan birisi, keramet ve olağanüstü işler yapma meselesidir. İrfan ve seyr-i sülûk yolunda keramet, mükaşefe ve olağan dışı işlerin meydana gelmesi, insanın bunlar ile mağrur olacağı ve bu hususları çok önemseyeceği hususlar değildir. Bunlar yüce Allah’ı şuhudi olarak tanımanın ilk ve çok düşük basamaklarıdır. ...
  • Selamun Aleyküm. “Emmen Yucibu’l-Muztar” duası nerede zikredilmiştir?
    28058 Pratik Ahlak 2012/08/12
    “Emmen yucibu el-muztarre iza duahu ve yekşifu’s-su” cümlesi Kur’an’da Neml suresinin 62. ayetinde zikredilmiştir: Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz! Her ne kadar yüce ...

En Çok Okunanlar