Gelişmiş Arama
Ziyaret
7115
Güncellenme Tarihi: 2009/11/29
Soru Özeti
Şer’i yükümlülük için erginliğin şart olmasına binaen, çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin hükmü nedir?
Soru
Bildiğimiz gibi On İki İmam Şiiliği mezhebi yükümlülük yaşını erkekler için 15 ve kızlar için ise 9 bilmektedir. Zilzal suresinin 7 ve 8. ayetleri insanın tüm iyi ve kötü amellerinin kıyamet gününde kendisine gösterileceğini bildirmektedir. Çocukların bu amellerinin durumu ne olacaktır? Allah onların iyi işlerini ödüllendirecek midir ve kötü amelleri nedeniyle onları cehenneme yollayacak mıdır?
Kısa Cevap

Her ne kadar insanın Allah tarafından belirlenmiş şer’i yükümlülük şartı erginlik yaşına ermek olsa da tüm çocukların bütün çocukluk döneminde tamamen başıboş oldukları ve her işi yapabilecekleri sanısı akla gelmemelidir. İslam fakihleri iyi ve kötüyü anlayabilecek olan çocukları istisna etmişlerdir. Onların fetvasına göre eğer işleri ayırt edebilen çocuklar, iyi bir iş yapar veya herhangi bir ibadeti yerine getirirlerse onlara müstehap bir amelin sevabı verilir. Hatta bazı fakihler bu işin bir tecrübe olmakla birlikte şer’i doğru bir ibadet sayılacağına inanır. Bunun karşısında, ayırt edemeyen çocuklar için yapılması sakıncasız olan bazı işler, ayırt edebilen çocuk için yasaktır. Hatta birçok durumda işleri ayırt edebilen bir çocuk veya onun şer’i velisi çocuğu yaptığı iş karşısında sorumludur ve bunun bedelini ödemesi gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Allah tarafından belirlendiği üzere insanın yükümlü olma şartlarından biri onun ergin olmasıdır. Neticede yükümlü olmayan insanın cezalandırılması doğru değildir.[1]  Bununla birlikte fakihler birçok durumda yükümlülük yaşına ulaşmamış, ama ıstılahta kendilerine “ayırt edebilen” denen iyi ve kötüyü idrak eden çocuklar için[2] bir takım hükümler belirtmiştir ve bunların bazıları şunlardan ibarettir:

1. Eğer bir kimse namaz halinde olursa ve bir başkası ona selam verirse onun selamının cevabını vermesi kendisine farzdır, hatta selam veren şahıs ayırt edici bir çocuk olsa dahi durum değişmez.[3]

2. Ergin olmayan çocuk ile muamele yapmak doğru değildir, ama çocuk işleri birbirinden ayırt edebilirse ve kendisi için normal olan az bir miktar ile muamele yapar ise, bu muamele doğrudur.[4]

3. Ayırt edebilen Müslüman bir çocuk, bir hayvanı şer’i bir şekilde kesebilir.[5]

4. Eğer ayırt edebilen bir çocuk, bir başkasına söverse, her ne kadar ona İslami had cezaları uygulanmasa da onun İslam hâkimi tarafından edeplendirilmesi gerekir.[6]

5. Ayırt eden çocuğa namaz kılmayı ve diğer ibadetleri yapmayı öğretmek müstehaptır ve aynı şekilde onu kaza namazlarını kılmaya mecbur kılmak da müstehaptır.[7]

6. İnsanın kendi avretini diğer insanlar karşısında kapatması farzdır. Bu hükmün istisnalarından biri çocuklardır. Ama ayırt eden çocuklar da ilk hükmün kapsamına girer ve onlar istisna sayılmazlar.[8] Aynı şekilde başkalarının avretine bakmak haramdır. Elbette bu çocuk olursa fark eder ve şehvetli bir bakış olmaksızın onun avretine bakılabilir. Elbette bu hüküm ayırt etmeyen çocuklara özgüdür ve ayırt eden çocuğun avretine bakmak da haramdır.[9]

Erginliğin şer’i yaşına ulaşmayı yükümlülüğün şartlarından biri olarak değerlendiren fakihlerden biri, üç noktaya dikkat etmeyi gerekli bilmektedir:

1. Yükümlülük yaşına ulaşmamış bir çocuğun yükümlü olmaması, onun şer’i velisinin kendisine hiçbir şer’i emir ve yasaklamada bulunma hakkının olmadığı ve onu bazı işlerden dolayı cezalandıramayacağı veyahut doğru işlerinden dolayı ödüllendiremeyeceği anlamına gelmez. Veli, bu konuları anlama kabiliyetini taşıyan çocuğu edepli kılmalı ve böylece onun erginlik yaşına gelmesiyle kendi yükümlülüklerini yapabilmesine zemin hazırlamalıdır.

2. Yükümlülük için erginliğin şart olması, doğru olarak yapılması durumunda çocuğun ibadetsel amellerinin doğru olmayacağı anlamına gelmez; yükümlüler için farz ve müstehap ameller ayırt eden çocuk için zarar taşımaması şartıyla müstehaptır. Bundan dolayı çocuk yedi yaşına vardığında, namaz kılması müstehap olur ve dokuz yaşına vardığında hatta orucun bir kısmını tutsa bile oruç tutması müstehap olur.

3. Ayırt eden çocuğun hiçbir şekilde yanlış işleri karşılığında sorgulanmaması diye bir şey söz konusu değildir. Örneğin çocuk başkalarına mali zarar veren bir iş yaparsa, ona erginlik yaşına erdikten sonra bunu telafi etmesi için bir mühlet verilir.[10]

Burada iki noktaya dikkat etmek zorunludur:

1. Ayırt etme ve bilme yaşına varmamış çocukların davranışlarıyla ilgili olarak değersel bir yargıda bulunulamaz ve onların işleri iyi veya kötü olarak değerlendirilemez. Bundan dolayı Zilzal suresinde belirtilenler ve insanların iyi ve kötü amellerinin cisimleşeceği konusunda işaret edilenler, böyle çocuklar için geçerli olmayacaktır.

2. Ayırt eme ve bilme de nispi bir husustur. Başka bir tabirle bir çocuk şeriatın göz önünde bulundurduğu bazı konularda bilgi ve ayırt etme özelliğine sahip olabilir, ama başka konular hakkında ise bundan yoksun olabilir. Dolayısıyla sadece bildiği hususlar hakkında sorumlu olur.

Bu konuyu neticelendirmek hedefi ile şöyle söylenebilir: Eğer bir şahıs erginlik yaşına ermemişse, ama akıllı, zeki, ayırt edebilen ve iyi ve kötüyü doğru bir şekilde teşhis edebilen bir çocuk ise, bize göre böyle bir şahsın Müslümanlığı ve imanı kabul edilir. İmanı kabul edilmekte kalmayıp fakihlerimizin belirttiğine göre böyle bir gencin ibadetleri de doğru sayılır. Onun namazı, orucu, haccı, umresi ve diğer ibadetleri tüm şartlara riayet etmesi koşuluyla doğrudur. İslam fakihlerinin tabirine göre böyle bir şahsın ibadetleri hazırlık eksenli değil, şer’idir.[11] Bundan dolayı böyle ergin olmayan bir gencin ibadetleri doğru ve şer’i ise, imanı tabii olarak kabul edilir. Netice itibari ile ayırt eden gencin erginlik öncesi imanı kabul edilmektedir. Artı, bizim inancımıza göre böyle gençler bazı günahlar karşısında sorumluluk taşır ve salt yükümlülük yaşına ermemek onları tüm günahların neticesinden muaf tutmaz ve bu vesile ile kendilerine yeşil ışık yakılmaz. Bu açıdan eğer erginlik yaşına ermemiş ayırt eden bir çocuk günahsız bir insanı öldürmenin çirkinliğini bilir ve günahsız bir insanı öldürürse, onun katili olur ve Allah katında sorumlu sayılır. Netice itibari ile erginliğe ulaşmamış şahıslar akıllı, zeki ve ayırt edici olursa, onların imanı kabul edilir. Bundan dolayı erginlik İslam ve imanın kabul edilme şartı değildir.[12]   


[1] Sadr, Seyyit Muhammed Bakır, El-Fetava’l Vazihe, s: 126.

[2] Tevzihü’l Mesail, İmam Humeyni, mesele 57.

[3] a.g.e, mesele 1141.

[4] a.g.e, mesele 1389.

[5] a.g.e, mesele 2594.

[6] Tahriru’l Vesile, s: 876.

[7] Tevzihü’l Mesail, mesele 1389.

[8] a.g.e.

[9] a.g.e, mesele 2436.

[10] Sadr, Seyyit Muhammed Bakır, a.g.e.

[11] Yezdi, Seyyit Muhammed Kazım, El- Urvetu’l Vuska, c: 2, s: 217.

[12] Mekarim Şirazi, Nasır, Ayatı Vilayet der Kur’an, s: 361 – 362.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Melekler masumiyetten bir derece taşırlar mı?
    7698 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Melek ve ferişteler çok mübarek ve zarif varlıklardır. Onlar Kur’an’da beyan edilen birçok güzel özelliğe sahiptir. Bu özelliklerden biri de onların varlıklarında maddî ve hayvanî sıfat ve özelliklerin bulunmayışı ve esasen günah işleme ve isyan etmeye dönük hiçbir meyil ve güç taşımamalarıdır. Bu nedenle onlar her ...
  • Kur’an insanların hidayeti için değil midir?! O halde Kur’an’ı kâfirlerin eline vermemek gerektiği ne içindir?
    6344 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Bu husustaki büyük taklit mercilerinin görüşlerini açıklamadan önce bir takım noktalara dikkat etmek gerekmektedir: 1. İlmihalde bu konu “necaset hükümleri” başlığı altında yer almaktadır. Bu mesele belirtilmeden önce “Kur’an hat ve kâğıdını necis etmek haramdır”, “eğer Kur’an’ın cildi necis olursa”, “Kur’an’ı necaset üzerine ...
  • Hangi kaynaklarda hüküm ve yaratıkların hikmeti beyan edilmiştir?
    6649 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Esasen her hikmeti bilmek mümkün değildir; zira Yüce Allah bazı maslahatlar uyarınca birçok konuyu insana bildirmemiştir. Beyan edilenler hususlar da çok geniştir ve onların tümünü elde etmek ve bilmek herkes için müyesser değildir. Bu sebeple ve ömür ve fırsatın sınırlı olmasına binaen en faydalı ...
  • Ağlal ne demektir?
    8021 Tefsir 2011/11/12
    “Ğıll”ın çoğulu olan “Ağlal” kelimesi lügatte mahkûmların boynuna, eline takılan demir tasma, kelepçe ve zincir anlamınadır.[1]Kur’nı kerimde Araf suresinin 157. Ayeti olmak üzere dört yerde “ağlal” kelimesi zikredilmiştir: Âraf suresinin 157. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı ...
  • Kadın geçici evlilikle zevce olur mu?
    9947 Çok Evlilik 2012/12/23
    Her ne kadar muta nikahı şer’i bir nikah olsa ve bir kadın geçici olarak birinin nikahına girdiğinde ona zevce denilse de nikahın bütün hükümlerini taşıması gerekli değildir. Ve bunu karmaşık bir konu olarak algılayamayız. Şii rivayetlerinde daimi ve geçici evlilik arasındaki farklara açıkca işaret edilmiştir. Daimi nikahta ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9076 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • İnsanlar yaratılırken (dünyaya gelip gelmemede) seçme hakları olmuş mudur? Nasıl?
    26452 Eski Kelam İlmi 2012/11/17
    İnsan kendi yaratılışında mecburdur ve dünyaya gelmede hiçbir rolü ve etkisi bulunmaz. Lakin yaratıldıktan sonra özgür ve irade sahibidir. Elbette insanın mutlak şekilde irade sahibi olduğuna inanan Mutezile mütekellimlerinin bakışı ve insanın fiil ve amellerinde bile mecbur olduğuna inanan Eşa’ire mütekellimlerinin bakışının tersine İmamiye Şiiliği insanın yaratıldıktan ...
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7620 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Abdestsiz Allah kelimesine dokunmanın hükmü nedir? (Abdullah anlamında olan) İsrail kelimesine dokunmanın hükmü nedir?
    8328 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Abdesti olmayan bir kimse Allahın ismine hangi dille yazılıyorsa yazılmış olsun dokunması haramdır. Hakeza ihtiyati vacip gereğince Peygamber (s.a.a.), İmamlar ve hz. Zehra’nın (s.a) ismine abdestsiz dokunmak haramdır.[1] Allah ismi kendisinde var olan Habibullah ve diğer isimler hakkında da ...
  • İmam Hasan (a.s) daha büyük olmasına rağmen neden imamet İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarına intikal etmiştir?
    11670 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Yanıta ulaşmak için bir takım noktalara dikkat etmek gerekmektedir: 1. İmamet makamına ulaşan bir şahıs masumiyet, ilim, cesaret, cömertlik vb. şart ve özellikler taşımalıdır. Bu şartların kimin karakterinde tahakkuk ettiğinin teşhisi insan için mümkün olmadığından, imamet makamı Allah tarafından atanılan bir ...

En Çok Okunanlar