Gelişmiş Arama
Ziyaret
32740
Güncellenme Tarihi: 2009/10/10
Soru Özeti
Çok eşli olmak neden erkekler için caiz ama kadınlar için caiz değildir?
Soru
Neden erkekler birden fazla kadınla evlenebilirde kadınlar birden fazla erkekle evlenemezler?
Kısa Cevap

Çok evlilik İslam’dan önce yaygındı ve herhangi bir sınır ve kuralı yoktu. İslam insan hayatının gereksinimini göz önüne alarak onu sınırladı ve ağır şartlar koydu.

Islamın kanunları insanın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak ve toplumun tümünün faydasına olacak şekilde düzenlenmiştir. İnsan topluluklarında var olan ve inkar edilmeyecek bazı gerçekleri inceleyelim:

1-Erkekler, hayatın çeşitli alanlarında kadınlardan daha çok ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Savaşlarda ve diğer birçok olaylarda asıl kurbanlar erkeklerdir.

2- Cinsel isteğin kalıcılığı erkeklerde kadınlardan daha uzundur.

3- Kadınların aybaşı hallerinde ve hamileliklerinin bir döneminde cinsel ilişkiye girmeleri yasaktır.

4- Çeşitli nedenlerden dolayı kocalarını kaybeden kadınlar vardır, eğer çok eşlilik olmasa onlar hep eşsiz kalacaklardır.

Bu gerçekler ışığında toplumun ve bireyin selametinin korunması için şu üç yoldan birisini seçmek zorundayız:

a) Erkekler hep tek eşleri olacak, dul kadınlar ömürlerinin sonuna kadar kocasız kalacak ve bütün fıtri ihtiyaçlarını, isteklerini ve hislerini öldürecekler.

b) Erkeklerin yasal olarak yalnızca bir eşi olacak, ama kocasız kadınlarla özgür ve gayr-i meşru bir şekilde cinsel ilişkiye girip onlarla bir metres hayatı yaşayacaklar.

c) Birden fazla eşi idare edecek gücü olanlara, eşleri ve çocukları arasında adalete tam olarak riayet etmek kaydıyla birden fazla evlenmelerine izin verilecek.

 

İslam üçüncü yolu seçmiştir. Kadınların birden fazla erkekle evlenmesini caiz bilmiyorsa bunun nedenleri şunlardır:

1) Kadının çok eşli olması onun doğasına ve ruhsal yapısına terstir.

2) Öyle bir durumda çocukların selameti tehlikeye düşer.

3) Soylar tanınmaz…

Ayrıntılı Cevap

İslam’dan önceki dönemlere baktığımızda çok eşliliğin herhangi bir kanun ve kural olmadan normal ve yaygın olduğunu görmekteyiz. İslam insan hayatının gereksinimleri doğrultusunda onu sınırlandırmış ve ona ağır şartlar koymuştur.

İslamın kanunları insanın gerçek ihtiyaçlarına göredir. Toplumun tümünün menfaatini göz önüne alıp, hissiyatları bir kenara bırakırsak çok eşliliğin felsefesi ortaya çıkar. Erkeklerin, yaşamın çeşitli alanlarında kadınlardan daha çok ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını kimse inkar edemez. Savaşlarda ve diğer bir çok olaylarda asıl kurbanlar erkeklerdir.

 

Yine cinsel isteğin kalıcılığı erkeklerde kadınlardan daha uzundur; zira kadınların çoğu belli bir yaştan sonra cinsel isteklerini kaybediyorlar, oysa erkekler böyle değildir.

 

Yine kadınların aybaşı hallerinde ve çocuk doğurmalarının bir döneminde cinsel ilişkiye girmeleri yasaktır. Erkeklerde böyle bir yasak yoktur.

 

Bunların dışında eğer çok eşlilik olmazsa, çeşitli sebeplerden dolayı kocalarını kaybeden kadınlar hep eşsiz kalacaklardır.

 

Bütün bu gerçekleri göz önüne aldığımızda kadınla erkek arasındaki dengeyi bozan böyle durumlarda aşağıdaki üç yoldan birini seçmek zorunludur:

 

a) Erkeklerin hep tek eşleri olacak, dul kadınlar ömürlerinin sonuna kadar kocasız kalacak ve bütün fıtri ihtiyaçlarını, isteklerini ve hislerini öldürecekler.

b) Erkeklerin yasal olarak yalnızca bir eşi olacak, ama kocasız kadınlarla özgür ve gayr-i meşru bir şekilde cinsel ilişkiye girip onlarla bir metres hayatı yaşayacaklar.

c) Birden fazla eşi idare edecek gücü olanlara eşleri ve çocukları arasında adalete tam olarak riayet ederek birden fazla evlenme izin vermek.

 

Eğer birinci yolu seçmek, toplumsal sorunların ortaya çıkmasına sebep olur ve insanın fıtrat, güdü, ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarıyla mücadele etmeyi gerektirir. Ama bu, kazananı olmayan bir mücadeledir. Böyle bir yol pratiğe dökülse onun gayr-i insani yönü kimseye gizli kalmaz.

 

Çok eşliliğe, zaruret zamanlarında ilk eşin açısından bakmamak lazım; olaya ikinci eşin ve toplumsal menfaat ve gereklilikler açısından da bakmak gerek. Çok eşlilik olduğunda birinci eşin sorunlarını ortaya koyanlar, gerçekte üç boyutlu bir meseleye tek boyutuyla bakmaktadırlar. Çok evlilik hem erkeğin, hem birinci eşin, hem de ikinci eşin açısından ele alınmalı, sonra tümünün menfaatleri göz önüne alınarak hüküm verilmelidir.

 

İkinci yolu seçersek o zaman fuhuşu kabullenmemiz gerekir. O zaman da yine bu yanlış kararın kurbanı kadınlar olur çünkü metres olarak kullanılan kadınların güvence ve gelecekleri olmaz. Öte yandan şahsiyetleri de ayaklar altına alınmış olur. Bunlar düşünen insanın kabul edebileceği şeyler değildir.

 

Dolayısıyla yalnızca üçüncü yol kalıyor. Yani kadınların hem fıtri ve garizi ihtiyaçlarına olumlu cevap verebilmek gerekir, hem de böyle kadınları fuhuşun kötülüğünden ve yaşamın sorunlarından kurtarıp, toplumu günah bataklığından çıkarmak gerekir.

 

Batılı toplumlarda insani duygu ve hislerin azalmasının bir göstergesi de onların insan yerine hayvanlara sevgi göstermeye yönelmeleridir. Yoksa onların hayvanları sevmeleri insani hislerinin güçlü olduğundan kaynaklanmıyor.

 

Kadınların birden fazla erkekle evlenmelerinin caiz olmadığı konusuna gelince cevap olarak diyoruz ki:

 

1) Kadının çok eşli olması onun doğasına ve ruhsal yapısına terstir. Zira psikolojik olarak kadınla erkeğin arasında ruhsal yapı, yönelişler ve duygular bakımında çok farklılıklar vardır. Psikologlar kadınların tabii olarak ‘tek eşli’liğe meyilli olduklarına inanmakta ve fıtri olarak çok eşlilikten kaçındıklarını söylemekteler. Onlar bir erkeğin duygu ve himayeti altında olmak isterler. Birden çok erkekle olmayı istemek bir çeşit hastalıktır. Ama erkeklerin zati olarak çeşitlilik ve çok eşlilik eğilimleri vardır. Bilindiği üzere İslami hükümlerin tümü insanın gerçek ihtiyaçları ve özellikleri üzerine kurulmuştur.

2) Çocukların selameti tehlikeye düşer.

3) Soylar tanınmaz, kimin hangi soya ait olduğu bilinmez. Bunun kötü sonuçlarından biri ailevi duyguların ölmesidir. Bu da nüfusun azalmasına sebep olur; çünkü insan doğal olarak kendi çocuğunu sevmekte ve onun için yatırım yapmaktadır. Kendisine ait olup olmadığı belli olmayan birine, hatta gerçekte kimden olduğu belli olmayan birine karşı yabancı kalacak ve ona karşı kendisini sorumlu hissetmeyez.

 

Bunlar İslamın çok eşliliği erkekler için caiz bildiği ama kadınlara caiz bilmediği hikmet ve faydalarından bazılarıdır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar