Gelişmiş Arama
Ziyaret
7261
Güncellenme Tarihi: 2009/11/29
Soru Özeti
Şer’i yükümlülük için erginliğin şart olmasına binaen, çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin hükmü nedir?
Soru
Bildiğimiz gibi On İki İmam Şiiliği mezhebi yükümlülük yaşını erkekler için 15 ve kızlar için ise 9 bilmektedir. Zilzal suresinin 7 ve 8. ayetleri insanın tüm iyi ve kötü amellerinin kıyamet gününde kendisine gösterileceğini bildirmektedir. Çocukların bu amellerinin durumu ne olacaktır? Allah onların iyi işlerini ödüllendirecek midir ve kötü amelleri nedeniyle onları cehenneme yollayacak mıdır?
Kısa Cevap

Her ne kadar insanın Allah tarafından belirlenmiş şer’i yükümlülük şartı erginlik yaşına ermek olsa da tüm çocukların bütün çocukluk döneminde tamamen başıboş oldukları ve her işi yapabilecekleri sanısı akla gelmemelidir. İslam fakihleri iyi ve kötüyü anlayabilecek olan çocukları istisna etmişlerdir. Onların fetvasına göre eğer işleri ayırt edebilen çocuklar, iyi bir iş yapar veya herhangi bir ibadeti yerine getirirlerse onlara müstehap bir amelin sevabı verilir. Hatta bazı fakihler bu işin bir tecrübe olmakla birlikte şer’i doğru bir ibadet sayılacağına inanır. Bunun karşısında, ayırt edemeyen çocuklar için yapılması sakıncasız olan bazı işler, ayırt edebilen çocuk için yasaktır. Hatta birçok durumda işleri ayırt edebilen bir çocuk veya onun şer’i velisi çocuğu yaptığı iş karşısında sorumludur ve bunun bedelini ödemesi gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Allah tarafından belirlendiği üzere insanın yükümlü olma şartlarından biri onun ergin olmasıdır. Neticede yükümlü olmayan insanın cezalandırılması doğru değildir.[1]  Bununla birlikte fakihler birçok durumda yükümlülük yaşına ulaşmamış, ama ıstılahta kendilerine “ayırt edebilen” denen iyi ve kötüyü idrak eden çocuklar için[2] bir takım hükümler belirtmiştir ve bunların bazıları şunlardan ibarettir:

1. Eğer bir kimse namaz halinde olursa ve bir başkası ona selam verirse onun selamının cevabını vermesi kendisine farzdır, hatta selam veren şahıs ayırt edici bir çocuk olsa dahi durum değişmez.[3]

2. Ergin olmayan çocuk ile muamele yapmak doğru değildir, ama çocuk işleri birbirinden ayırt edebilirse ve kendisi için normal olan az bir miktar ile muamele yapar ise, bu muamele doğrudur.[4]

3. Ayırt edebilen Müslüman bir çocuk, bir hayvanı şer’i bir şekilde kesebilir.[5]

4. Eğer ayırt edebilen bir çocuk, bir başkasına söverse, her ne kadar ona İslami had cezaları uygulanmasa da onun İslam hâkimi tarafından edeplendirilmesi gerekir.[6]

5. Ayırt eden çocuğa namaz kılmayı ve diğer ibadetleri yapmayı öğretmek müstehaptır ve aynı şekilde onu kaza namazlarını kılmaya mecbur kılmak da müstehaptır.[7]

6. İnsanın kendi avretini diğer insanlar karşısında kapatması farzdır. Bu hükmün istisnalarından biri çocuklardır. Ama ayırt eden çocuklar da ilk hükmün kapsamına girer ve onlar istisna sayılmazlar.[8] Aynı şekilde başkalarının avretine bakmak haramdır. Elbette bu çocuk olursa fark eder ve şehvetli bir bakış olmaksızın onun avretine bakılabilir. Elbette bu hüküm ayırt etmeyen çocuklara özgüdür ve ayırt eden çocuğun avretine bakmak da haramdır.[9]

Erginliğin şer’i yaşına ulaşmayı yükümlülüğün şartlarından biri olarak değerlendiren fakihlerden biri, üç noktaya dikkat etmeyi gerekli bilmektedir:

1. Yükümlülük yaşına ulaşmamış bir çocuğun yükümlü olmaması, onun şer’i velisinin kendisine hiçbir şer’i emir ve yasaklamada bulunma hakkının olmadığı ve onu bazı işlerden dolayı cezalandıramayacağı veyahut doğru işlerinden dolayı ödüllendiremeyeceği anlamına gelmez. Veli, bu konuları anlama kabiliyetini taşıyan çocuğu edepli kılmalı ve böylece onun erginlik yaşına gelmesiyle kendi yükümlülüklerini yapabilmesine zemin hazırlamalıdır.

2. Yükümlülük için erginliğin şart olması, doğru olarak yapılması durumunda çocuğun ibadetsel amellerinin doğru olmayacağı anlamına gelmez; yükümlüler için farz ve müstehap ameller ayırt eden çocuk için zarar taşımaması şartıyla müstehaptır. Bundan dolayı çocuk yedi yaşına vardığında, namaz kılması müstehap olur ve dokuz yaşına vardığında hatta orucun bir kısmını tutsa bile oruç tutması müstehap olur.

3. Ayırt eden çocuğun hiçbir şekilde yanlış işleri karşılığında sorgulanmaması diye bir şey söz konusu değildir. Örneğin çocuk başkalarına mali zarar veren bir iş yaparsa, ona erginlik yaşına erdikten sonra bunu telafi etmesi için bir mühlet verilir.[10]

Burada iki noktaya dikkat etmek zorunludur:

1. Ayırt etme ve bilme yaşına varmamış çocukların davranışlarıyla ilgili olarak değersel bir yargıda bulunulamaz ve onların işleri iyi veya kötü olarak değerlendirilemez. Bundan dolayı Zilzal suresinde belirtilenler ve insanların iyi ve kötü amellerinin cisimleşeceği konusunda işaret edilenler, böyle çocuklar için geçerli olmayacaktır.

2. Ayırt eme ve bilme de nispi bir husustur. Başka bir tabirle bir çocuk şeriatın göz önünde bulundurduğu bazı konularda bilgi ve ayırt etme özelliğine sahip olabilir, ama başka konular hakkında ise bundan yoksun olabilir. Dolayısıyla sadece bildiği hususlar hakkında sorumlu olur.

Bu konuyu neticelendirmek hedefi ile şöyle söylenebilir: Eğer bir şahıs erginlik yaşına ermemişse, ama akıllı, zeki, ayırt edebilen ve iyi ve kötüyü doğru bir şekilde teşhis edebilen bir çocuk ise, bize göre böyle bir şahsın Müslümanlığı ve imanı kabul edilir. İmanı kabul edilmekte kalmayıp fakihlerimizin belirttiğine göre böyle bir gencin ibadetleri de doğru sayılır. Onun namazı, orucu, haccı, umresi ve diğer ibadetleri tüm şartlara riayet etmesi koşuluyla doğrudur. İslam fakihlerinin tabirine göre böyle bir şahsın ibadetleri hazırlık eksenli değil, şer’idir.[11] Bundan dolayı böyle ergin olmayan bir gencin ibadetleri doğru ve şer’i ise, imanı tabii olarak kabul edilir. Netice itibari ile ayırt eden gencin erginlik öncesi imanı kabul edilmektedir. Artı, bizim inancımıza göre böyle gençler bazı günahlar karşısında sorumluluk taşır ve salt yükümlülük yaşına ermemek onları tüm günahların neticesinden muaf tutmaz ve bu vesile ile kendilerine yeşil ışık yakılmaz. Bu açıdan eğer erginlik yaşına ermemiş ayırt eden bir çocuk günahsız bir insanı öldürmenin çirkinliğini bilir ve günahsız bir insanı öldürürse, onun katili olur ve Allah katında sorumlu sayılır. Netice itibari ile erginliğe ulaşmamış şahıslar akıllı, zeki ve ayırt edici olursa, onların imanı kabul edilir. Bundan dolayı erginlik İslam ve imanın kabul edilme şartı değildir.[12]   


[1] Sadr, Seyyit Muhammed Bakır, El-Fetava’l Vazihe, s: 126.

[2] Tevzihü’l Mesail, İmam Humeyni, mesele 57.

[3] a.g.e, mesele 1141.

[4] a.g.e, mesele 1389.

[5] a.g.e, mesele 2594.

[6] Tahriru’l Vesile, s: 876.

[7] Tevzihü’l Mesail, mesele 1389.

[8] a.g.e.

[9] a.g.e, mesele 2436.

[10] Sadr, Seyyit Muhammed Bakır, a.g.e.

[11] Yezdi, Seyyit Muhammed Kazım, El- Urvetu’l Vuska, c: 2, s: 217.

[12] Mekarim Şirazi, Nasır, Ayatı Vilayet der Kur’an, s: 361 – 362.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar