Please Wait
21941
İbrahimi dinlerin en önemli ilkesi olan tevhid, Allah Teala’yı bir bilmek, Onun bir olduğunu kabul etmektir. Tevhidin zıddı Allah’a şirk koşmaktır. Allah’ın her türlü şerik, eş ve benzerinin olmaması, her türlü harici akli ve vehmi terkipten uzak olması ve terkipsizliğinin ispatı Onun birliğinin ve tevhidinin ispatı dairesine girer.
Allah’ın birliğine birçok akli delil getirilmiştir. Vahdet burhanı, nazm (alemdeki düzen) burhanı, Peygamberlerin birliği burhanı, eş ve benzerinin olmadığı burhanı, Allah’ın muhtaç olmadığı burhanı ve terkipsiz ve sınırsız olması burhanı gibi. Bizi Allah’ın birliğine götürecek en kestirme yol Onun ‘sırf’ varlık olmasıdır. ‘Sırf’ varlık ise sınırsızlığından dolayı hiçbir şekilde kendisinde varlığın mahiyet ve haddinin olmadığı varlıktır. Vacibin şeriki olursa her birinin kendine özgü kemali olacak ve ötekinin sahip olduğu kemale sahip olmayacaktır. Bu da Allah’ın sınırsız ve sırf varlık olmasıyla çakışacaktır. Öyleyse başka bir Allah’ı farzetmek imkansızdır ve Allah’ın şeriki yoktur.
Tevhid, İslam dininin, hatta İbrahimi dinlerin en önemli ilkelerinden biridir.
Tevhid lugatte bir bilmek manasına gelirken, kelamcıların ıstılahında Allah Teala’yı bir bilmek ve bir olduğunu kabul etmek demektir. Bunun tam karşısında Kur’an-ı Kerim’in büyük zulüm [1] ve bağışlanmayacak günah [2] diye nitelediği şirk vardır.
Tevhidin, zat, sıfat ve fiilerde (yaratıcılık ve rububiyette) tevhid, ibadi tevhid, malikiyet, hakimiyet ve kanun koymada tevhid ve itaatta tevhid olmak üzere çeşitli mertebeleri vardır. Aşağıda zatta tevhid ve burhanlarını kısaca ele alacağız.
Zatta Tevhid
Tevdin bu mertebesi vahid ve ahad tevhid olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Vahidi tevhid yani varlığın zorunluluğu, bir varlığı gerekli görmek ve her türlü şerik, eş ve benzeri olduğunu reddetmek demektir. Ahadi tevhid ise harici akli ve vehmi terkibi reddetmek, Allah’ın terkipsiz olduğunu ispat etmektir. Yani Allah-u Teala, başka bir ferdi olmayan (bir ferdde sınırlı olan külli), vacib-ul vücudun (zorunlu varlığın) külli mefhumundan bir ferd değildir. Hatta Onun başka bir ferdini düşünmek imkansızdır. Felsefede böyle bir vahdete vahdet-i hakikiyye-i hakka denmektedir. Bunun karşısında adet, cins,tür vb. vahdetler vardır.
Zati Tevhidin Burhanları
Allah-u Teala’nın zatının tevhidi için birçok akli delil söylenmiştir. Kur’an ve rivayetlerde de birçok delil gelmiştir. Aşağıda bu delillerden bazılarını getiriyoruz:
1- Alemdeki Düzen Burhanı: Alemde iki tedbir ve irade söz konusu olsaydı bozukluk ve düzensizlik ortaya çıkardı. Alemde düzensizliğin olmaması Allah-u Teala’nın zatının vahdetini gösterir. [3] Belirtmek gerekir ki, bu delil her şeyden önce bir yaratıcı ve müdebbiri ispat etse de ondan zatın vahdetini de ispat edebiliriz.
2- Peygamberlerin Vahdeti Burhanı: Birden fazla vacib-ul vücud olsaydı, onlarda insanların hidayeti için mutlaka peygamberler gönderirlerdi. Oysa şimdiye kadar böyle bir şey olmamıştır. [4] Başka bir ifadeyle, farzedilen şerikin peygamber göndermemesi, şerikin mülkünün saltanatının eserlerinin görülmemesi ve şerikin fiil ve sıfatlarının bilinmemesi şerikin olmadığına delildir. [5]
3- Eş ve Benzerinin Olmaması: Allah’ın zatı her yönden sınırsızdır ve tüm kemallere sahiptir. [6] O hangi yönden farzedilirse farzedilsin sonsuz bir varlıktır. Bulunmadığı bir yer ve bir zaman, sahip olmadığı bir kemal yoktur. [7] Onun haddi ve sınırı yoktur, Kur’an buyuruyor: ‘O, göklerde ve yerde tek Allah'tır.’ [8] ve ‘Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz.’ [9] O her yerdedir ve zaman ve mekan gibi herhangi bir had ve sınırla sınırlanmaz. [10] Eğer başka bir Allah olduğunu farzetsek onunda vacib-ul vücud gibi zatının, ortak ve farklı yönlerinin olması gerekir. Allah’ın varlığının sırf ve sonsuz olması ve sınırsız kemalinden dolayı eşi ve benzeri yoktur. Dolayısıyla başka bir ilahın olması imkansızdır. [11]
4- Allah’ın Muhtaç Olmaması: Allah’ın varlığında hiç bir şeklide muhtaçlık yoktur. Onun Muhtaç olmaması demek herhangi bir şeyle bileşiminin de olmaması demektir. Zira bileşenleri olan varlık parçalarına muhtaç olacaktır. Öyleyse Allah’ın muhtaç olmaması zat tevhidinin vacib-ul vücudun terkipsiz olduğu manasına gelmektedir. [12]
5- Tarkipsizlik ve Allah’ın Sınırsız Olması Burhanı: Burada ve başka yerlerde söylendiği gibi Allah-u Teala’nın varlığı sırftır ve sırf varlık, varlığının sınırsızlığından dolayı Onun için hiçbir şekilde mahiyet ve had düşünülemez. Vacib’in şeriki olursa her birinin kendine özgü kemalleri olacaktır ve birinde olan kemal diğerinde olmayacaktır. Öyleyse her birinin sahip olduğu ve olmadığı bileşenleri vardır ki bu şekilde bir bileşim (sahip olma ve olmama bileşeni, başka bir deyişle varlık ve yokluk) en kötü bir bileşimdir. [13] Bu esasa göre mümkün-ül vücud, varlığının sınırından dolayı Allah’ın yanında yer alamaz. Çünkü Allah-u Teala’nın terkipsizliği ve sınırsızlığı Onu şerikten beri kılmıştır. [14]
[1] - ‘An o zamanı ki hani Lokmân, oğluna öğüt verirken oğulcağızım demişti, Allah'a şirk koşma; şüphe yok ki şirk, elbette pek büyük bir zulümdür.’ (Lokman/13)
[2] - ‘Şüphe yok ki Allah, kendisine eş tanıyanları bağışlamaz, ondan başka dilediğinin bütün suçlarını bağışlar.’ (Nisa/48).
[3] - Bkz: Enbiya/22, Müminun/91.
[4] - Bkz: Ahkaf/4, Enbiya/25.
[5] - Nehc-ul Belaga, 31. Mektup.
[6] - Bkz: Nasır Mekarim Şirazi, Akide-i Yek Müselman, s.38, Matbuati-i Hedef, 1. Baskı.
[7] - Bkz: Nasır Mekarim Şirazi, Huda Ra Çegune Beşinasim?, s.42, İntişarat-ı Muhammedi (s.a.a), 1343.
[8] - En’am/3
[9] - Bakara/115
[10] - Nasır Mekarim Şirazi, Akide-i Yek Müselman, s.43.
[11] - Bkz: Tevhid suresi ve Şura/11.
[12] - Allah’ın muhtaç olmadığına dair Kur’an’da ayetler var. Örneğin: ‘Allahsa, odur müstağnî ve hamde lâyık olan.’ (Fatır/15).
[13] - Abdullah Cevadi Amuli, Şerh-i Hikmet-i Mütealiye (Esfar-ı Erbaa), c.6, Beh:1, s.433-434, İntişarat-ı ez-Zehra.
[14] - Daha fazla bilgi için bkz: Dizin: Vacib-ul Vücudun Yanında Mümkün-ül Vücud, soru:80 (site:1862); Dizin: Allah’ın Varlığının Sonsuz Olması, soru:7197 (site:7338)