Gelişmiş Arama
Ziyaret
22031
Güncellenme Tarihi: 2011/04/28
Soru Özeti
Allah’ın bir olduğunun akli delili nedir?
Soru
Allah’ın bir olduğunun akli delili nedir? (Allah neden birdir?)
Kısa Cevap

İbrahimi dinlerin en önemli ilkesi olan tevhid, Allah Teala’yı bir bilmek, Onun bir olduğunu kabul etmektir. Tevhidin zıddı Allah’a şirk koşmaktır. Allah’ın her türlü şerik, eş ve benzerinin olmaması, her türlü harici akli ve vehmi terkipten uzak olması ve terkipsizliğinin ispatı Onun birliğinin ve tevhidinin ispatı dairesine girer.

Allah’ın birliğine birçok akli delil getirilmiştir. Vahdet burhanı, nazm (alemdeki düzen) burhanı, Peygamberlerin birliği burhanı, eş ve benzerinin olmadığı burhanı, Allah’ın muhtaç olmadığı burhanı ve terkipsiz ve sınırsız olması burhanı gibi. Bizi Allah’ın birliğine götürecek en kestirme yol Onun ‘sırf’ varlık olmasıdır. ‘Sırf’ varlık ise sınırsızlığından dolayı hiçbir şekilde kendisinde varlığın mahiyet ve haddinin olmadığı varlıktır. Vacibin şeriki olursa her birinin kendine özgü kemali olacak ve ötekinin sahip olduğu kemale sahip olmayacaktır. Bu da Allah’ın sınırsız ve sırf varlık olmasıyla çakışacaktır. Öyleyse başka bir Allah’ı farzetmek imkansızdır ve Allah’ın şeriki yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Tevhid, İslam dininin, hatta İbrahimi dinlerin en önemli ilkelerinden biridir.

Tevhid lugatte bir bilmek manasına gelirken, kelamcıların ıstılahında Allah Teala’yı bir bilmek ve bir olduğunu kabul etmek demektir. Bunun tam karşısında Kur’an-ı Kerim’in büyük zulüm [1] ve bağışlanmayacak günah [2] diye nitelediği şirk vardır.

Tevhidin, zat, sıfat ve fiilerde (yaratıcılık ve rububiyette) tevhid, ibadi tevhid, malikiyet, hakimiyet ve kanun koymada tevhid ve itaatta tevhid olmak üzere çeşitli mertebeleri vardır. Aşağıda zatta tevhid ve burhanlarını kısaca ele alacağız.

Zatta Tevhid

Tevdin bu mertebesi vahid ve ahad tevhid olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Vahidi tevhid yani varlığın zorunluluğu, bir varlığı gerekli görmek ve her türlü şerik, eş ve benzeri olduğunu reddetmek demektir. Ahadi tevhid ise harici akli ve vehmi terkibi reddetmek, Allah’ın terkipsiz olduğunu ispat etmektir. Yani Allah-u Teala, başka bir ferdi olmayan (bir ferdde sınırlı olan külli), vacib-ul vücudun (zorunlu varlığın) külli mefhumundan bir ferd değildir. Hatta Onun başka bir ferdini düşünmek imkansızdır. Felsefede böyle bir vahdete vahdet-i hakikiyye-i hakka denmektedir. Bunun karşısında adet, cins,tür vb. vahdetler vardır.

Zati Tevhidin Burhanları

Allah-u Teala’nın zatının tevhidi için birçok akli delil söylenmiştir. Kur’an ve rivayetlerde de birçok delil gelmiştir. Aşağıda bu delillerden bazılarını getiriyoruz:

1- Alemdeki Düzen Burhanı: Alemde iki tedbir ve irade söz konusu olsaydı bozukluk ve düzensizlik ortaya çıkardı. Alemde düzensizliğin olmaması Allah-u Teala’nın zatının vahdetini gösterir. [3] Belirtmek gerekir ki, bu delil her şeyden önce bir yaratıcı ve müdebbiri ispat etse de ondan zatın vahdetini de ispat edebiliriz.

2- Peygamberlerin Vahdeti Burhanı: Birden fazla vacib-ul vücud olsaydı, onlarda insanların hidayeti için mutlaka peygamberler gönderirlerdi. Oysa şimdiye kadar böyle bir şey olmamıştır. [4] Başka bir ifadeyle, farzedilen şerikin peygamber göndermemesi, şerikin mülkünün saltanatının eserlerinin görülmemesi ve şerikin fiil ve sıfatlarının bilinmemesi şerikin olmadığına delildir. [5]

3- Eş ve Benzerinin Olmaması: Allah’ın zatı her yönden sınırsızdır ve tüm kemallere sahiptir. [6] O hangi yönden farzedilirse farzedilsin sonsuz bir varlıktır. Bulunmadığı bir yer ve bir zaman, sahip olmadığı bir kemal yoktur. [7] Onun haddi ve sınırı yoktur, Kur’an buyuruyor: ‘O, göklerde ve yerde tek Allah'tır.’ [8] ve ‘Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz.’ [9] O her yerdedir ve zaman ve mekan gibi herhangi bir had ve sınırla sınırlanmaz. [10] Eğer başka bir Allah olduğunu farzetsek onunda vacib-ul vücud gibi zatının, ortak ve farklı yönlerinin olması gerekir. Allah’ın varlığının sırf ve sonsuz olması ve sınırsız kemalinden dolayı eşi ve benzeri yoktur. Dolayısıyla başka bir ilahın olması imkansızdır. [11]

4- Allah’ın Muhtaç Olmaması: Allah’ın varlığında hiç bir şeklide muhtaçlık yoktur. Onun Muhtaç olmaması demek herhangi bir şeyle bileşiminin de olmaması demektir. Zira bileşenleri olan varlık parçalarına muhtaç olacaktır. Öyleyse Allah’ın muhtaç olmaması zat tevhidinin vacib-ul vücudun terkipsiz olduğu manasına gelmektedir. [12]

5- Tarkipsizlik ve Allah’ın Sınırsız Olması Burhanı: Burada ve başka yerlerde söylendiği gibi Allah-u Teala’nın varlığı sırftır ve sırf varlık, varlığının sınırsızlığından dolayı Onun için hiçbir şekilde mahiyet ve had düşünülemez. Vacib’in şeriki olursa her birinin kendine özgü kemalleri olacaktır ve birinde olan kemal diğerinde olmayacaktır. Öyleyse her birinin sahip olduğu ve olmadığı bileşenleri vardır ki bu şekilde bir bileşim (sahip olma ve olmama bileşeni, başka bir deyişle varlık ve yokluk) en kötü bir bileşimdir. [13] Bu esasa göre mümkün-ül vücud, varlığının sınırından dolayı Allah’ın yanında yer alamaz. Çünkü Allah-u Teala’nın terkipsizliği ve sınırsızlığı Onu şerikten beri kılmıştır. [14]  



[1] - ‘An o zamanı ki hani Lokmân, oğluna öğüt verirken oğulcağızım demişti, Allah'a şirk koşma; şüphe yok ki şirk, elbette pek büyük bir zulümdür.’ (Lokman/13)

[2] - ‘Şüphe yok ki Allah, kendisine eş tanıyanları bağışlamaz, ondan başka dilediğinin bütün suçlarını bağışlar.’ (Nisa/48).

[3] - Bkz: Enbiya/22, Müminun/91.

[4] - Bkz: Ahkaf/4, Enbiya/25.

[5] - Nehc-ul Belaga, 31. Mektup.

[6] - Bkz: Nasır Mekarim Şirazi, Akide-i Yek Müselman, s.38, Matbuati-i Hedef, 1. Baskı.

[7] - Bkz: Nasır Mekarim Şirazi, Huda Ra Çegune Beşinasim?, s.42, İntişarat-ı Muhammedi (s.a.a), 1343.

[8] - En’am/3

[9] - Bakara/115

[10] - Nasır Mekarim Şirazi, Akide-i Yek Müselman, s.43.

[11] - Bkz: Tevhid suresi ve Şura/11.

[12] - Allah’ın muhtaç olmadığına dair Kur’an’da ayetler var. Örneğin: ‘Allahsa, odur müstağnî ve hamde lâyık olan.’ (Fatır/15).

[13] - Abdullah Cevadi Amuli, Şerh-i Hikmet-i Mütealiye (Esfar-ı Erbaa), c.6, Beh:1, s.433-434, İntişarat-ı ez-Zehra.

[14] - Daha fazla bilgi için bkz: Dizin: Vacib-ul Vücudun Yanında Mümkün-ül Vücud, soru:80 (site:1862); Dizin: Allah’ın Varlığının Sonsuz Olması, soru:7197 (site:7338)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar