Please Wait
6978
Sorunun cevabına geçmeden önce şu önemli noktaya dikkat çekmek istiyoruz: Bir rivayet, sırf hadis kitaplarında geldi diye onunla istidlal edilemez (onunla şer’i bir hokum kanıtlanamaz). Rivayetle istidlal etmek fakihlerin görevidir. Şer'i hükümleri çıkarmak onların uzmanlık alanıdır. Zira bir rivayete istidlal etmek çeşitli ilimleri bilmeyi gerektirir ki bunu da herkes bilmemektedir. Bu yüzden fıkhi kitaplara baş vurduğumuz zaman fakihlerin raksetmek konusunda ki görüşlerinin farklı olduğunu görmekteyiz. Kimisine göre raksetmek tümüyle haram değildir. Yani raksetmek
Bazı takilt merciileri ise şehveti tahrike veya harama neden olursa raksetmenin haram olduğunu söylemekteler. Ayetullah Hamenei şöyle diyor: “Raksetmek
Bazılarıda raksetmenin tümüyle haram olduğunu söylemekteler.[3]
Raksetmek hakkında iki grup hadise istinad edilebilir:
1-Genel olarak her türlü eğlence ve boş şeyleri yasaklamayan hadisler. Bu eğlence ve boş şeylerin içinde raksetmekte vardır. Örneğin İmam Sadık (a.s) buyuruyor: “Adem (a.s) dünyadan göçtüğünde İblis ve Kabil onu kınadılar (ölümüne sevindiler) ve saz çalıp şarkı söylemeye başladılar. Kim yer yüzünde bu şekilde eğlenirse o ikisine uymuştur.”[4]-[5]
Hz. Ali (a.s)'dan rivayet edilen bir hadiste de şöyle buyruyor: “Oyun peşinde olan ve kendisini daima eğlenceye veren kimse akıllı değildir.”[6]
2-Açıkca raksetmeyi yasaklayan hadisler. Aşağıda onlardan örnekler getiriyoruz:
İmam Sadık (a.s)'dan rivayet edilir ki, Resulullah (s.a.a) şöyle buyruyor: “Sizlere raksetmeyi, kaval, ud ve davul çalmayı yasaklıyorum.”[7]
Yine Allah Resulü (s.a.a)'in raksetmeyi, her türlü eğlenceyi ve bu meclislerde bulunmayı ve onları dinlemeyi yasakladığı rivayet edilir.[8]
Bu rivayetlerin senetlerinin ve delaletinin açıklanması fıkhi uzmanlık isteyen bir şeydir ki, kendi yerinde bunlar ele alınmıştır.[9]
[1] -Ayetullah Hoi, Sırat'un Necat (Ayetullah Tebrizinin haşiyesi) c.1, s.372
[2] -Ecvibet-ul İstiftaat, c.2, s.14
[3] -Seyyid Muhsin Mahmudi, Mesail-i Cedid-i Ez Didgah-ı Ulema ve Meraci-i Taklit, c.1, s.203-204
[4] -Ve anhum, an Sahl, an Süleyman b. Semae an Abdullah b. Kasım, an Semae kale kale Ebu Abdullah... Muhammed b. Hasan Hürr-ü Amuli, Vesail-uş Şia, Ebvab-u Ma Yuksibu Bihi, Bab-u Tahrimi İstimal-il Melahi Bi-Cemii Esnafiha ve Beyiha ve Şiraiha
[5] -Bu hadis muteber değil, zira bir senetle nakledilmiştir. Bu senette Abdullah b. Kasım Hazremi diye biri var ki, batıllıkla tanınmaktadır. Necaşi onun hakkında şöyle diyor: “Çok yalancı ve ğalidir, ğulatlardan hadis nakleder.” Şeyh Tusi de şöyle diyor: “O, vakifi mezhebine mensuptur.” Mu'cem-u Rical-il Hadis, c.10, s.285
[6] -Müstederk-ul Vesail, c.13, s.220
[7] -Ali b. İbrahim, an ebihi, an-il Nevfeli an-is Sekuni an Ebi Abdullah a.s kale... el-Kafi, c.6, s.432, Bab-ul Ğina; Vesail-uş Şia, c.17, s.313
[8] -Müstedrek-ul Vesail, c.13, s.218, Müessese-i Al-ul Beyt, Aval-il Leali, c.1, s.262
[9] -Bkz: Ğayet-ul Amal fi Şerh-i Kitab-ul Mekasib, c.1, s.124