Gelişmiş Arama
Ziyaret
72847
Güncellenme Tarihi: 2009/10/18
Soru Özeti
Müslüman (Muslim) sözcüğünün anlamı nedir?
Soru
Kuran-ı Kerim’deki ayetler ışığında Müslüman kelimesinin anlamını açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Kuran-ı Kerim’de Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olan kişi anlamına gelir. Müslüman olmak kâmil halisane bir tevhit inancına sarılmayı ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmayı gerektirir. İşte bu yüzden Kuran-ı Kerim, Hz. İbrahim’i (a.s), Müslüman olarak tanıtmaktadır.

Allah Teala’nın katında kabul gören dinin İslam olması hasebiyle her kim Allah’a inanıp, onun bütün buyruklarını kabul eder ve O’nun emir ve yasaklarına itaat ederse Müslüman sayılır.

Yani Kuran-ı Kerim’e göre bütün ilahi dinlerin takipçileri kendi zamanlarında Müslümandır. Hıristiyanlar ve Yahudiler, dinlerini yeni bir din gelip onu geçersiz kılana kadar müslümandılar. Çünkü Allah Teala’ya teslim olmuş sayılırlar. Onların Yahudi ve Hıristiyan olarak adlandırılmaları peygamberleri hasebiyleydi. Açıkladığımız gibi bütün ilahi dinlere İslam kelimesi şamil olur onlar yalnızca şeriatta farklılık taşırlar.

Elbette günümüzde Müslüman kelimesi son dinin takipçilerine denir. Çünkü onlar İslam dinini kabul ederek bütün peygamberler ve ilahi şartlar karşısında teslimiyetini ilan etmişlerdir. İşte bu mana gereğince diğer dinlerin takipçilerine Müslüman denilmemektedir. Çünkü onlar son dini kabul etmeyerek Allah Tealaya olan teslimiyetlerinden çıkıp Müslüman vasfını kaybetmişlerdir.

Hiç kuşkusuz gerçek Müslüman dili ve ameliyle Allah Teala’nın emir ve yasakları karşısında teslim olmuş kimsedir. Yani diliyle Allah Teala’nın vahdaniyetini, peygamberlerin nübüvvetini ve son peygamberin peygamberliğini ikrar etmeli ve ameli olarak da İslam dinin emir ve yasaklarını, toplumsal kurallarını ve diğerlerinin haklarını göz önünde bulundurmalıdır. Gerçek anlamda İslam’a mensup olmak için, namaz, oruç gibi ferdi amelleri gerektiği gibi yerine getirmek gerekir. Kur’an gerçek Müslüman’ı mümin olarak nitelemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Kuran-ı Kerim kültüründe Müslüman kelimesinin manasının aydınlanması için ilk önce İslam kelimesinin araştırılması zorunludur. İslam ifa’l babının mastarıdır. S-L-M kökünden türemiştir. Kök olarak, seleme, sıhhat, esenlik, her türlü ayıp, eksiklik ve fesattan uzak olmak manasını taşır. İfa’l babı itibariyle de şu manaları içerir: Kayıtsız itaat, emir ve yasaklara bağlı olmak hiçbir itirazda bulunmamak.[1]

Kur’an-ı Kerim’de bu geniş manada İslam kelimesini kullanmıştır: “Yerde ve gökteki herkes veya yerde ve gökte bulunan bütün mahlûkat isteyerek veya istemeyerek Allah Teala’nın emri karşısında teslimdirler.”[2]

Ama insanın taşıyacağı İslam, insanın Allah Teala için ram olması ve bütün kader ve yazgılar karşısında boyun eğmesidir. Bu emirler tekvini ve teşrii olarak iki kısma ayrılır[3]. Öyleyse İslam özel bir vasıftır; iman kelimesinin yanında kendine has bir mana taşıyan bir unsurdur.

Ama İslam’ın, Müslümanlar arasında meşhur kullanımı son Peygamber’in şeriatı ve getirdiği öğretiler anlamındadır.[4]

İslam kelimesinin lügat ve terimsel manası arasındaki bağ İslam dininin Allah Teala karşısında baştan sona bir itaat teslimiyet, emir ve yasaklara bağlı olmak hiçbir itirazda bulunmamak özelliklerini taşımasıdır.[5]

Kur’an-ı Kerim kültüründe Müslüman kelimesi yalnızca İslam peygamberinin takipçilerine denmez, Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olmak, kâmil bir tevhit inancına bağlılık ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmak anlamını ifade eder. İşte bu yüzden Kur’an-ı Kerim Hz. İbrahim’i Müslüman olarak tanıtmaktadır.[6]

Allah Teala İslam peygamberine hitaben şöyle buyuruyor: “Deki bana; boyun eğenlerin ilki olmam emredildi”[7] yani mutlak teslimiyette birinci mevkide yer almak.

Elbette Al-i İmran suresinin 85. ayeti ve Maide suresinin 3. ayetinden Müslüman kelimesinin bu dönemde İslam dininin takipçilerine ait bir vasıf olması anlaşılır; bunun nedeni ise açıktır çünkü onlar İslam dinini kabul ederek bütün peygamberler ve ilahi şeriatlar karşısında teslimiyetlerini ilan etmişlerdir. Ama diğer dinlerin takipçilerine Müslüman denilmemektedir. Çünkü onlar son dini kabul etmeyerek Allah Teala’ya olan teslimiyetlerinden çıkıp Müslüman sıfatını kaybetmişlerdir. Öyleyse Müslüman Allah Teala’nın vahdaniyetine ve İslam peygamberinin nübüvvetini ikrar eden şahsa denir; bu şahıs hatta İslam dininin emir ve yasaklarını yerine getirmekte ihmalkârlık etse dahi bu namı taşır.

Bu sonucu Hucurat Sure’sinde yer alan ayetlerden anlamak mümkündür. Bir grup Arap peygamberin yanına geldi ve onu minnet ederek dediler ki: “Biz iman getirdik ve mümin olduk” dediler. Allah Teala peygamberine, “onlara de ki: Siz iman etmediniz ancak İslam getirdik Müslüman olduk” deyin.” Bu Müslümanlık zahiri bir Müslümanlıktı gerçek Müslümanlık değildi. Çünkü gerçek Müslüman hem dilde hem inanç da hem de amelde İslam dininin emir ve yasaklarına teslim olan kişidir. Yani dilde Allah Teala’nın vahdaniyetini ve peygamberin nübüvvetini ikrar ettiği gibi ilahi emir ve yasakları da yerine getirir.

Gerçek Müslüman İslam dinin emir ve yasaklarına uyan, diğerlerinin haklarını gözeten, namaz, oruç gibi ferdi amelleri ve Allah’ın belirlediği toplumsal görevlerini gerektiği gibi yerine getiren kişidir.



[1] Ennuktu vel uyun, tefsiri maverdi, c.1, s.379-380.

[2] Tefsiri numune, c.2, s643.

[3] Tabatabayi, Muhammed huseyn, elmizan, c.1, s454.

[4] Elvucudu vennezaire, c.1, s 248.

[5] Mebadiil İslam, s.7.

[6] Alı İmran, 67.

[7] Enam, 14.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
    6812 Eski Kelam İlmi 2011/01/20
    Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. ...
  • Ebu Derda’nın şahsiyeti nasıl idi? Ehli Beytin onun hakkındaki görüşü neydi? Ondan nakledilen hadislerin hükmü nedir?
    12435 تاريخ بزرگان 2013/01/14
    Daha çok Ebu Derda lakabıyla tanınan Hazrecin torunlarından olan Uveymir b. Malik, Hz Peygamber’in sahabelerinden idi. O Hazreç kabilesinin bireylerinden bir fert olarak Medine’de yaşıyordu ve Hz Peygamber’in Medine’de ikamet etmeye başlamasından birkaç ay sonra onun yanına gelmiş ve Müslüman olmuştur. İmam Ali’nin (a.s) Muaviye’den üstün olduğuna ...
  • Namazın sonunda verilen üç selamın hikmeti nedir? ikinci ve üçüncü selamın muhatapları kimlerdir?
    19789 Teorik Ahlak 2012/03/11
    Selam, Arapçada iyilik ve esenlik demek olup hem görüşürken, hem de ayrılırken kullanılır. Bu üç selam hadislerde gelmiştir. Ama kimse üçününde farz olduğunu söylememiştir. Bu selamların manasını anlayabilmek için önce tercümelerine bakmak gerekir: Selam olsun sana ey Peygamber! Allah’ın rahmet ve berketi senin ...
  • İmam Hüseyin (a.s) ile Yezidin, Abdullah b. Selam’ın karısı olan Ureyneb’e aynı zamanda elçi
    16527 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Kimi tarih kitaplarında şöyle yazar: Her türlü şehveperestlik imkanına sahip olan Yezid, bu sefer İshak’ın kızı ve Abdullah b. Selam’ın iffetli karısı Ureyneb’e göz koyarak onunla evlenmeyi istiyordu. Babası Muaviye’de düzenbazlıkla bu iffetli Müslüman kadını kocasından ayırıp oğlu Yezidin günah dolu yatağına atmak istiyordu. Hüseyin b. Ali’nin ...
  • Yüce Allah Kur’an’da neden “zorlukla birlikte kolaylık vardır” diye buyurmuş ve zorluktan sonra kolaylık vardır diye buyurmamıştır?
    14290 Tefsir 2012/09/24
    Ayeti şerifede zorluklara tahammül etmek ile kolaylığa ulaşmak arasında bir tür birliktelik ve irtibat mevcuttur; yani insanın tesadüf eseri ile zorluktan sonra kolaylığa ulaşması diye bir şey söz konusu değildir. Bu yüzden zorluk ve kolaylık arasındaki bu ilişkiyi kavratmak için bu mananın yer aldığı bir kelimeye ihtiyaç ...
  • Niçin Hz. Muhammed’e Emin diyorlardı?
    30140 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Emin, hainin karşısında yer alır; yani emanete hıyanet etmeyen ve halkın güvendiği ve itimat ettiği anlamına gelir.Halk arasında Peygamber (s.a.a)’in gençlik dönemindeki ferdi ve toplumsal ahlaki temelleri Emin ve güvenilir unvanında tanınmasından ötürü ona “Emin” diyorlardı.İslam Peygamberi (s.a.a)’nin, hem vahiy konusunda Allah-u Teâlâ’nın itimat etmesi hem de halkın ...
  • İslam neden fakihler aracılığıyla yönetilmelidir?
    6643 Kelam İmi 2010/07/05
    İslam son dindir. Hüküm, kanun ve buyrukları sabit ve ebedi bir özellik taşımaktadır. İlk gün tüm sorunlara cevap verici nitelikte olduğu gibi, her zaman için cevap verici nitelikte kalmalıdır. Öte taraftan, her gün önceki şartlar ile tamamıyla fark eden yeni durum ve şartlar meydana ...
  • Şeytan bizim fikir ve düşüncelerimize nasıl sızmakta ve isteklerini dillendirmektedir?
    13336 Eski Kelam İlmi 2010/11/27
    Şeytanın insana sızma yollarını incelemeye tabi tutmadan önce şeytan denen varlık hakkında kısa da olsa bir bilgi edinmemiz lazımdır. Şeytan sözcüğünün türediği ilk lafız hakkında görüş sahipleri arasında bir takım ihtilaflar mevcuttur. Ama bu kelimenin uzak olmuş anlamındaki “şatan” kavramından türediğini söylememiz daha doğrudur. Dolayısıyla birçok ...
  • İçlerinde birkaç iyi ve takvalı kimse var diye günahkâr bir topluma azabın gelmesi gecikebilir mi veya tümüyle uzaklaşabilir mi?
    6272 Tefsir 2012/02/18
    Kur’an-ı Kerim’de ve rivayetlerde, günahkâr bir topluma azabın gelmesinin gecikmesi veya tümüyle uzaklaşmasının bazı nedenlerine değinilmiştir. Aşağıda onlardan birkaçını örnek olarak getiryoruz:1- Peygamberin ve İstiğfar edenlerin varlığı: ‘Oysa sen içlerinde oldukça onları azaplandırmaz ve yine bağışlanma dilerlerken Allah onlara azap vermez.’
  • Bütün şehirlerde sadece bir yerde mi Cuma namazı kılınmalıdır?
    6803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/01/14
    Her şehirde bir veya daha çok Cuma namazı kılınması konusunda ölçü, iki namaz namazın kılındığı yerler arasındaki belirlenmiş mesafedir. Müçtehitler, iki Cuma namazının kılındığı yerler arasındaki en az ...

En Çok Okunanlar