Gelişmiş Arama
Ziyaret
4729
Güncellenme Tarihi: 2014/09/08
Soru Özeti
Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
Soru
Şia’ya ilgi duyan birisiyim ama anlamak istediğim şey Maliki ve Hanefi olmanın ne yanlışlığı var?
Kısa Cevap
Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır.
Şia’nın diğer İslam mezheplerinden ayrıldığı ve üstünlük noktası İmamet ve Peygamberin Ehlibeytinin velayetine bakış açısıdır. Zira Şia, Masum İmam için vahiy dışında Peygamberin taşıdığı bütün vasıflara kaildir. Şia mezhebi, İmam’ı dini merci (dini açıklayan, koruyan ve Kuran ayetlerinin müfessiri), tekvini velayet sahibi, âlemde gerçekleşen olaylarda tasarruf kudretine haiz, siyasi lider, toplumsal meselelerde en üstün önder, yargılama hakkı olan ve en bilgin insan olarak tanımaktadır. Şia Masum İmam’a tam itaati kendisine vacip bilmektedir. Maalesef diğer İslam mezhepleri ezcümle Maliki ve Hanefi mezhebi böyle bir akideye sahip değildir. Peygamberin Ehlibeytine ve Masum İmamlara sadece sevgi beslemekte ve onların doğru insanlar olduğu inancıyla yetinmişlerdir.  
Hâlbuki onlara sevgi beslemenin yanında Masum Ehlibeyt İmamlarına tam itaat öğretisi Ehlisünnet kardeşlerimizin kabul ettikleri rivayetlerde bulunmaktadır. Elbette bu realite bizlerin bireysel ve toplumsal hayatında derin etkiler bırakacaktır.
Ayrıntılı Cevap
 Sizin Şia’ya duymuş olduğunuz ilgi ve alakaya saygı duymakla birlikte ifade etmek isteriz din ve mezhep seçimi duygusal ve gönül işi değildir. Bilakis bir görev ve akli olarak vacip bir gerekliliktir. Öncelikle sizin Şia’ya duymuş olduğunuz ilgi ve alakanın sebebi aşikâr olmalıdır. Acaba sadece sevgi ve ilgiden ibaret mi yoksa sağlam delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun sebebi sadece Şia mektebinde bulunun sağlam öğretilerden kaynaklanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır.
Şia’nın diğer İslam mezheplerinden ayrıldığı ve üstünlük noktası İmamet ve Peygamberin Ehlibeytinin velayetine bakış açısıdır. Aşağıda Şia itikadının İmamet konusundaki öğretilerinin bir bölümüne değinilecektir:
  1. Şia, İslam Peygamberinden ulaşan hadislerde isimleri açıklanan[1] On iki İmamı (a.s) her türlü hatadan, dalgınlıktan ve günahtan masum bilmektedir.
  2. Şia, Masum İmam (a.s) için vahiy dışında Peygamberin taşıdığı bütün vasıflara kaildir.
  3. Şia Masum İmam’ı dini merci: yani dini açıklayan, koruyan ve Kuran ayetlerinin müfessiri bilmektedir.
  4. Şia Masum İmam’ı tekvini velayet sahibi, âlemde gerçekleşen olaylarda tasarruf kudretine haiz bilmektedir.
  5. Şia Masum İmam’ı siyasi lider, toplumsal meselelerde en üstün önder, yargılama hakkı olan bilmekte ve Masum İmam’a tam itaati kendisine vacip görmektedir.
  6. Şia Masum İmam’ı ilmi konularda en bilgin insan olarak tanımaktadır.
  7. Şia itikadının sahip olduğu İmam Ali (a.s) ve Ehlibeyt (a.s)’a itaat ve eksiksiz takipçilik İslam dini açısından oldukça öneme sahiptir. Ehlisünnetinde naklettiği birçok rivayette Allah Teâlâ’nın amellerin kabulünde şartı ve ölçüsü Hazreti Emir ’el-Müminin Ali bin. Ebu talip (a.s)’ın velayetinin ikrarı olarak geçmektedir.[2]
İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “… Emir ’el-Müminin Ali bin. Ebu Talip’in cehresine bakmak ve onu anmak ibadettir; Allah kulun imanını Ali’nin velayeti üzere olmadıkça ve düşmanlarından beraat edilmediği sürece kabul etmeyecektir.”[3]
Bu rivayetten anlaşılan ibadetlerimizin hükmünün ötesinde İmanın kabulünün şartı velayete ve ona mutabık olan beraata sahip olmaktır.
Ayrıca ehlisünnet uleması şöyle nakletmektedir:
İslam Peygamberi şöyle buyuruyor: “ Ey Ali eğer birisi Hazreti Nuh (a.s)’ın ömrü kadar Allaha ibadet etse; Uhut dağı kadar altını olsa Allah yolunda infak etse; Yalın ayak bin kere hacca gidecek ömrü olsa hacca gitse ve Sefa ve Merve arasında mazlum bir şekilde öldürülse; Ama Ey Ali! Senin velayetine sahip değilse cennetin kokusunu alamayacak ve asla cennete giremeyecektir.[4]
Ama Ali (a.s)’ın Velayetinden kasıt nedir? Bu Kuran’ı Kerim ayetlerinde Hazreti Ali (a.s)’ın hakkında geçen ayetlerde aydınlığa kavuşmalıdır. Kuran’ı Kerim şöyle buyuruyor: “Sizin veliniz yalnızca Allah, Peygamberi ve İman edenler, namazı ikame edenler ve rükû halindeyken zekât verenlerdir.”[5]
Hiç şüphesiz “veli” kelimesi bu ayeti kerimede dost ve yardımcı anlamında değildir. Zira “velayet” sadece rükû halinde zekât verenler ve namaz kılanların dost ve yardımcı olduğu anlamında değildir. Dost ve yardımcı anlamı bütün Müslümanları kapsayan bir hükümdür. Bütün Müslümanlar birbirini sevmeli ve yardımcı olmalıdır. (Bu ayette ise has bir zümrenin varlığı izhar edilmiştir.) Hatta zekâtın vacip olmadığı insanlar bile birbirlerini sevmeli ve yardımcı olmalıdır. Zira zekât verecek bir şeyleri bulunmamaktadır. Birde bu durumdayken kalkıp rükû halinde zekât versinler.  
Bu ayette “veli” kelimesine böyle (dost, yardımcı) bir anlam veremeyeceğimiz anlaşıldığına göre “veli” kelimesinden maksat tasarruf eden, yönetme hakkı olan, maddi ve manevi önder anlamındadır. Özellikle bu velayet İlahi velayet ve Allah Resulünün velayetiyle yan yana tanıtılmışken. Her üç velayette tekbir cümleyle ifade edilmiştir. İslami eserlerin birçoğunda ve Ehlisünnet kaynaklarında yer alan çok sayıda rivayette bu ayetin Hz. Ali (a.s)’ın şanında nazil olduğu nakledilmiştir. Hatta bazı nakillerde Ali (a.s)ın yüzüğü rükû halinde bağışladığı dahi bildirilmiştir. Bazı nakillerde ise sadece ayetin Hz. Ali (a.s) hakkında nazil olduğuna değinmekle yetinilmiştir.[6]
Herkim imamet ve önderlik konusuna Şia’nın bakış açısıyla bakacak olursa ve İmamet ve önderlik inancı Şia inancı olursa hayatının akış yönü tamamen değişecektir. Dini soru ve sorunlarını herkesten sormaz, öğrenmez. Siyasi ve toplumsal konularda yönetimini herkesin eline bırakmaz. Her hâlükârda Masum İmam’ın takipçisi olur.
Bütün islam mezhepleri ezcümle Hanefi ve maliki mezhebi Hz. Ali (a.s)’a ve onun evlatlarına(Masum İmamlara) sevgi ve saygı duymaktadır. Ama “Velayet” Kuran’ın ve Allah resulünün bildirdiği dakik ve kâmil anlamda sadece on iki İmam İnancını taşıyan Caferi Şia mezhebinde bulunmaktadır. Her Müslümanın görevi Kuran’a ve Allah Resulünün sünnetine en yakın (mutabık) mektebi kendisine seçmektir.
 

[1] Bihar’ul-Envar, 36.c, 362.s.
[2] Menagıb Harezmî, 19 ve 252.
[3]Menagıb Harezmî, 19 ve 252; Kifaye’tu-Talip, Genci Şafii, 214.                                                                                                 «... النظر الی وجه امیرالمؤمنین علی بن ابیطالب عبادة و ذکره عبادة ولایقبل الله ایمان عبد الا بولایته والبرائة من اعدائه...»
[4] Menagıp, Hatip Harezmî, Maktel’ul Huseyn, 1/37; "ثم لم یوالیک یا علی لم یشم رائحة الجنة ولم یدخلها"
[5] Maide, 55, "إِنَّما وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَ رَسُولُهُ وَ الَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَ يُؤْتُونَ الزَّكاةَ وَ هُمْ راكِعُونَ"
[6] Tefsir Numune, 4.c, 424-425.s.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7765 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15910 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • Erkek altın saat kullanabilir mi?
    32339 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Boyna altın zincir asmak, altın yüzük takmak ve ele altın kaplama saat takmak gibi altınla süslenmek[1] erkeğe haramdır ve bunlarla namaz kılmak da namazı bozar.[2] Elbette altın saat ve altın zincir sadece ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12865 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
    12233 Tefsir 2011/07/28
    Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır. Soruların cevabına gelince:1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.
  • Muhammed b. Hanefiye’nin naklettiği rivayette zikredilen “hucze” kelimesinin anlamı nedir?
    7388 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Rivayette zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek ve bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerler onların ...
  • Akrabalık bağı olmayan eş'e verilen hibenin geri alınması caiz midir?
    8039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/21
    Hibe lügat literatüründe bir kimseye herhangi bir şeyi karşılıksız olarak bağışlamak anlamındadır. Hibe kavramsal olarak da hibe eden kişi kendi mülkünden olan bir şeyi karşılıksız ve bedava başka birisinin mülküne sokmak (temlik ettirme) anlamındadır. Buna atiye ve nehle de deniliyor.Eğer kişi ...
  • Allah Teala’nın kimsenin bilmediği saklı ve müste'ser isimlerinden maksat nedir?
    24486 Teorik İrfan 2010/09/04
    Ehlibeyt (a.s) kaynaklı dua ve onlardan bizlere ulaşan hadislerden anlaşıldığı üzere Allah Teala, kendine seçtiği bazı özel isimlere sahiptir. Kimse bu isimlerden haberdar değildir. Bu isimler, Esma-i Müste'ser olarak meşhur olmuştur. Hadislerden anlaşıldığı üzere bu isimler İsmi Azam'ın gayb mertebelerindendir ve ilk İlahi isimin batın ve gayp yönüdürler. ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    9039 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Eğer tırnaktaki ojeyi temizleme imkânı yoksa vazife cebire abdesti almak mıdır yoksa teyemmüm mü?
    21026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Belirtilen soruyu büyük mercilerin bürolarından sorduk ve alınan yanıtları aşağıda açıklıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sorudaki durumda cebire abdesti alması gerekir.Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpaygani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer abdest ve gusül yerine bir şey yapışmışsa ve bunu kaldırmak mümkün ...

En Çok Okunanlar