Gelişmiş Arama
Ziyaret
16403
Güncellenme Tarihi: 2013/01/19
Soru Özeti
Neden Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeytine (a.s) namazda salâvat getiririz? Hz. Peygamber’in (s.a.a) sünneti de bu şekilde miydi?
Soru
Selamun Aleyküm. Hz. Peygamber’e (s.a.a) salâvat getirmek ile ilgili emir Kur’an’da mevcuttur ve bizler de Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) eksik salâvat getirmeyin buyruğu uyarınca Hz. Peygamber (s.a.a) ve âline (Ehlibeyt) salât ve selam söyleriz. Ama bunu namazda yapmamızın hikmeti nedir? Hz. Peygamberin (s.a.a) sünneti bu şekilde miydi? Kendisi de namazda salâvat getirir miydi? Teşekkürler.
Kısa Cevap
1. Soruda da belirtildiği üzere Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve Ehlibeytine salâvat getirmek ile ilgili olarak “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin”[1]ayetinin tefsiri bağlamında birçok rivayet mevcuttur. Bu hadisler Şia ve Sünni kanallarından nakledilmiştir ve onların tümünde salâvat getirirken “Âli Muhammed” tabirinin zikredilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Hatta bu rivayetlerin bazılarında eğer “Âli Muhammed” tabiri salâvatta zikredilmezse, salâvat eksik ve tamamlanmamış sayılır diye belirtilmiştir.[2]
2. Hz. Peygamberin (s.a.a) namaz kılışı hadis kaynaklarında belirtildiği gibidir ve tüm Müslümanlar buna uymakla yükümlüdür. Namaz tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.a) kıldığı gibi kılınmalıdır. Bu mesele sadece namaz hakkında değildir; diğer din hükümleri hakkında da bu husus geçerlidir. Müslümanların Hz. Peygamber-i Ekrem’e uyması gerekir. Namazda Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeytine (a.s) salâvat getirilen yerlerden biri teşehhüttür[3]; nitekim rivayetlerde şöyle belirtilmiştir: Yüce Allah elçisi Hz. Muhammed’i miraca yükseltmiştir. Cebrail ezan okumuş ve kıldığımız nitelik ve şekilde Hz. Peygamber’e (s.a.a) namazı öğretmiştir. Ardından teşehhütte ona şöyle buyurmuştur: Kendine ve Ehlibeytine selam söyle. Hz. Peygamber de (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Sallallahualeyy ve a’la Ehlibeyti (Ey Allah’ım bana ve Ehlibeytime selam gönder).[4] Bu cümleden anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber (s.a.a) teşehhütte kendine ve ismet ve taharet Ehlibeytine selam söylemiştir.
3. Masum önderlerden aktarılan rivayetlerde de teşehhüt değişik tabirler ile nakledilmiştir.[5] Bu tabirlerin tümünde Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) ubudiyet ve peygamberliğine tanıklık edilmiş ve Hz. Peygamber (s.a.a) ve onun temiz Ehlibeytine (a.s) salâvat getirmek yer almıştır. İmam Sadık (a.s) teşehhüdün niteliğini şöyle dile getirmiştir: “Elhamdulillah eşhedu en la ilâhe illallahu vehdehu la şerîke lehu ve eşheduenne Muhemmeden abduhu ve resûluhu. Allahumme salli a’la Muhammedin ve âli Muhammedin ve tekabbel şefa’etehu fi ümmetihi verfe’ derecetehu.”[6] Bu delil uyarınca Şia fakihleri de teşehhütte salavat getirilmesinin gerekliliğine fetva vermişlerdir.[7] Dolaysıyla Hz. Peygamber (s.a.a) namaz ve onun (teşehhüt gibi) cüzlerini kendisi ibda etmemiş ve onların tümü (hatta salâvatın nitelik ve muhtevası) yüce Allah’ın buyruk ve kılavuzluğuyla belirlenmiştir.
 

[1]Ahzab suresi, 56. ayet.
[4]Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, Muhakkik ve Musahhih: Gaffari, Ali Ekber, c. 3, s. 486, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, çapı çaharum, 1407 h.k.
[5] “Teşehütte Ebu Basir’den Nakledilen Duayı Okumak” (soru: 9434); “Teşehhüt Ve Selamın Felsefesi” (soru: 13141) başlıklarına müracaat ediniz.
[6] Şeyh Tusi, Muhammed b. Hasan, Tehzibu’l-Ahkam, c. 2, s. 92, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, çapı çaharum, 1407 h.k.
[7]Behrani, Yusuf b. Ahmet, el-Hadaigu’n-Nazire fi Ahkami’l-İtreti’t-Tahire, Muhakkik ve Musahhih: İrevani, Muhammed Taki, Mugarrim, Seyit Abdu’r-Rezzak, c. 8, s. 456 – 459, Defteri İntişaratı İslami, Kum, çapı evvel, 1405 h.k.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar