Gelişmiş Arama
Ziyaret
17790
Güncellenme Tarihi: 2013/08/26
Soru Özeti
Ahd duası gibi bazı duaları belirlenen ölçüden az veya çok okumanın özel bir etkisi var mıdır?
Soru
Eğer bir kimse, Ahd duasını okurken kırkıncı günden önce ve ya belli bir süre okunması belirlenen her hangi bir duayı tamamlamadan önce ölürse, nasıl bir etkisi olur? Ahd duasını kırk günden fazla okumanın özel bir etkisi var mıdır?
Kısa Cevap

Her güzel amel, fiili ve öznel olmak üzere iki tür güzellikten oluşmaktadır. Yani hem doğru olan ve hem de ilahi niyet ve Allah rızası için yapılan bir iş Allah katında kabul olur. Rivayetlerde niyetin, üzerinde durularak amellerin ruhu diye tabir edilmiştir. Birçok defalar mümin birisi iyi bir iş yapmaya niyet etmektedir ama bu işi yapmaya muvaffak olamamaktadır; eğer bu işi yapma niyetinde sadık ise, masum imamlar (s.a.)’dan gelen rivayetlere göre Allah-u Teala bu amelin sevap ve etkilerini ona verir. Ahd duası hakkında da, eğer bu kimse hepsini okuma niyetini taşıyorsa ve tamamlamadan önce de ölürse, Allah-u Teâlâ bu duanın sevap ve etkilerini ona verecektir. Bu gibi müstehap duaların çok okunması sevabın artmasına neden olmaktadır.

 

Ayrıntılı Cevap

İslam dininde her amel ve işin iki yönü varıdır ve bir amelin kabul olması bu iki noktaya dikkat etmekten geçer:

 

—Amel ve işin kendisi doğru ve beğenilen olmalıdır; örneğin başkalarına yardım etmek, dua okumak ve …

 

—Bu doğru amel, sahih ve halis niyetle yapılmalıdır; örneğin, bir kimse dua okuyorsa bunu Allah rızası için yapmalıdır. Eğer bir kimseye yardım ediyorsa, bunu insanların övgüsü için değil Allah’ın emrine uymak ve O’nun rızasını kazanmak için yapmalıdır.

 

Birinci noktaya Hüsn-ü Fiili (eylemin güzel olması) ve ikinci noktayı da Hüsn-ü Faili (niyetin güzel olması) denmektedir. İslam dininde amellerin kabul olmasında, niyet ve onun etkisi üzerinde çok durulmaktadır. Peygamber Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyetlere bağlıdır”.[1]

 

Masum imamlar (a.s.)’dan da, niyetin ameldeki önemini vurgulayan birçok rivayetler nakledilmiştir. İmam Sadık (a.s.) Peygamber Ekrem (s.a.a.)’den şöyle nakletmektedir: “Müminin niyeti amelinden daha iyidir”.[2] Allame Meclisi (r.) bu rivayetin tefsirinde İmam Muhammed Bakır (a.s.)’dan şu rivayeti nakletmektedir: “Bunun illeti, müminin hayırlı birçok işi niyet etmesi ama onları yapmada başarılı olamamasıdır”.[3]

 

Yani müminin niyetinin hayırlı ameller için olan kapsamı amellerinden daha geniştir. Ahd duasını kırk gün okumak[4] veya bir miktar malı bir fakire vermek gibi bir ameli niyet edebilir ve ne zaman öleceğinden haberi yoktur veya infak edecek kadar parası bulunmamaktadır. Ama eğer niyetinde sadık olursa Allah-u Teâlâ bu işi yapamamasına rağmen, ona bu amelin sevabını ve karşılığını verir; çünkü Allah bol bağış sahibidir ve kerimdir.

 

İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Fakir bir kul Allah’ım! Fakirlere bağışta bulunmam için bana servet ve mal ver der, Allah-u Teâlâ bu kulun niyetinde sadık olduğunu bildiği için, ona bu amelin sevap ve karşılığını verir; çünkü Allah bol bağış sahibi ve kerimdir”.[5]

 

Eğer bir kimse bu gibi dualarda onları okuma niyetini taşırsa ve bir kısmını veya hiçbir yerini okumadan ölürse, Allah-u Teâlâ onun sevap ve karşılığını mutlaka ona verir. Aynı şekilde bu gibi duaları çok okumak iyi ve beğenilmektedir ve daha fazla sevap alınmasını sağlar. Tabii ki bu gibi ameller söylendiği gibi yapılırsa daha iyi olur.

 

Okunması tavsiye edilen anlamlı dualardan birisi de İmam Zaman (a.s.)’ın Ahd duasıdır ve bu dua hakkında İmam Sadık (a.s.)’dan şöyle nakledilmiştir: Kim bu duayı kırk sabah okursa, İmam Zaman (a.s.)’ın yaranlarından olur ve eğer zuhurdan önce ölürse, Allah-u Teâlâ onu kabrinden çıkartarak İmam Zaman (a.s.)’ın yaranlarından karar kılar. Bu duada yukarda söylediğimiz kuralın dışında değildir yukarıdaki hadislere göre, eğer bir kimse kırk gün bu duayı okuma niyetini taşırsa ama her hangi bir delile göre başarılı olamazsa Allah-u Teâlâ onun sevap ve karşılığını ona verir.

 

 

[1] Sahih-i Buhari, Vahyin Zuhuru bölümü, c: 1; sahih-i Müslim, h: 1907.

[2] Usul-u Kâfi, c: 3, Mustafevi Tercümesi, s: 133.

[3] Aynı kaynak.

[4] Mefatih-ul Cinan, Ahd duası; Bihar-ul Envar, c: 53, s: 95–96; Bihar-ul Envar, c: 91, s: 41–42.   

[5] Usul-u Kâfi, c: 3, Mustafevi Tercümesi, s: 133.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar