Gelişmiş Arama
Ziyaret
6703
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
“Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hadisinden kasıt nedir?
Soru
Lütfen “Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hakkında bir açıklamada bulunur musunuz?
Kısa Cevap

İnsan fıtrî olarak Allah’ı isteyen ve O’na yönelik bilgi elde etmeye ve böylece Allah’a yönelik elde ettiği bilgiyle yaratılışın asıl hedefi olan ibadet ve kulluğu yerine getirmeye çalışan bir varlıktır. Öte taraftan Yüce Allah’ın Kur’an’da buyurduğu gibi insanın ilim ve bilgiden nasibi çok azdır. O halde taşıdıkları liyakat ve ilahi özel lütuf sayesinde kendileri için ilimlerden kapılar açılan ve insanın muhtaç olduğu her şeyi öğrenen kimselere ihtiyaç duyar. Bunlar ilahi elçiler ve peygamberlerdir. Peygamberlerden sonra onların halifeleri olan masum hazretler (a.s) ve ilahi seçkinler, gönderilmiş peygamberlerin yolunu sürdürür. Onlar her şeyi detaylarıyla Peygamberden (s.a.a) aldılar, şefkatli öğretmenler gibi insanlara kılavuzluk ettiler ve insanların muhtaç olduğu her şeyi bildiklerinden onların soru soran zihinlerine cevap verdiler ve böylece onların yardımıyla insanların cehalet ve bilgisizlik bataklığından kurtulabilme olanağı oldu. O halde eğer peygamberlerin ve onlardan sonra masum imamların (a.s) öğretileri olmasaydı, insan Allah’ı tanımamakla kalmaz, O’na layık olduğu şekliyle ibadet de edemezdi.

Ayrıntılı Cevap

Sorulan hadis, hadis kaynaklarında şöyle yer almaktadır: قال ابو عبد الله (ع): إنَّ الله عزوجل خلقنا فاحسن خلقنا و صوَّرنا فاحسن صُوَرِنا و جعلنا خزانه فی سمائه و ارضه و لنا نطقت الشجرة و بعبادتنا عبد الله و "لولانا ما عبدالله"[1]

Bildiğiniz gibi insan fıtrî olarak Allah’ı isteyen[2] ve Yüce Allah ile ilgili olarak daha çok bilgi edinme peşinde olan bir varlıktır. Öte taraftan, ibadet yaratılışın hedefi olarak tanıtılmıştır.[3] Yerinde ispat edildiği üzere, insanın Allah’a yönelik bilgisi ne kadar çoksa, bu onun ibadet niteliğine de kesinlikle etki etmekte ve bilginin artmasıyla kendisinin ibadeti daha derinlik kazanmaktadır.[4] Öte taraftan insan elinde bulundurduğu akıl, fıtrat ve benzeri araçlarla ideal bilgi derecesine ulaşacak ve bu alemin hakikatlerini idrak edecek bir düzeyde bulunmamaktadır. Nitekim Yüce Allah da Kur’an’da bu hususa işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Size pek az ilim verilmiştir.”[5] Ama Yüce Allah hikmet sahibi, adil ve tüm kemal sıfatlarını taşıması nedeniyle, hem insanın yetkinliğini kendine yönelik derin bir ilim sahibi olması ve onun ibadet düzeyine göre şekillendirmesi ve hem de onun bilgi alanını kısıtlaması ve daha fazla bilgi edinme koşullarını hazırlamaması mümkün değildir. Dolayısıyla vahiy kalıbında bir takım öğretileri peygamberlerin kalbine nazil kılmış, onları gönderilmiş elçiler olarak tanıtmış ve kendilerine hikmet ve bilmedikleri ne varsa öğretmiş[6] ve de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz biz elçilerimizi apaçık deliller ile yolladık.”[7] O halde ilahi hüccetler olan peygamberler, insanların kemal merhalelerini kat etmek ve marifet zirvelerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu her şeyi getirmeleri gayesiyle gönderilmişlerdir. Son elçi olan Hz. Muhammed’ten (s.a.a) sonra, onun ardından ne olacaktır, sorusu sorulmaktadır. Sonraki insanların dinsel öğretilere ve onların açıklamasına ihtiyaçları yok mudur? İnsanların Allah’a yönelik daha fazla bilgi edinmesi ve marifet kazanmasının yolu kapandı mı? İşte burada Peygamberliğin halifeliği tartışması başlamaktadır. Gerçekten de kimler peygamberlerin halifesi olabilir? Bu halifeleri kim seçmelidir? Burada her akıl sahibinin dirayeti şöyle hükmeder: Peygamberlerin halifeleri, onların insanlar karşısında yaptıklarını yapmak zorunda olduklarından, evvela onların yanında bulunan tüm ilim ve kemalleri taşımaları gerekir ve ikincisi, bu fertlerin insanlar tarafından tespit edilmesi mümkün olmadığından, insanları hidayete erdirmeye dönük ilahi gayenin tahakkuk etmesi için onların Allah tarafından atanması icap eder. Rivayet ve tarih kitaplarına müracaat etmeyle, Peygamberin (s.a.a) vasilik ve halifeliği konusunun onun kendi döneminde ve değişik törenler ile dile getirildiğini öğrenmekteyiz. Hz. Peygamber (s.a.a) bazen açıkça ve bazen de kinayeyle her neyin peşindeyseniz ve benden neyi istiyorsanız benden sonra on iki imam (a.s) taşımaktadır diye halka buyurmaktaydı.[8] Sadece onlar sizin marifet ateşinizi söndürebilir ve bir başkası değil.[9] O halde ilimden nasibi çok az olan ve hatta kendi fayda ve zararını bilmeyen insanın bu ilahi öğretmenlerden faydalanarak (peygamberler ve hak halifeleri) bilmediği her şeyi öğrenebileceği ve ihtiyaç duyduğu her şeyi idrak edebileceği neticesine ulaşmış oluyoruz. Eğer bu ilahi lütuf ve kılavuzlar olmasaydı biz katlı cehaletimizde kalır ve asla bu bilgisizlik bataklığından kurtulmazdık. Bu açıklamalarla İmam Sadık’ın (a.s) “eğer biz olmasaydık siz Allah’ı tanımamakla kalmaz, hatta O’na layık olduğu şekilde ibadet bile etmezdiniz” diye buyurduğu sözü iyice aydınlanmaktadır.



[1] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, el-Kâfi, c. 1, s. 193, باب أن الائمة (ع) ولاة أمر الله, h. 6, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365; Meclisi, Muhammed Bakır, Biharü’l-Envar, c.25, s. 4, باب بدو ارواحهم و انوارهم و طینتهم, h. 7, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[2] Rum, 30.

[3] Zariyat, 56.

[4] Kuleyni, el-Kâfi, c. 1, s. 180, باب معرفة الامام, h. 1, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365.

[5] İsra, 85.

[6] Nisa, 113.

[7] Hadid, 25.

[8] Meclisi, Biharü’l-Envar, c. 36, s. 299, باب نصوص الرسول (ص) علیهم ع, h. 133.

[9] Bkz: Misbah, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, 38. Ders.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar