Gelişmiş Arama
Ziyaret
11604
Güncellenme Tarihi: 2010/05/06
Soru Özeti
Acaba kadın yargıç olabilir mi?
Soru
Şia fıkhına göre acaba kadın yargıç olabilir mi?
Kısa Cevap

Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.

Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.

Bu konunun felsefesi hakkında sundukları noktalar, kadının yargıç olamayacağını destekleyen bazı noktalardan ibarettir. Aşağıda bu noktaların birkaçına değinilmiştir:

1 Kadın ve erkek arasında, cismi ve ruhi kabiliyetler bakımından bir takım farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ve erkeklerin yaratılış açısından kadınlara olan üstünlüğü nedeniyle bazı sorumluluklar kadının üzerinden kaldırılmıştır. Çünkü sorumluluk ve görevler, kişinin sahip olduğu yetenek ve güçlere göre verilir.

2 Kadınlardan ayrılmayan bir özellik, onların duygusal olaylar karşısında çok çabuk etkilenmeleridir. Ve yargılama gibi konular, özellikle kısas hükmünün gerçekleşmesi tam bir kararlılık ve bu hükmün sonuçlarına dayanıp kabullenmeyi gerektirir. Bu yüzden bu görev erkeklere verilmiştir.

Tabi şu noktaya da dikkat çekmek gerekmektedir ki; bazıları bu delilleri kabul etmeyip kadınların da yargıç olmasının bir sakıncasının olmadığını söylemektedirler.

Ayrıntılı Cevap

Bilim adamları ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahipler. Bu gibi konular dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.

Kadınların yargıç olmalarının caiz olmadığını savunanların, bu konu hakkındaki en önemli delilleri bazı hadislerdir.

 İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İçinizden bir kişi (erkek) bizim yargılarımızı ve görüşlerimizin biliyorsa yani bizim görüşlerimiz hakkında bilgi sahibi ise, onu kendi aranızda yargıç yapın ve ben onu, sizin aranıza yargıç olarak atıyorum.”[1]

 Bu rivayette “racul” yani erkek tabiri kullanılmıştır ve usul ilmindeki “İhtiraziyyet-i kuyud” kaidesine göre bu şart, bu hükmün mevzusunu belirlemektedir.[2]

 Kadınların yargıç olmasına karşı çıkanların dayandıkları diğer bir delil de icmadır.[3] Yani yargıç olmak için erkek olmanın şart olduğu hakkında icma olduğu iddia edilmiştir.[4]

Yine bu gruplar, bu gibi konuları dikkate alarak şöyle bir neticeye ulaşmışlardır:

1- Sorumluluk vermek sahip olunan yeteneklere ve dayanma gücüne göredir.

İslam dinine göre, kadın ve erkekler mahiyet olarak aynıdırlar: “Ey insanlar! Sizleri bir tek kişiden yaratan, ondanda eşini vücuda getirerek, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun!”[5]

İnsan için, (tekvin ve teşride insan olmasından dolayı) sabit olan her şey kadın ve erkek her ikisi içinde sabittir.

 Kadın ve erkek her ne kadar bir türden (insan) olsalar da, birbirlerine karşı farklılık ve üstünlük gösteren iki ayrı varlıktır.

Kur`an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle, erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.”[6]

Erkeklerin fikri ve cismi yönden kadınlara oranla yeteneklerinin ve güçlerinin fazla olması,[7] onun yaşamda, ailede ve toplumda yöneticilik vs... işlerde yer almasına sebep olmuştur.[8]

Özet olarak, kadınlar ve erkekler cismi ve fizyolojik olarak farklıdırlar. Bu nedenle, bir takım özel görevler için yaratılmışlardır. Bu farklılıklar ayrıcalık değil, hikmettir ve neslin devamı içindir.

Bu kemal kapılarının kadınlara kapandığı ya da sınırlandığı manasına gelmez. Sadece bu farklılıklar nedeniyle yargıçlık gibi bazı sorumluluk ve görevler, kadınların üzerinden kaldırılmıştır. Erkeklerde bulunan yetenek ve dayanma gücü tekvini ve fıtridir. Bu yetenekler sadece, erkeklere daha fazla sorumluluk yüklemektedir ve bu yeteneklerinden dolayı Allah’a daha yakın değillerdir veya mükâfatları daha fazla değildir.

(2) Yargılama yapmak için kesin ve sabit bir görüşe sahip olmak gerekmektedir. Duygusallık kadınlardan ayrılmayan bir özelliktir. Bu nedenle sevinç, endişe, ağlama ve gülme gibi duygusal olaylar karşısında erkeklerden daha çabuk etkilenir ve tepki gösterirler. Şu da bir gerçektir ki; yargılama yapmak için gerçekleri görmek lazımdır. Çünkü yargılama yaparken duyguların kontrol edilmesi gereken ağır bir atmosfer oluşmaktadır.

   Ve yine yargılama yolunda, özellikle kısas hükmünün gerçekleşmesinde öyle deliller ve şüpheler sunulmaktadır ki, yargıcın karar vermesini zorlaştırmaktadır. Bu gibi durumlarda, verilen hükmün nedenini ve sonuçlarını kabul ettirebilmesi ve uygulayabilmesi için yargıcın kesin ve sabit bir görüşe sahip olması gerekmektedir.

Diğer bir deyişle kadınların yaratılışı ve tabiatı, muhabbet ve sevgi dolu olduğu için, bazı konularda karar verirken, kesin kararlar veremeyebilirler. Bu nedenle kadınlar yargıçlık gibi bazı konulardan affolunmuşlardır ve bu tehlikeli görev erkeklere verilmiştir. Hatta bu bile, kadınlara verilen değeri gösteren olumlu bir bakış açısıdır.

Bazıları da yukarıda verilen delilleri eleştiriye tabi tutup reddederek, kadınlara yargıç olmayı caiz kılmışlardır.[9] Bu düşünceye sahip olanlar şöyle demektedirler: “Kadınların yargıç olması, onlar için bir vazife ve teklif değildir ve Allah-u Teâlâ da kadınların bu görevler karşısında ki sorumluluklarını bağışlamış ve bu görevi kadınların üzerinden kaldırmıştır. Kadınlardan yargıç olmaları bir vazife ve teklif olarak istememiştir. Hadiste, “Cuma namazı, cemaat namazı ve yargıç olmak kadınların üzerine düşmez.”[10] şeklinde geçmektedir. Bizim bu hadisten, kadınların bu haklara sahip olmadığını ispatlayabilmemiz için hadiste, “kadınlar için” denilmesi gerekmektedir ki böyle denilmemiştir.[11]

 Kadınların zat olarak ve yaratılışları nedeniyle duygusal olmaları, onların akıl ve fikirlerini kontrol edemedikleri manasına gelmemektedir. Kadın da, erkek gibi akıllı ve zeki bir şekilde yargı yapıp kesin kararlar verebilir ve duygularını yenebilir. Tabi kadınların duygularını kontrol edebilmeleri için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekmektedir, bu çaba ve uğraş sonucunda erkeklerle aynı konuma gelebilirler ve kadınların yargıç olmasını, reddeden bir delile sahip değiliz ve böyle bir delil yoktur.

Bu söylenen delillere ek olarak, onların (yani kadının yargıç olmayacağını iddia edenlerin) Masum İmam (a.s)’ın hadisinden yararlanarak yargıç olmanın sadece erkeklere has olduğunu ve veliy-i fakihin de yargıç atarken erkek olmasını göz önünde bulundurması gerektiğini ispatlamaları mümkün değildir. Çünkü yukarıdaki hadis Masum İmam’ın yaptığı bir atamayı açıklar şer’i hükmü değil, bu yüzden atama yetkisi olan fakih kendi atamsında bu koşulu riayet etmesi gerekmez.[12]

 Üstad Hadevi bu delilin açıklaması hakkında şöyle demektedir: “Biz geçmiş konularda "Racul" kelimesinden bu şartın (yargıcın erkek olmasının) rivayetlerde yargıç için gerekli olduğunu anladık. Bu vasıf, Masum İmam (a.s) tarafından kendi atamasında dikkate alınmıştır ama bu genel bir kural ve şer’i bir hüküm olarak açıklanmamıştır. Buna göre ve veliy-i fakih’in bu şartı dikkate alması gerekli değildir.

Eğer kadınlar hakkında “yargıçlığı üstlenemezler”, cümlesi geçen nebevi hadis senet bakımından güvenilir olsaydı veya biz, erkek olmanın yargıç olmada şart olduğunu, kadının cemaat imamlığı gibi bazı görevlerde yer almamasından oluşan şer’i bilinçaltı birikimlerinden anlasaydık, bu şartın şeriat hükümlerinden biri olduğunu ve veliy-i fakihinde yargıç atarken erkek olması gerektiğini ispatlayabilirdik.[13]

İcma delili de, bütün müçtehitler tarafından ittifak edildiğini farz etsek dahi, onların zikredilen bir veya birkaç delile isnat etmeleri ihtimali yüzünden hüccet sayılamaz.[14] Sonuç olarak, bazı Şia âlimlerinin de fetva verdiği gibi kadınlar da yargıç olabilirler.



[1] Kâfi, c: 1, s: 67

[2] Daha fazla bilgi için bkz: Hadevi, Tahrani, Mehdi, Kazavet ve Kazi, s: 91–92

[3] İcma; bütün âlimlerin kabul ettiği burhan ve delillerden birisidir.

[4] Cevahir’ul Kelam, c: 40, s: 14; Miftah’ul Keramet, c: 10, s: 9; Camii’us Sıfat, c: 2, s: 680

[5] Nisa Suresi, 1. ayet, bkz: Cüzve-yi Hukuk-u Zen der İslam, Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Maarif-i Kur’an

[6] Nisa Suresi, 34. ayet, “الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ

[7] Kadınların bedeni erkeklerinkinden daha latif ve zariftir. Genel olarak erkeklerin bedeni kadınlara göre daha sert ve dayanıklıdır. Bu nedenle örneğin hastalıklarda kadının bedeni daha çabuk çöker ve zayıflık gösterir, kadının dayanma gücü erkeklerinkinin yarısı kadardır. Kadın çocuk emzirme yeteneğine sahip olduğu için, çocuğa süt verme sorumluluğuna sahiptir ve bu sorumluluk onun gücünün azalmasına sebep olmaktadır.

[8] El-Mizan, c: 14, s: 343

[9] Daha fazla bilgi için bkz: Cevad Amuli, Zen der Ayine-yi Celal ve Cemal, s: 348–354

[10] Men la Yehzeruh’ul Fakih, c: 4, s: 362  

[11] Cevad Amuli, Zen der Ayine-yi Celal ve Cemal, s: 350

[12] Aynı kaynak, s: 353

[13] Kazavet ve Kazi, s: 151

[14] Cevad Amuli, Zen der Ayine-yi Celal ve Cemal, s: 349–353

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar