Gelişmiş Arama
Ziyaret
7464
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Merhaba, duyduğuma göre, eğer insanlar Ali hakkında (a. s.) var olan bazı konuları ve kerametleri bilseler, Allah'ı inkar ederler ve (meazallah) O'nun Allah olduğunu söylerler. Acaba böyle bir şey doğrumudur? Bunu, kimin söylediğini bilmek istiyorum. Ben bir yerde, sıhhatinden emin olmadığım halde bu sözü peygamberimizden (s.a.a.) olduğunu söyledim. Şimdi bunu yapmakla peygamberimize yalan bir sözümü isnat ettim? Lütfen cevabı email adresime gönderin ve bu hususta bana yardım edin. Peygamberimize (s.a. a.) yalan bir sözü nisbet vermekten çok korkuyorum. Teşkkürler
Soru
Merhaba, duyduğuma göre, eğer insanlar Ali hakkında (a. s.) var olan bazı konuları ve kerametleri bilseler, Allah'ı inkar ederler ve (meazallah) O'nun Allah olduğunu söylerler. Acaba böyle bir şey doğrumudur? Bunu, kimin söylediğini bilmek istiyorum. Ben bir yerde, sıhhatinden emin olmadığım halde bu sözü peygamberimizden (s.a.a.) olduğunu söyledim. Şimdi bunu yapmakla peygamberimize yalan bir sözümü isnat ettim? Lütfen cevabı email adresime gönderin ve bu hususta bana yardım edin. Peygamberimize (s.a. a.) yalan bir sözü nisbet vermekten çok korkuyorum. Teşkkürler
Kısa Cevap

İşaret etmiş olduğunuz rivayet hadis içerikli kaynak kitaplarda yoktur. Ancak buna yakın mana içeren bazı hadisler, değişik kanallarla ve çeşitli kaynaklarda nakil edilmiş bulunmaktadır. Burada usuli-kafi kitabında geçen bu hadislerden birine kısaca işaret ediyoruz.

Ebu Basir şöyle diyor: Bir gün peygamberimiz (s.s.a.) oturmuştu. Aniden müminlerin emiri Ali (a.s.) geldi. Peygamberimiz (s.a. a.) onu muhatap alarak şöyle buyurdular: "Sen Meryem'in oğlu İsa gibisin. Eğer Hıristiyanların İsa hakkında söylemiş olduklarının aynısını, ümmetimden bazı guruplar da senin hakkında söyleyeceklerinden korkum olmamış olsaydı seninle ilgili bazı gerçekleri söyleyecektim ki insanlar arasından geçerken senin ayaklarının altındaki toprağı teberrük  etmeden geçemez olurdun."

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda işaret etmiş olduğunuz hadisin aynısı kaynaklarımızda bulmadık. Ancak içerik olarak ona benzer değişik kanallarla ve çeşitli kaynaklarda bazı hadisler rivayet edilmiştir. Burada, “usul’i- kâfi” adlı hadis kitabında yer alan bu hadislerden birini aktarıyoruz.

Ebu Basir şöyle diyor: Bir gün peygamberimiz (s.s.a.) oturmuştu. Aniden müminlerin emiri Ali (a.s.) geldi. Peygamberimiz (s.a. a.) onu muhatap alarak şöyle buyurdular: "Sen Meryem'in oğlu İsa gibisin. Eğer Hıristiyanların İsa hakkında söylemiş olduklarının aynısını, ümmetimden bazı guruplar da senin hakkında söyleyeceklerinden korkum olmamış olsaydı seninle ilgili bazı gerçekleri söyleyecektim ki insanlar arasından geçerken senin ayaklarının altındaki toprağı teberrük etmeden geçemez olurdun."

Bazıları, “Peygamber, amcasının oğlu olan Ali için örneklik bakımından İsa'dan daha düşük bir mertebeye razı olmuyor" dedikler. Bu esnada şu ayeti kerime nazil oldu: " Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar. “Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?” dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur. İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık.." [1] Ravi, devamında şöyle diyor: Haris Bin Amır Fihri sinirlendi ve dedi; Allahım! Eğer bu hüküm doğruysa ve senin katında, Beni Haşim tıpkı padişahlığın geleneği gibi, ümmetin riyasetini birbirinden miras almaları mukadder kılınmışsa, gökten üzerimize taş yağdır veya üzerimize elim bir azap indir. Allah (c.c.), Haris'in söylediğini Peygamberimize (s.a.a.) bildirdi ve bu ayet nazil oldu: “Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir”[2] Peygamberimiz (s.a.a) onu muhatap alarak şöyle buyurdu: “Ey Amır! ya tövbe et yada buradan git.” O, şöyle yanıt verdi; Ey Muhammed! Sahip olduğun şeyden bir kısmını kureyşliler için ayır zira Beni Haşim arap ve acemin nezdinde kerem sahibi ve saygındırlar. Peygamberimiz (s.a.a.) buyurdu: "Bu benim elimden olan bir durum değildir. Bunun Allah'ın elinde olduğunu bilinmesi gerekir."O dedi; Ey Muhammed! Günlüm tövbe etmeyi kabul etmez ama senin yanından gidecem. Sonra devesini getirmelerini istedi ve binip uzaklaştı. Medine yakınlarına geldiğinde başına bir taş parçası iniverip başını yarıp geçti. Bu sırada Peygamberimize (a) vahiy geldi: “Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu”.[3] Sonra Peygamberimiz (s.a.a) etrafındaki münafıklara hitaben şöyle buyurdu: "Sizde dostunuzun arkasından gidin. Onun istediği, başına geldi. Allah u Teala şöyle buyurmaktadır: Onlar (peygamberler Allah'tan) fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı ümitsizce hüsrana uğradı."[4][5] Ayriyeten uygun olan, Kur'an ve masumlardan (a) olan her ibareyi önceden araştırıp ondan sonra nakletmek gerekir.

Ancak kurandan veya masumlardan (a.s.) her hangi bir söz naklediliyorsa, söylenmeden önce dikkatli ve gerekli miktarda incelendikten ve araştırıldıktan sonra nakil edilmesi gerekir olması dikkate şayandır. Ama söz konusu olan bu has konu bağlamında şunu söylemek mümkündür: Nakil ettiğiniz şey bir anlamda manayı nakil etme anlamındadır, hadisin kendisi değil. Bu bağlamda da yapılan nakil eğer hadisin manasına veya anlamına zarar vermiyorsa bir mahzuru yoktur. Bu durumda peygambere (s.a.a.) yalan isnat ettiniz denilemez. Ama bir hususla alakalı bir şeyi nakil ettikten sonra, nakil ettiğiniz şeyin sahih olmadığı ortaya çıkarsa, yanlış yaptığınızı muhataplarınıza bildirmelisiniz.



1 “Ve lemma duribebnü meryeme meselen iza kavmüke minhü yesiddun Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasimun İn hüve illa abdün en'amna aleyhi ve cealnahü meselel li beni israil Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdi yahlüfun”, ( Zuhruf, 57-60).

[2]  Ve ma kanellahü li yüazzibehüm ve ente fihim ve ma kanellahü müazzibehüm ve hüm yestağfirun” (Enfal,33)ç

[3]  Seele sailun bi'azabin vaki'in, Lilkafirne leyse lehu dafi'un, Minallahi ziylme'arici”, (Mearic, 1-3).

[4]Vesteftehu ve habe küllü cebbarin anid”, (İbrahim,15).  

[5] Küleyni, "El'kafi" Tahran: Daru’l-Kutubil-İslamiyye,1365 h.ş.,c.8,s.57

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar