Gelişmiş Arama
Ziyaret
16367
Güncellenme Tarihi: 2011/12/21
Soru Özeti
‘İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek, arşta Allah’ı ziyaret etmek gibidir’ cümlesinin manası nedir?
Soru
Peygamberimizin torunu Hüseyin b. Ali’yi (a.s) ziyaret etmenin arşta Allah’ı ziyaret etmek gibi olduğunu kabul ediyor musunuz? (Bak: Müfid, el-Mezar, s.51)
Kısa Cevap

Şiilerin üçüncü imamı Hz. Hüseyin b. Ali (a.s), hedef, özellik, amel, fedakarlık ve Allah yolunda çektiği

musibetlerden dolayı Allah katında çok büyük bir makama sahiptir. Allah Teala, ona  pek çok mükafatlar vermiştir. Onlardan biri dünyadaki izzet ve azamettir. Öyle ki herkesi Onun kutsal mezarını ziyarete teşvik etmiş ve ziyaretine gidenlere birçok mükafat ve sevaplar vereceğini vaadetmiştir. O ilahi vaatlerden birisi Şeyh Müfid (r.a), vs. alimlerin İmam Sadık’tan (a.s) mütevatir olarak naklettikleri şu hadistir: ‘...Kim İmam Hüseyin’in kabrini aşura günü ziyaret ederse Allah’ı arşta ziyaret etmiş kimse gibi olur.’ Bu hadisin benzeri Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret etme konusunda da gelmiştir. İmam Rıza (a.s) Allah’ı ziyaret etmenin manası hakkında şöyle buyuruyor: ‘Allah’ı görmek ve ziyaret etmek mümkün olmadığı için Peygamberini ziyaret etmeyi kendini ziyaret etmek gibi saymıştır.’

Belirtmek gerekir ki İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek, Onun Allah’ın dinini ve Kur’an’ın emirlerini yaşatmak olan yüce hedeflerini yaşatmaya sebep olacaktır.

Ayrıntılı Cevap

İslam, değerler dinidir ve onun verdiği ilahi vaatler insanların Allah için yaptıkları ihlaslı amellerin neticesinde alınacaktır. Zira Allah Teala en iyi ve en adil mükafat verendir ve O iyilerin iyiliklerini heba etmez.[1] İnsanın amelleri ne kadar çok halis olur ve Allah yolunda ne kadar çok zorluk çekerse Allah katındaki mükafat ve değeride o kadar çok olur. Peygamberlerin ve Masum İmamların (a.s) Allah Teala katındaki makamlarının bu kadar yüksek olmasının nedenide budur. Şiilerin üçüncü imamı Hz. Hüseyin b. Ali’de (a.s), Allah katında çok büyük bir makama sahiptir. Bu makam Onun Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.a) torunu olduğu için değil, İslamı ve Kur’an’ı korumak yolunda, ilahi vazifeleri yerine getirmek uğrunda çektiği sıkıntıların; hedef, özellik, amel, fedakarlık ve Allah yolunda çektiği musibetlerin karşılığındadır. Hüseyin b. Ali (a.s) Yezid ve Yezidilerle yaptığı savaşta hedefi ilahi idi. Bugün herkes biliyor ki İmam Hüseyin (a.s), Benî Ümeyye’nin sapmaları ve bozgunculuklarının karşısında susmuş olsaydı İslamdan yalnızca kuru bir isim kalacak, İslamın hakikatı Benî Ümeyye’nin esaretine geçerek bize ulaşmayacaktı. Yüce aşk ve akılla karışık hüseyni fedakarlık, İslamı yok olma tehlikesinden kurtardı ve aşağılık Benî Ümeyye’nin onu yıkmasına engel oldu.[2]

Kaldı ki, İmam Hüseyin (a.s) yaşamak için hiç bir şansının kalmadığını biliyordu. Onların kendisini şehid edeceklerinden, Küfe halkının babası ve kardeşiyle yaptıkları ahidlere vefa etmediklerinden haberi vardı. Bununla birlikte O bütün sermayesiyle (canını, evlatlarını, yakınlarını ve ashabını) meydana getirmiş, gönül rahatlığıyla ve ilahi kazaya tam olarak razı olduğu halde Allah’ın dinini savunmuş, kanıyla İslam ağacına su vermiş ve ona yeni bir hayat kazandırmıştır.

Her ne kadar Peygamberler ve veliler Allah yolunda kendilerini feda etmişlerse de İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının mazlumca şehadet olayında sayı ve şehadet şekilleri, şehadetten sonra şehidlerin cesetlerine yapılan hakaret, Yezidilerin şehidlerin kadınlarını, evlatlarını esir etmeleri ve mallarını yağmalamaları bakımından tarihte eşine rastlanmaz bir olay olmuştur. Allah Teala buyuruyor: ‘Sabredenlerin mükafatları, hesapsızca ödenir.[3]            

Acaba beşeriyet tarihi İmam Hüseyin’in (a.s) başına gelen sayısız musibetlerden daha ağır ve Onun sabrından daha üstün bir sabır kaydetmiş midir? Kaldı ki İmamın (a.s) bütün musibetleri ve sabrı ihlasla ve Allah rızası içindi. O bu olaydan kendi menfaati ve nefsi için zerre kadar faydalanmadı.

Bütün bunlar göz önüne alındığında Allah Teala, İmam Hüseyin’e nasıl bir mükafat vermeli ki hem Onun çektiği musibetlerin karşılığı olsun hem de Allah’ın adalet, bağış ve keremine layık olsun?

Görüyoruz ki Allah, Ona (a.s) pek çok mükafatlar vermiştir. Onlardan biri dünyadaki izzet ve azamettir. Öyle ki herkesi Onun kutsal mezarını ziyarete teşvik etmiş ve ziyaretine gidenlere birçok mükafat ve sevaplar vereceğini vaadetmiştir. O ilahi vaatlerden birisi Şeyh Müfid (r.a), vs. alimlerin İmam Sadık’tan (a.s) mütevatir olarak naklettikleri şu hadistir: ‘...Kim İmam Hüseyin’in kabrini aşura günü ziyaret ederse Allah’ı arşta ziyaret etmiş kimse gibi olur.’[4]

Ancak bu hayret verici bir şey değildir. Çünkü bunun benzeri birçok hadis Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret etme konusunda da gelmiştir. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Kim Allah Resulü’nü (s.a.a) ziyaret ederse sanki Allah’ı arşta ziyaret eden kimse gibidir.’[5] İmam Rıza (a.s) Allah’ı ziyaret etmenin manası hakkında şöyle buyuruyor: ‘Allah’ı görmek ve ziyaret etmek mümkün olmadığı için Peygamberini ziyaret etmeyi kendini ziyaret etmek gibi saymıştır.’[6]

Belirtmek gerekir ki İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek, Onun Allah’ın dinini ve Kur’an’ın emirlerini yaşatmak olan yüce hedeflerini yaşatmaya sebep olacaktır.



[1] -‘Allah, inananların mükafatını zayi etmez.’ (Al-i İmran/171, Tevbe/120)

[2] -Soru:4218 (Site:4456), Dizin: İmam Hüseyin’in (a.s) Aşura Günü Yaptığı İşlerin Akıllıca ve Aşıkça Olması

[3] -‘De ki: Ey iman eden kullarım, çekinin Rabbinizden; bu dünyada iyilik edenlere iyilik vardır ve Allah'ın yeryüzü geniştir; sabredenlerin mükafatları, hesapsızca ödenir. (Zümer/10)

[4] -Cafer b. Muhammed b. Kuleveyh el-Mezar’da Cafer b. Muhammed b. Abdullah el-Musevi’den O da Abdullah b. Nehiki’den O da İbn-i Ebi Umeyr’den O da Zeyd el-Şahham’dan O da Cafer b. Muhammed’in (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Kim Hüseyni şabanın yarısının gecesinde ziyaret ederse Allah onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar ve kim Onu Arefe günü ziyaret ederse Allah ona bin makbul haccın ve bin umre-i mebrur’un (sevabını) yazar. Ve kim Onu aşura günü ziyaret ederse Allah’ı arşında ziyaret eden gibidir.’ (19619)

[5] -Tehzibu’l-Ahkam, c.6, s.3; Bir grup dostlarımızdan, onlarda Sehl b. Ziyad’dan, o da Muhammed b. el-Hüseyin’den, o da Muhammed b. İsmail’den, o da Salih b. Ukba’dan, o da Zeyd el-Şehham’ın şöyle dediğini rivayet eder: Ebi Abdullah’dan (a.s) ‘Resulullah’ı ziyaret eden için ne var?’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Allah’ı arşında ziyaret eden gibidir...’ (Vesailu’ş Şia, c.14, s.335, H.19340)  

[6] -(Tevhid’den, Uyun-u Ahbar-ı Rıza’dan ve Emali-i Saduk’tan) el-Hemdani’den, o da Ali’den, o da babasından, o da el-Herevi’nin şöyle dediğini rivayet eder: Ali b. Musa er-Rıza’ya: Ey Resulullah’ın evladı! Ehl-i Hadis’in rivayet ettiği: ‘Müminler rablerini cennette sahip oldukları makamlarından ziyaret ederler’ hadisi hakkında ne diyorsunuz, diye arzettiğimde şöyle buyurdu: ‘Ey Eba Selt! Allah Tebarek ve Teala peygamberi Muhammed’i diğer peygamberler ve meleklerde olmak üzere bütün yarattıklarına üstün etmiştir. Onun itaatini kendi itaati, biatını kendi biatı, dünyada ve ahirette ziyaretini kendi ziyareti saymıştır. Allah (Azze ve Celle) şöyle buyuruyor: Kim Resule itaat ederse şüphesiz Allah’a itaat etmiştir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar