Gelişmiş Arama
Ziyaret
14061
Güncellenme Tarihi: 2011/06/20
Soru Özeti
Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
Soru
Seyitlik Hz. Zehra (a.s) aracılığıyla imamlara (a.s) ulaşmıştır ve onun kendisi de kadındır. O halde neden seyitlik kadınlar yoluyla geçmemektedir?
Kısa Cevap

Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî olmak sadece baba yoluyla Haşim’e ulaşan kimseye verilen bir sıfattır. Elbette fıkhî hüküm ve eserler baba yoluyla Haşim’e ulaşan evlatlara özgüdür. İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) Peygambere (s.a.a) Hz. Fatıma (a.s) yoluyla ulaştıkları gibi baba yoluyla yani Hz. Ali (a.s) kanalıyla da Haşim’e ulaşmaktadırlar.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî olmak sadece baba yoluyla Haşim’e ulaşan kimseye verilen bir sıfattır.[1] Bunun aydınlığa kavuşması için birkaç rivayete işaret ediyoruz:

1. Hz. İmam Musa b. Cafer (a.s) şöyle buyurdu: Bir gün Harun Reşid’in meclisine gittim. Harun benden bir takım sorular sordu. Sorulardan bir tanesi şuydu: Sizler kendinizi nasıl Peygamberin (s.a.a) evladı ve soyu bilmektesiniz? Çünkü Peygamberin oğlu yoktu ve insanın nesli kızdan değil, erkek çocuk aracılığıyla intikal eder. Ben ona şöyle cevap verdim: Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nuh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.”[2] Harun’a ey Harun İsa’nın babası kimdir diye sordum? İsa’nın babası yoktur dedi. O halde nasıl Hz. İbrahim’in (a.s) neslinden sayılmıştır diye soruverdim. O halde bil ki Allah İsa’yı anne kanalından Hz. İbrahim’in nesline katmıştır. Biz de annemizin kanalıyla İslam Peygamberinin nesil ve zürriyetinden sayılmaktayız.[3]

2. Ayyaşi tefsirinde şöyle nakledilmektedir: Bir gün Haccac Yahya b. Muammer’i çağırmak üzere birini yollar. Yahya Haccac’ın yanına gelir. Haccac şöyle der: Duyduğuma göre sen Hasan ve Hüseyin’in Peygamberin evlatları olduğunu zannediyormuş ve bunu Kur’an’dan aktarıyormuşsun. Oysaki ben Kur’an’ı baştan sona okudum, ama bu konuya rastlamadım. Yahya şöyle cevap verir: Sen Enam suresini okumuyor musun? Enam suresinde şöyle buyrulmaktadır: “Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nuh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.” İsa bu ayette İbrahim’in nesil ve zürriyetinden sayılmamış mıdır? Haccac bunun üzerine doğru söylüyorsun, ben bu ayeti okudum der.[4]

3. Ebu Carud şöyle demektedir: İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: Ey Eba Carud bunlar Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında sana ne söylüyorlar diye soruverdi. Bize Hasan ve Hüseyin’in (a.s) Peygamberin (s.a.a) evladı olmadığını söylemektedirler diye söyledim. İmam şöyle buyurdu: Siz onlara nasıl delil getirmektesiniz diye sordu. Ben “zürriyetinden Davud ve Süleyman “ ayetini delil olarak getirdiğimi söyledim. İmam onlar sizin bu cevabınız karşısında ne demektedir diye sordu. Ben onların kızın oğlunun evlat olarak adlandırıldığını ama bunun soy evladı olmadığını söylediklerini belirttim. İmam siz onlara ne diyorsunuz diye sordu. Ben de biz onlara Hasan ve Hüseyin’in Peygamberin oğulları olduğunu belirten “oğullarımızı ve oğullarınızı çağıralım”[5] ayetini okuduğumuz söyledim. İmam onlar ne diyorlar diye sordu. Onların Arap dilinde ve Araplar arasında başkalarının oğulları için “oğlum” kelimesinin kullanıldığını belirttiklerini söyledim (mesela senin oğluna bir başkası oğlum şunu getir diye söyleyebilmektedir). İmam, Ey Eba Carud Allah’ın kitabından sana bir ayet okuyacağım diye buyurdu: “Sizlere anneleriniz ve kızlarınız haram kılındı.”[6] Ve devam etti: Sen onlardan Peygamberin Hasan ve Hüseyin’in kızlarını alıp alamayacağını sor. Eğer alabileceğini söylerlerse yalan atmış olacaklardır ve eğer Hasan ve Hüseyin’in kızlarını alamayacağını söylerlerse, bu durumda Hasan ve Hüseyin’in (a.s) Peygamberin (s.a.a) sulbünden oldukları ispatlanmış olacaktır.[7] Bundan dolayı her ne kadar kocası seyit olmasa da Peygamberin (s.a.a) neslinden olan bir kadının tüm evlatları Peygamberin (s.a.a) neslinden sayılacaktır. Ama seyitlik için zikredilmiş olan fıkhî hüküm ve eserler baba tarafından irtibatı olan kimselere özgüdür. Hz. İmam Humeyni bu husustaki bir sorunun yanıtında şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar anne tarafından Peygamber-i Ekrem’e müntesip olan kimseler Allah Resulü’nün evlatları sayılsa da, seyitliğin şerî eser ve hükümlerinin uygulanma ölçüsü baba tarafından müntesip olmadır.”[8] İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) Hz. Fatıma (a.s) yoluyla Peygambere (s.a.a) müntesip oldukları gibi, baba yoluyla yani Hz. Ali (a.s) kanalıyla da Haşim’e müntesip olduklarını belirtmek gerekir.  



[1] Bkz: Misbahu’l-Huda Fi Şerhi’l-Urveti’l-Vuska, c. 11, s. 178.

[2] وَ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَ یَعْقُوبَ کُلاًّ هَدَیْنَا وَ نُوحًا هَدَیْنَا مِن قَبْلُ وَ مِن ذُرِّیَّتِهِ دَاوُدَ وَ سُلَیْمَنَ وَ أَیُّوبَ وَ یُوسُفَ وَ مُوسىَ‏ وَ هَرُونَ وَ کَذَالِکَ نجَْزِى الْمُحْسِنِینَ()وَ زَکَرِیَّا وَ یحَْیىَ‏ وَ عِیسىَ‏ وَ إِلْیَاسَ کلُ‏ٌّ مِّنَ الصَّالِحِین (Enam, 84-85).

[3] Tefsir-i Safi, c. 1, s. 530, Cevahir, c. 16, s. 95.

[4] Tefsirü’l-Mizan, Arabi, c. 7, s. 261, Bahs-i Rivayi.

[5] فَمَنْ حَاجَّکَ فیهِ مِنْ بَعْدِ ما جاءَکَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعالَوْا نَدْعُ أَبْناءَنا وَ أَبْناءَکُمْ وَ نِساءَنا وَ نِساءَکُمْ وَ أَنْفُسَنا وَ أَنْفُسَکُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَى الْکاذِبینَ (Ali İmran, 61).

[6] حُرِّمَتْ عَلَیْکُمْ أُمَّهَتُکُمْ وَ بَنَاتُکُمْ وَ أَخَوَاتُکُمْ وَ عَمَّاتُکُمْ وَ خَالَاتُکُمْ وَ بَنَاتُ الْأَخِ وَ بَنَاتُ الْأُخْتِ وَ أُمَّهَاتُکُمُ الَّتىِ أَرْضَعْنَکُمْ وَ أَخَوَاتُکُم مِّنَ الرَّضَعَةِ وَ أُمَّهَاتُ نِسَائکُمْ وَ رَبَئبُکُمُ الَّتىِ فىِ حُجُورِکُم مِّن نِّسَائکُمُ الَّتىِ دَخَلْتُم بِهِنَّ فَإِن لَّمْ تَکُونُواْ دَخَلْتُم بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَیْکُمْ وَ حَلَئلُ أَبْنَائکُمُ الَّذِینَ مِنْ أَصْلَابِکُمْ وَ أَن تَجْمَعُواْ بَینْ‏َ الْأُخْتَینْ‏ِ إِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّ اللَّهَ کاَنَ غَفُورًا رَّحِیمًا (Nisa, 23).

[7] Cevahiru’l-Kelam, c. 16, s. 93, Kitabu’l-Hums, çap-ı İran.

[8] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 2, s. 89, soru. 1009.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Beyine ile itirafın tezatlaştığı durumda kısasın hükmü nedir?
    5175 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Eğer beyine (iki adil şahit) “a” ismindeki şahıs kasten Zeyd denen şahsı öldürdü şeklinde şahitlik eder ama daha sonra “b” ismindeki bir şahıs gelip Zeyd ismindeki şahsı öldüren benim şeklinde itirafta bulunursa fakihçilerin büyük bir çoğunluğun görüşü şöyledir: Kan sahibi aşağıdaki dört şıktan her hangi birisiyle amel ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
    21874 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7346 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Bir kimsenin keramet sergilemesi onun hak oluşu manasına gelir mi?
    5221 Pratik İrfan 2012/05/03
    İrfanda yaygın olan konulardan birisi, keramet ve olağanüstü işler yapma meselesidir. İrfan ve seyr-i sülûk yolunda keramet, mükaşefe ve olağan dışı işlerin meydana gelmesi, insanın bunlar ile mağrur olacağı ve bu hususları çok önemseyeceği hususlar değildir. Bunlar yüce Allah’ı şuhudi olarak tanımanın ilk ve çok düşük basamaklarıdır. ...
  • Şeytanın mı nüfuzu ve kudreti fazladır yoksa Allah’ın mı?
    6427 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Hiç şüphesiz Allah’ın kudreti her şeyin yaratıcısı olması yönüyle bütün işlerde şeytandan daha fazladır. Hz. Âdem’in Allah’ın buyruğuna uymayarak şeytan’ın sözünü dinlemesi şeytanın sözlerinin gücü ve nüfusu nedeniyle değildi, şeytanın vesvesesinin sonucuydu, çünkü insan muhtar(irade sahibi) bir varlıktır. Kendi seçimlerinde değişik unsurların etkisi altındadır.
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    8699 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü gibi Peygamber (s.a.a) zamanında yapılan düğünleri göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl yapılmalıdır?
    32096 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Peygamber zamanındaki düğünlerde def çalmak ve dans etmek hakkında elimize ulaşan tarihi rivayetlerin senedi zayıf olmasından ve bazı muteber rivayetlere ...
  • Ubeydullah b. Ziyad’la İbn-i Mercane aynı kişiler olmalarına rağmen neden ‘vav’ (ve) ile atfedilmiştir?
    14163 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Bu iki cümlenin birlikte manası şudur: Ubeydullah, Ziyad’ın ve Mercane’nin oğludur. Yani anne ve babasının ismi beraber getirilmiştir. Ubeydullah b. Ziyad (bir iddiaya göre) Ben-î Ümeyye ve ‘Al-î Ziyad’dandır ve onlara edilen lanetler, ona da gelmektedir. Ama o, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının şehid edilmesinde önemli bir rol ...
  • Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür?
    25383 Eski Kelam İlmi 2010/05/06
    Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurulabileceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Ancak bunu alkol veya uyuşturucu maddeleri kullanarak yapmak mümkün değildir.Başka âlemlerle irtibat kurmak ve âlemdeki gizli sırlar hakkında bilgi edinmek için kullanılan vesileler, onların şeriata uygun olup olmadıkları ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    14436 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...

En Çok Okunanlar