Gelişmiş Arama
Ziyaret
8544
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Gök, yer ve erzakın yaratılması altı günde mi yoksa sekiz günde mi gerçekleşmiştir!?
Soru
Kur’an şöyle buyurmaktadır: Muhakkak Rabbiniz, o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Araf, 54) Muhakkak ki Rabbiniz o Allah Teâlâ'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Yunus, 3) O gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındaki tüm varlıkları altı günde yarattı. (Furkan, 59) Ve O, O'dur ki (o Hâlik-ı Azîm'dir ki) gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. (Hud, 7) Yukarıdaki ayetler açıkça Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yarattığını belirtmektedir. Ama aşağıdaki ayetlerde ise şöyle buyrulmaktadır: De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” (Fussilet, 9) O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. (Fussilet, 110) Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler. Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. (Fussilet, 11 ve 12)
Şimdi bunları hesaplayalım: İki gün (yerin yaratılması) artı dört gün (bereketlerin yaratılması) artı iki gün (göklerin yaratılması): Toplam gün sayısı altı değil, sekiz gün olmaktadır. Altı mı yoksa sekiz mi?! Sorun nerdedir? Muhammed b. Abdullah’ın mucizesinde mi yoksa matematikte mi?
Kısa Cevap

Yüce Allah rızık ve azık hakkında “kaddere” (takdir etti), gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” (yarattı) kavramını kullanmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, erzakın takdiridir. Bu açıklamayla bu eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız vakit ancak bu eleştiri geçerli olabilir. Aksi takdirde eleştiri temelden geçersiz olmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın başında tartışmaya konu ayetlere bir göz atmamız uygun olacaktır:

(Araf, 54)     Muhakkak Rabbiniz, o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı.

Fussilet, 9: De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.”

Fussilet, 110: O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. (Fussilet, 110)

Fussilet, 12: Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı[1].

Kur’an’ın Bakışında Gün

Bahse konu ayetlerdeki “gün” kelimesinden maksat bir zaman dilimidir, normal ve zihnimizdeki gün manası maksat değildir. Çünkü bizim bakışımızda gün yeryüzü küresinin güneş etrafındaki bir miktar hareketinden ibarettir. Onun bir dönüşünü bir gün veya başka bir ifadeyle bir gece ve gündüz olarak adlandırmaktayız. Günün zamanın bir dilimi olarak kullanılması oldukça yaygındır. Bu cümleden olmak üzere Allah şöyle buyurmaktadır: “İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz.”[2] Aynı şekilde şöyle buyurmaktadır: “Onlar sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar?”[3] Bu gibi örneklerde gün bir zaman dilimi olarak kullanılmıştır.[4] Her ne kadar gün bu manada olsa da bu eleştiri geçersiz kılınmamaktadır. Bu yüzden bu soruya cevap verilmesi gerekmektedir.

Yerin Rızkının Dört Günde Takdir Edilmesi

Soru şudur: Yukarıdaki ayetlerde (Fussilet suresi) yerin iki günde, dağların, bereketlerin ve yiyeceklerin dört günde ve bu ayetlerin ardından göklerin de iki günde yaratıldığı belirtilmektedir. Bu, toplam sekiz gün etmektedir. Oysaki Kur’an-ı Mecid’teki birçok ayet göklerin ve yerin toplam altı günde veya başka bir ifadeyle altı evrede yaratıldığını belirtmektedir.[5] Bu çelişki nasıl açıklanabilir?

Müfessirler bu soruyu yanıtlamak için bir takım yollara başvurmuşlardır:

Bilinen ve meşhur olan birinci yol şundan ibarettir: Dört gün diye belirtilen yerde dört günün devamı kastedilmektedir. Bu tertiple bu dört günün ilk iki gününde yer ve sonraki iki günde de yerin diğer özellikleri yaratılmıştır. Göklerin de iki günde yaratılması da eklenmesiyle toplam altı gün (devre) oluvermektedir. Bu tabirin benzeri Arap ve Fars dilinde de mevcuttur; mesela şöyle söylenmektedir: Buradan Mekke’ye kadar on gün yol çekmektedir ve Medine’ye kadar on beş gün yol çekmektedir. Yani Mekke ve Medine arası beş gündür ve on gün de burasıyla Mekke arasındaki uzaklıktır. Elbette yaratılışın altı günde olduğunu bildiren değişik ayetler olmasaydı, böyle bir yorum kabul edilmezdi. Ama Kur’an ayetleri birbirlerini tefsir ettiğinden ve birbirlerinin karineleri olduğundan, yukarıdaki tefsir rahat bir şekilde kabul edilebilir.

Müfessirlerin az bir kesiminin kabul ettiği diğer yol ise şudur:

Dört gün yaratılışın başlangıcıyla ilgili değildir, sadece rızıkların ortaya çıkmasının ve de insan ve hayvanların gıda maddelerinin yetiştiği dört mevsime işarettir.[6]

Üçüncü yol:

Rızık ve azık hakkında “kaddere” kavramı kullanılmıştır, oysaki gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” kavramı kullanılmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, rızkın takdiridir. Bu açıklamayla eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız vakit ancak bu eleştiri geçerli olabilir. Aksi takdirde eleştiri temelden geçersiz olmaktadır.

Belirtilen hususlara binaen “bu ayetlerde göklerin ve yerin yaratılması hakkında belirtilen günler dört gündür. İki gün yerin yaratılması için ve iki gün de duman olduktan sonra yedi göğü tesis etmek içindir. Rızıkların var olduğu günler ise onların takdir günleridir, rızıkların yaratılma günleri değildir. Mükerrer bir şekilde Allah’ın kelamında yer alan husus, Allah’ın tüm yaratılış ve rızık takdirini değil, sadece gökleri ve yeri altı günde yarattığıdır. O halde gerçek şudur ki belirtilen dilim sadece son cümle içindir. Artık ne bir silme ve ne de bir takdire gerek kalmaktadır ve maksat yerin erzakının yılın dört mevsiminde takdir edildiğini açıklamaktır.”[7] Bundan dolayı ne Peygamberin (s.a.a) mucizesinde bir sorun vardır ve ne de matematikte!! Sorun, bir ilimde uzman olmaksızın ve uzmana müracaat etmeksizin onun hakkında yargıda bulunmamızdır.



[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tercüme-i Kur’an (Mekarim), Daru’l-Kur’an (Defter-i Mutalaat-ı Tarih Ve Maarif-i İslamî)- Kum, çap-ı dovvom, 1373 ş.

[2] Ali İmran, 140.

[3] Yunus, 102.

[4] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 17, s. 362 ve 363, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum-Kum, çap-ı pencom, 1417 k.

[5] Araf, 54.

[6] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 20, s. 225.

[7] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, a.g.e., s. 363 ve 364.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar