Gelişmiş Arama
Ziyaret
17472
Güncellenme Tarihi: 2011/12/20
Soru Özeti
İmam Hüseyin (a.s) ile Yezidin, Abdullah b. Selam’ın karısı olan Ureyneb’e aynı zamanda elçi
Soru
1) Abdullah b. Selam’ın karısı Ureyneb hakkında hakkında söylenenler ve Yezid b. Muaviye ile İmam Hüseyin’in (a.s) aynı zamanda ona elçi gönderdikleri meselesi doğru mudur? 2) Doğruysa bu meselenin ayrıntılarını yazar mısınız? 3) Size göre İmam Hüseyin’in (a.s) bu olaya karışmaktaki hedefi neydi? 4) Rivayet edildiği gibi Ureyneb olayından dolayı Yezidin İmam Hüseyin’e olan kini, kanlı Kerbela olayının nedenlerinden biri olabilir mi? Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için Farsça kitaplar tanıtır mısınız?
Kısa Cevap

Kimi tarih kitaplarında şöyle yazar: Her türlü şehveperestlik imkanına sahip olan Yezid, bu sefer İshak’ın kızı ve Abdullah b. Selam’ın iffetli karısı Ureyneb’e göz koyarak onunla evlenmeyi istiyordu. Babası Muaviye’de düzenbazlıkla bu iffetli Müslüman kadını kocasından ayırıp oğlu Yezidin günah dolu yatağına atmak istiyordu. Hüseyin b. Ali’nin (a.s) bu çirkin meseleden haberi olunca Muaviyenin karşısına dikilerek onun bu oyununu bozdu ve İslam kanunlarına göre kadını kocası Abdullah b. Selam’a geri verdi. Bu şekilde bu Müslüman ve pak aileyi Yezidin şerrinden korumuş oldu.

Bu nakilde birçok şüpheler var, ancak böyle bir şeyin doğru olduğunu varsayarsak, bunun İmam Hüseyin’e herhangi bir eksiklik ve kusur getirecek tarafı yoktur. Aksine Onun, İslam toplumunun namusunu korumak için nasıl bir siyaset, anlayış ve merhamete sahip olduğunu gösteriyor.

Hiç bir güvenilir kaynakta Kerbela olayının nedenleri arasında Yezidin bu olaydan dolayı İmam Hüseyin’e kin güttüğü için Onunla savaştığına dair bir delil yoktur.

Ayrıntılı Cevap
 

Kimi tarih kitaplarında bu olay şöyle anlatılır: Muaviye’nin halifeliği zamanında güzellikte, edepte ve mükemmelikte meşhur olan İshak’ın kızı Ureyneb adında mümin bir kadın yaşıyordu. O zaman veliaht olan Yezid, ona aşık olmuştu. Ama o evlenme girişiminde bulunmadan önce Ureyneb, Irak’ta tanınmış simalardan amcasının oğlu Abdullah b. Selam ile evlendi ve mutlu bir yaşam sürmeye başladı.

Muaviye, Yezidin ona olan tutkusunu öğrenince onu arzusuna kavuşturacağına dair söz verdi. O sıralarda Abdullah Irak’ta Muaviye’nin memuru idi. Onu Irak’tan Şam’a çağırıp, Ebu Hureyre ve Ebu Derda aracılığıyla kızını onunla evlendirmek istediğini söyledi. Bahane olarak ise onu halifenin damadı olmaya layık gördüğünü öne sürüyordu.

Abdullah bu öneriyi kabul etti. Ebu Hureyre ve Ebu Derda bunu hemen Muaviyeye ulaştırdılar. Muaviye daha önce kızına ‘O ikisi yanına elçilik için gelirlerse kabul et, ama onlara de ki: Abdullah karısını boşarsa onunla evlenirim’ demesini tenbihlemişti. Abdullah onun hilesine kanarak karısını boşadı. Muaviyeden ise sözünü yerine getirmesini istedi. Muaviye ona ‘Eğer kızım razı olursa kabul ederim’ dedi. Beraberce Muaviyenin kızının yanına gidip Ureyneb’i boşadığını söylediler. Muaviyenin kızı dedi ki: ‘Bu konuda düşünüp meşveret etmem gerekir.’

Bir süre sonra Ureyneb’in iddetide doldu. Onlar yeniden Muaviyenin kızının yanına gittiler. Ama o ‘Ben böyle bir evliliği faydalı görmüyorum’ diyerek onu reddetti. Bunun üzerine Muaviye Ebu Derda’yı Ureyneb’i kendi oğluna istmesi için Irak’a gönderdi. Ebu Derda Irak’a geldiğinde İmam Hüseyin’de (a.s) Irak’ta idi. Önce İmamın huzuruna varmayı sonra görevini yerine getirmeyi kararlaştırdı. İmamın huzuruna varınca İmam ondan ‘Neden Irak’a geldin?’ diye sordu. O da konuyu arzetti. İmam buyurdu: ‘Bende Ureyneb’i istemesi için birini göndermek istiyordum. Onun yanına gittiğinde benimde talip olduğumu söyle.’ Ebu Derda, Ureyneb’in yanına gittiğinde İmam ve Yezidden taraf elçiliğe geldiğini söyledi. Ureyneb ondan, hangisiyle evlenmesinin daha iyi olacağını sorduğunda o da İmamla evlenmesinin onun için daha iyi olacağını söyledi. Ureyneb de İmam Hüseyin’i seçti; İmam Yezidin vereceği mihriyeyi vererek onunla evlendi.

Ureyneb’in Şam’da olan kocası Abdullah ise Muaviyenin vefasızlığına uğradı; Muaviye onun maaşını dahi kesti. Abdullah, eşinin yanına bıraktığı emanetleri almak için Irak’a geldi ve İmam Hüseyin’in yanına gitti. İmam’a emanetleri almak istediğini arzetti. Sonra eski eşinin yanına gidip emnatlerini aldı. Onlar birbirlerini gördüklerinde geçmiş günlerini hatırlayıp ağlamaya başladılar. İmam (a.s) bu sahneyi görünce ikisine de acıdı ve şöyle buyurdu: ‘Ben ona üç talak verdim. Allahım! Ben onunla güzelliği ve malı için evlenmediğimi sen biliyorsun. Onu kocasına saklamak için evlendim.’

Sonra ona bütün mihriyesini vermelerini emretti. Onlar teşekkür için İmam’a mal vermek istediklerinde İmam kabul etmeyerek şöyle buyurdu: ‘Bana verilmesini ümit ettiğim mükafat, (dünyadaki) maldan daha iyidir.’ Onlarda yeniden beraberce yaşamaya başladılar.[1]

Bu olayın yalan olduğunu gösteren bazı karineler var. Örneğin:

1- Rivayet mürseldir; herhangi bir senet zikredilmediğinden incelenmeye alınamıyor. Zira İbn-i Kutaybe (el-İmamet ve’s-Siyaset kitabının yazarı) hicri 213 yılında Küfe’de dünyaya gelen hicri 3. asrın yazarlarındandır. İmam Hüseyin (a.s) ise hicri 61 yılında Kerbela’da şehid oldu. Dolayısıyla İbn-i Kutaybe İmam Hüseyin’in şehadetinden 152 yıl sonra dünyaya gelmiştir. Yani bu olay yaşanırken o henüz dünyaya gelememiş, olayın yaşandığı dönemde yoktu. Buna göre olayı isimlerini zikretmediği kimse ya da kimselerden nakletmelidir. Bu durumda bizim ravileri inceleme imkanımızda kalmıyor. Belkide yalancı biri bu olayı uydurup ona söylemiştir.

2- Olayda Muaviye, Abdullah b. Selam ve Ureyneb’in arasında vasıta olan Ebu Derda, meşhur görüşe göre Osmanın halifeliği zamanında ölmüştür (birçok tarihçi onun hicri 38 ya da 39 yılında öldüğünü yazmıştır.)[2] Buna göre o, Muaviyenin hükumetinin son döneminde ve Yezidin veliahtlığı zamanında böyle bir olayın içinde nasıl olabilir?

3- Olay, birinci derecede meşhur kaynaklarda yer almamıştır. Onu anlatan en meşhur kitap el-İmamet ve’l-Siyaset kitabıdır. Ancak bazıları, onun İbn-i Kutaybe’ye ait olduğundan da şüpheleri var.[3]

4- İmam Hüseyin’in (a.s),Hz. Ali’nin (a.s) şehadetinden sonra ve aşura kıyamından önce Irak’a gelip sonra da Medine’ye döndüğüne dair hiç bir senet yoktur. Halbuki yukarıdaki rivayete göre Ureyneb olayı aşura kıyamından önce olmuştur.

5- Bu rivayete göre İmam (a.s) Ureyneb’i bir defada üç talak vermiştir. Oysa bu bizim şeriatımıza göre yanlıştır ve İmamın verdiği talak, bir talak sayılır.[4]

6- Talak’ın şartlarından biri iki adil şahidin talak’a şahid olmalarıdır. Kur’an buyuruyor: Sizden adalet sahibi iki kişiyi tanık bulundurun[5] İmam Sadık’da (a.s): ‘Talak ancak iki adil şahidin yanında gerçekleşir.’[6] diye buyurmaktadır. Oysa rivayete göre bu önemli şart yerine getirilmemiş ve kimse ona şahid olmamıştır.

Yukarıdaki karinelerin her biri tek başına bizim bu olayın doğruluğuna olan güvenimizi sarsmaktadır. Ancak onların hepsini bir kenara bırakıp, rivayetin doğru olduğunu kabul edersek, bu olay İmam Hüseyin’e (a.s) eksiklik ve kusur getirmez. Aksine bunlar Onun (a.s) fazilet, siyaset, anlayış ve merhametinin göstergesidir. İmam bu işi yalnız ve yalnız Yezidin kötü ve şeytani emeline engel olmak için yaptı ve bir ailenin dağılmasını önledi.

Bu tarihi nakile göre İmam Hüseyin (a.s) o kadını Muaviyenin hilesinden kurtararak kocasına geri veriyor. Hatta rivayette özellikle İmamın (a.s): ‘Allahım! Ben onunla güzelliği ve malı için evlenmediğimi sen biliyorsun.’ diye buyurduğu ve kadının kocasına olan bağlılığını görünce onu boşayıp kocasına verdiği belirtilmiştir.

Yine rivayette İmam Hüseyin’in (a.s), mazlumu koruyup himaye etmeye ne kadar düşkün olduğu görülmektedir.

Şu noktayada dikkat çekmek gerekir ki hiç bir güvenilir kaynakta Kerbela olayının nedenleri arasında Yezidin bu sebepten dolayı İmam Hüseyin’e kin güttüğü için Onunla savaştığına dair bir delil yoktur.

Daha fazla bilgi için el-İmamet ve’s-Siyaset (Farsça çevirisi), s.212-216’ya bakabilirsiniz.

 



[1] -Deyneveri, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kutaybe, el-İmamet ve’s-Siyaset, (Ali Şiri’nin çalışması), c.1, s.217 ve sonrası, Neşr-i Daru’l-Ezva, Beyrut,

[2] -İbn-i Esir, el-Kamil Fi’t-Tarih, c.3, s.129, İntişarat-ı Dar-u Sadır, Beyrut, Hicri 1385, Miladi1965; İbn-i Abdulbir, el-İstiab, c.3, s.1229-1230 (Ali Muhammed el-Bicavi’nin çalışması), İntişarat-ı Daru’l Cuyel, Beyrut, 1. Baskı, Hicri:1414, Miladi:1992; İbn-i Hacer Askalani, el-İsabe Fi Temyizi’l Sahabe, c.4, s.622 (Adil Ahmed Abdulmevcud ve Ali Muhammed Muavvaz’ın çalışmaları), İntişarat-ı Daru’l Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1. Baskı, Hicri:1415, Miladi:1995;

[3] -Dairetu’l Maarif-i Bozorg-i İslami, c.10, Makale:3918 (el-İmamet ve’s-Siyaset), İntişarat-ı Merkez-i Dairetu’l Maarif-i Bozorg-i İslami, Tahran, 1376.

[4] -Hür Amuli, Vesail-uş Şia, c.22, s.21, Naşir: Alu’l-Beyt.

[5] -Talak/2

[6] -Hür Amuli, a.g.e, c.22, s.25.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar