Gelişmiş Arama
Ziyaret
4683
Güncellenme Tarihi: 2014/09/08
Soru Özeti
Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
Soru
Şia’ya ilgi duyan birisiyim ama anlamak istediğim şey Maliki ve Hanefi olmanın ne yanlışlığı var?
Kısa Cevap
Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır.
Şia’nın diğer İslam mezheplerinden ayrıldığı ve üstünlük noktası İmamet ve Peygamberin Ehlibeytinin velayetine bakış açısıdır. Zira Şia, Masum İmam için vahiy dışında Peygamberin taşıdığı bütün vasıflara kaildir. Şia mezhebi, İmam’ı dini merci (dini açıklayan, koruyan ve Kuran ayetlerinin müfessiri), tekvini velayet sahibi, âlemde gerçekleşen olaylarda tasarruf kudretine haiz, siyasi lider, toplumsal meselelerde en üstün önder, yargılama hakkı olan ve en bilgin insan olarak tanımaktadır. Şia Masum İmam’a tam itaati kendisine vacip bilmektedir. Maalesef diğer İslam mezhepleri ezcümle Maliki ve Hanefi mezhebi böyle bir akideye sahip değildir. Peygamberin Ehlibeytine ve Masum İmamlara sadece sevgi beslemekte ve onların doğru insanlar olduğu inancıyla yetinmişlerdir.  
Hâlbuki onlara sevgi beslemenin yanında Masum Ehlibeyt İmamlarına tam itaat öğretisi Ehlisünnet kardeşlerimizin kabul ettikleri rivayetlerde bulunmaktadır. Elbette bu realite bizlerin bireysel ve toplumsal hayatında derin etkiler bırakacaktır.
Ayrıntılı Cevap
 Sizin Şia’ya duymuş olduğunuz ilgi ve alakaya saygı duymakla birlikte ifade etmek isteriz din ve mezhep seçimi duygusal ve gönül işi değildir. Bilakis bir görev ve akli olarak vacip bir gerekliliktir. Öncelikle sizin Şia’ya duymuş olduğunuz ilgi ve alakanın sebebi aşikâr olmalıdır. Acaba sadece sevgi ve ilgiden ibaret mi yoksa sağlam delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun sebebi sadece Şia mektebinde bulunun sağlam öğretilerden kaynaklanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır.
Şia’nın diğer İslam mezheplerinden ayrıldığı ve üstünlük noktası İmamet ve Peygamberin Ehlibeytinin velayetine bakış açısıdır. Aşağıda Şia itikadının İmamet konusundaki öğretilerinin bir bölümüne değinilecektir:
  1. Şia, İslam Peygamberinden ulaşan hadislerde isimleri açıklanan[1] On iki İmamı (a.s) her türlü hatadan, dalgınlıktan ve günahtan masum bilmektedir.
  2. Şia, Masum İmam (a.s) için vahiy dışında Peygamberin taşıdığı bütün vasıflara kaildir.
  3. Şia Masum İmam’ı dini merci: yani dini açıklayan, koruyan ve Kuran ayetlerinin müfessiri bilmektedir.
  4. Şia Masum İmam’ı tekvini velayet sahibi, âlemde gerçekleşen olaylarda tasarruf kudretine haiz bilmektedir.
  5. Şia Masum İmam’ı siyasi lider, toplumsal meselelerde en üstün önder, yargılama hakkı olan bilmekte ve Masum İmam’a tam itaati kendisine vacip görmektedir.
  6. Şia Masum İmam’ı ilmi konularda en bilgin insan olarak tanımaktadır.
  7. Şia itikadının sahip olduğu İmam Ali (a.s) ve Ehlibeyt (a.s)’a itaat ve eksiksiz takipçilik İslam dini açısından oldukça öneme sahiptir. Ehlisünnetinde naklettiği birçok rivayette Allah Teâlâ’nın amellerin kabulünde şartı ve ölçüsü Hazreti Emir ’el-Müminin Ali bin. Ebu talip (a.s)’ın velayetinin ikrarı olarak geçmektedir.[2]
İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “… Emir ’el-Müminin Ali bin. Ebu Talip’in cehresine bakmak ve onu anmak ibadettir; Allah kulun imanını Ali’nin velayeti üzere olmadıkça ve düşmanlarından beraat edilmediği sürece kabul etmeyecektir.”[3]
Bu rivayetten anlaşılan ibadetlerimizin hükmünün ötesinde İmanın kabulünün şartı velayete ve ona mutabık olan beraata sahip olmaktır.
Ayrıca ehlisünnet uleması şöyle nakletmektedir:
İslam Peygamberi şöyle buyuruyor: “ Ey Ali eğer birisi Hazreti Nuh (a.s)’ın ömrü kadar Allaha ibadet etse; Uhut dağı kadar altını olsa Allah yolunda infak etse; Yalın ayak bin kere hacca gidecek ömrü olsa hacca gitse ve Sefa ve Merve arasında mazlum bir şekilde öldürülse; Ama Ey Ali! Senin velayetine sahip değilse cennetin kokusunu alamayacak ve asla cennete giremeyecektir.[4]
Ama Ali (a.s)’ın Velayetinden kasıt nedir? Bu Kuran’ı Kerim ayetlerinde Hazreti Ali (a.s)’ın hakkında geçen ayetlerde aydınlığa kavuşmalıdır. Kuran’ı Kerim şöyle buyuruyor: “Sizin veliniz yalnızca Allah, Peygamberi ve İman edenler, namazı ikame edenler ve rükû halindeyken zekât verenlerdir.”[5]
Hiç şüphesiz “veli” kelimesi bu ayeti kerimede dost ve yardımcı anlamında değildir. Zira “velayet” sadece rükû halinde zekât verenler ve namaz kılanların dost ve yardımcı olduğu anlamında değildir. Dost ve yardımcı anlamı bütün Müslümanları kapsayan bir hükümdür. Bütün Müslümanlar birbirini sevmeli ve yardımcı olmalıdır. (Bu ayette ise has bir zümrenin varlığı izhar edilmiştir.) Hatta zekâtın vacip olmadığı insanlar bile birbirlerini sevmeli ve yardımcı olmalıdır. Zira zekât verecek bir şeyleri bulunmamaktadır. Birde bu durumdayken kalkıp rükû halinde zekât versinler.  
Bu ayette “veli” kelimesine böyle (dost, yardımcı) bir anlam veremeyeceğimiz anlaşıldığına göre “veli” kelimesinden maksat tasarruf eden, yönetme hakkı olan, maddi ve manevi önder anlamındadır. Özellikle bu velayet İlahi velayet ve Allah Resulünün velayetiyle yan yana tanıtılmışken. Her üç velayette tekbir cümleyle ifade edilmiştir. İslami eserlerin birçoğunda ve Ehlisünnet kaynaklarında yer alan çok sayıda rivayette bu ayetin Hz. Ali (a.s)’ın şanında nazil olduğu nakledilmiştir. Hatta bazı nakillerde Ali (a.s)ın yüzüğü rükû halinde bağışladığı dahi bildirilmiştir. Bazı nakillerde ise sadece ayetin Hz. Ali (a.s) hakkında nazil olduğuna değinmekle yetinilmiştir.[6]
Herkim imamet ve önderlik konusuna Şia’nın bakış açısıyla bakacak olursa ve İmamet ve önderlik inancı Şia inancı olursa hayatının akış yönü tamamen değişecektir. Dini soru ve sorunlarını herkesten sormaz, öğrenmez. Siyasi ve toplumsal konularda yönetimini herkesin eline bırakmaz. Her hâlükârda Masum İmam’ın takipçisi olur.
Bütün islam mezhepleri ezcümle Hanefi ve maliki mezhebi Hz. Ali (a.s)’a ve onun evlatlarına(Masum İmamlara) sevgi ve saygı duymaktadır. Ama “Velayet” Kuran’ın ve Allah resulünün bildirdiği dakik ve kâmil anlamda sadece on iki İmam İnancını taşıyan Caferi Şia mezhebinde bulunmaktadır. Her Müslümanın görevi Kuran’a ve Allah Resulünün sünnetine en yakın (mutabık) mektebi kendisine seçmektir.
 

[1] Bihar’ul-Envar, 36.c, 362.s.
[2] Menagıb Harezmî, 19 ve 252.
[3]Menagıb Harezmî, 19 ve 252; Kifaye’tu-Talip, Genci Şafii, 214.                                                                                                 «... النظر الی وجه امیرالمؤمنین علی بن ابیطالب عبادة و ذکره عبادة ولایقبل الله ایمان عبد الا بولایته والبرائة من اعدائه...»
[4] Menagıp, Hatip Harezmî, Maktel’ul Huseyn, 1/37; "ثم لم یوالیک یا علی لم یشم رائحة الجنة ولم یدخلها"
[5] Maide, 55, "إِنَّما وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَ رَسُولُهُ وَ الَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَ يُؤْتُونَ الزَّكاةَ وَ هُمْ راكِعُونَ"
[6] Tefsir Numune, 4.c, 424-425.s.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar