Gelişmiş Arama
Ziyaret
32904
Güncellenme Tarihi: 2009/10/10
Soru Özeti
Çok eşli olmak neden erkekler için caiz ama kadınlar için caiz değildir?
Soru
Neden erkekler birden fazla kadınla evlenebilirde kadınlar birden fazla erkekle evlenemezler?
Kısa Cevap

Çok evlilik İslam’dan önce yaygındı ve herhangi bir sınır ve kuralı yoktu. İslam insan hayatının gereksinimini göz önüne alarak onu sınırladı ve ağır şartlar koydu.

Islamın kanunları insanın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak ve toplumun tümünün faydasına olacak şekilde düzenlenmiştir. İnsan topluluklarında var olan ve inkar edilmeyecek bazı gerçekleri inceleyelim:

1-Erkekler, hayatın çeşitli alanlarında kadınlardan daha çok ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Savaşlarda ve diğer birçok olaylarda asıl kurbanlar erkeklerdir.

2- Cinsel isteğin kalıcılığı erkeklerde kadınlardan daha uzundur.

3- Kadınların aybaşı hallerinde ve hamileliklerinin bir döneminde cinsel ilişkiye girmeleri yasaktır.

4- Çeşitli nedenlerden dolayı kocalarını kaybeden kadınlar vardır, eğer çok eşlilik olmasa onlar hep eşsiz kalacaklardır.

Bu gerçekler ışığında toplumun ve bireyin selametinin korunması için şu üç yoldan birisini seçmek zorundayız:

a) Erkekler hep tek eşleri olacak, dul kadınlar ömürlerinin sonuna kadar kocasız kalacak ve bütün fıtri ihtiyaçlarını, isteklerini ve hislerini öldürecekler.

b) Erkeklerin yasal olarak yalnızca bir eşi olacak, ama kocasız kadınlarla özgür ve gayr-i meşru bir şekilde cinsel ilişkiye girip onlarla bir metres hayatı yaşayacaklar.

c) Birden fazla eşi idare edecek gücü olanlara, eşleri ve çocukları arasında adalete tam olarak riayet etmek kaydıyla birden fazla evlenmelerine izin verilecek.

 

İslam üçüncü yolu seçmiştir. Kadınların birden fazla erkekle evlenmesini caiz bilmiyorsa bunun nedenleri şunlardır:

1) Kadının çok eşli olması onun doğasına ve ruhsal yapısına terstir.

2) Öyle bir durumda çocukların selameti tehlikeye düşer.

3) Soylar tanınmaz…

Ayrıntılı Cevap

İslam’dan önceki dönemlere baktığımızda çok eşliliğin herhangi bir kanun ve kural olmadan normal ve yaygın olduğunu görmekteyiz. İslam insan hayatının gereksinimleri doğrultusunda onu sınırlandırmış ve ona ağır şartlar koymuştur.

İslamın kanunları insanın gerçek ihtiyaçlarına göredir. Toplumun tümünün menfaatini göz önüne alıp, hissiyatları bir kenara bırakırsak çok eşliliğin felsefesi ortaya çıkar. Erkeklerin, yaşamın çeşitli alanlarında kadınlardan daha çok ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını kimse inkar edemez. Savaşlarda ve diğer bir çok olaylarda asıl kurbanlar erkeklerdir.

 

Yine cinsel isteğin kalıcılığı erkeklerde kadınlardan daha uzundur; zira kadınların çoğu belli bir yaştan sonra cinsel isteklerini kaybediyorlar, oysa erkekler böyle değildir.

 

Yine kadınların aybaşı hallerinde ve çocuk doğurmalarının bir döneminde cinsel ilişkiye girmeleri yasaktır. Erkeklerde böyle bir yasak yoktur.

 

Bunların dışında eğer çok eşlilik olmazsa, çeşitli sebeplerden dolayı kocalarını kaybeden kadınlar hep eşsiz kalacaklardır.

 

Bütün bu gerçekleri göz önüne aldığımızda kadınla erkek arasındaki dengeyi bozan böyle durumlarda aşağıdaki üç yoldan birini seçmek zorunludur:

 

a) Erkeklerin hep tek eşleri olacak, dul kadınlar ömürlerinin sonuna kadar kocasız kalacak ve bütün fıtri ihtiyaçlarını, isteklerini ve hislerini öldürecekler.

b) Erkeklerin yasal olarak yalnızca bir eşi olacak, ama kocasız kadınlarla özgür ve gayr-i meşru bir şekilde cinsel ilişkiye girip onlarla bir metres hayatı yaşayacaklar.

c) Birden fazla eşi idare edecek gücü olanlara eşleri ve çocukları arasında adalete tam olarak riayet ederek birden fazla evlenme izin vermek.

 

Eğer birinci yolu seçmek, toplumsal sorunların ortaya çıkmasına sebep olur ve insanın fıtrat, güdü, ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarıyla mücadele etmeyi gerektirir. Ama bu, kazananı olmayan bir mücadeledir. Böyle bir yol pratiğe dökülse onun gayr-i insani yönü kimseye gizli kalmaz.

 

Çok eşliliğe, zaruret zamanlarında ilk eşin açısından bakmamak lazım; olaya ikinci eşin ve toplumsal menfaat ve gereklilikler açısından da bakmak gerek. Çok eşlilik olduğunda birinci eşin sorunlarını ortaya koyanlar, gerçekte üç boyutlu bir meseleye tek boyutuyla bakmaktadırlar. Çok evlilik hem erkeğin, hem birinci eşin, hem de ikinci eşin açısından ele alınmalı, sonra tümünün menfaatleri göz önüne alınarak hüküm verilmelidir.

 

İkinci yolu seçersek o zaman fuhuşu kabullenmemiz gerekir. O zaman da yine bu yanlış kararın kurbanı kadınlar olur çünkü metres olarak kullanılan kadınların güvence ve gelecekleri olmaz. Öte yandan şahsiyetleri de ayaklar altına alınmış olur. Bunlar düşünen insanın kabul edebileceği şeyler değildir.

 

Dolayısıyla yalnızca üçüncü yol kalıyor. Yani kadınların hem fıtri ve garizi ihtiyaçlarına olumlu cevap verebilmek gerekir, hem de böyle kadınları fuhuşun kötülüğünden ve yaşamın sorunlarından kurtarıp, toplumu günah bataklığından çıkarmak gerekir.

 

Batılı toplumlarda insani duygu ve hislerin azalmasının bir göstergesi de onların insan yerine hayvanlara sevgi göstermeye yönelmeleridir. Yoksa onların hayvanları sevmeleri insani hislerinin güçlü olduğundan kaynaklanmıyor.

 

Kadınların birden fazla erkekle evlenmelerinin caiz olmadığı konusuna gelince cevap olarak diyoruz ki:

 

1) Kadının çok eşli olması onun doğasına ve ruhsal yapısına terstir. Zira psikolojik olarak kadınla erkeğin arasında ruhsal yapı, yönelişler ve duygular bakımında çok farklılıklar vardır. Psikologlar kadınların tabii olarak ‘tek eşli’liğe meyilli olduklarına inanmakta ve fıtri olarak çok eşlilikten kaçındıklarını söylemekteler. Onlar bir erkeğin duygu ve himayeti altında olmak isterler. Birden çok erkekle olmayı istemek bir çeşit hastalıktır. Ama erkeklerin zati olarak çeşitlilik ve çok eşlilik eğilimleri vardır. Bilindiği üzere İslami hükümlerin tümü insanın gerçek ihtiyaçları ve özellikleri üzerine kurulmuştur.

2) Çocukların selameti tehlikeye düşer.

3) Soylar tanınmaz, kimin hangi soya ait olduğu bilinmez. Bunun kötü sonuçlarından biri ailevi duyguların ölmesidir. Bu da nüfusun azalmasına sebep olur; çünkü insan doğal olarak kendi çocuğunu sevmekte ve onun için yatırım yapmaktadır. Kendisine ait olup olmadığı belli olmayan birine, hatta gerçekte kimden olduğu belli olmayan birine karşı yabancı kalacak ve ona karşı kendisini sorumlu hissetmeyez.

 

Bunlar İslamın çok eşliliği erkekler için caiz bildiği ama kadınlara caiz bilmediği hikmet ve faydalarından bazılarıdır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar