Gelişmiş Arama
Ziyaret
11057
Güncellenme Tarihi: 2012/02/22
Soru Özeti
Ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler.’ ayeti ne zaman nazil oldu?
Soru
‘Ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler.’ ayeti ne zaman nazil oldu?
Kısa Cevap

Şia ve Ehl-i Sünnet tarihçi, muhaddis ve müfessirlerinin çoğuna göre İnsan suresinin Ona ihtiyaçları olduğu halde...’ ayeti ve arkasından gelen birkaç ayet Resulullah’ın (s.a.a) İtret’i, yani İmam Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’in (a.s) hakkında nazil olmuştur. Ayet, İmam Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) iki oğlu Hasan ve Hüseyin’in (a.s) şifa bulmaları için adadıkları adağı yerine getirdikten sonra zilhicce ayında nazil olmuştur.

İbn-i Abbas bu konuda şöyle diyor: İmam Hasan ve Hüseyin (a.s) öylesine ağır hastalanmışlardı ki aralarında Ebu Bekr ve Ömer’inde olduğu Peygamberin bütün ashabı onların ziyaretine gitmiş ve ‘Ey Ebu’l-Hasan! Allah için adak adarsan iyi olur.’ dediler. İmam Ali’de (a.s) dedi ki: ‘Nezrediyorum, eğer Allah, peygamberi Muhammed’in (s.a.a) iki torununa şifa verirse üç gün oruç tutacağım.’ Bunu duyan Fatıma da: ‘Allah için benim üzerime olsun senin dediğin şey.’ dedi. Hasan ve Hüseyin’de bunu duyunca dediler ki: ‘Ey baba! Allah için bizim üzerimize olsun senin dediğin şey.’ Allah onlara şifa verdi. Onlarda adaklarını yerine getirmek için üç gün oruç tuttular. İftar için temin ettikleri az miktardaki ekmeği birinci gün, kapılarına gelip yiyecek isteyen fakire, ikinci gün yetime, üçüncü gün de esire verdiler. Bu üç günde iftarlarını suyla açtılar. Ayetler bu olay üzerine nazil oldular.

Ayrıntılı Cevap

Şia ve Ehl-i Sünnet tarihçi, muhaddis ve müfessirlerinin çoğuna göre[1] İnsan suresinin Ona ihtiyaçları olduğu halde...’ ayeti ve arkasından gelen birkaç ayet Resulullah’ın (s.a.a) İtret’i, yani İmam Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında nazil olmuştur. Ayet, İmam Ali (a.s), Hz. Fatıma’nın (s.a) iki oğlu Hasan ve Hüseyin’in (a.s) şifa bulmaları için adadıkları adağı yerine getirdikten sonra zilhicce ayında nazil olmuştur.

Adağın nasıl yapıldığı ve Ehl-i Beyt’in yiyeceklerini fakire, yetime ve esire nasıl verdiği hakkında iki nakil vardır:

1- Meşhur Nakil

İbn-i Abbas Ona ihtiyaçları olduğu halde...’[2] ayeti hakkında şöyle diyor: İmam Hasan ve Hüseyin (a.s) öylesine ağır hastalanmışlardı ki aralarında Ebu Bekr ve Ömer’inde olduğu Peygamberin bütün ashabı onların ziyaretine gitmiş ve ‘Ey Ebu’l-Hasan! Allah için adak adarsan iyi olur.’ dediler. İmam Ali’de (a.s) dedi ki: ‘Nezrediyorum, eğer Allah, peygamberi Muhammed’in (s.a.a) iki torununa şifa verirse üç gün oruç tutacağım.’ Bunu duyan Fatıma da: ‘Allah için benim üzerime olsun senin dediğin şey.’ dedi. Hasan ve Hüseyin’de bunu duyunca dediler ki: ‘Ey baba! Allah için bizim üzerimize olsun senin dediğin şey.’ Allah onlara şifa verdi. Onlarda üç gün oruç tuttular.[3] Hasan ve Hüseyin (a.s) şifa bulduktan sonra Hz. Ali (a.s), Yahudi komşusu Şem’un’un evine gitti. Şem’un ona bir miktar yünü eğirmesi karşılığında üç sa’ (yaklaşık 9 kg.-Çeviren) arpa borç olarak verdi. Hz. Zehra (s.a) arpayı öğütüp beş kişinin iftarı için ekmek hazırladı.[4] Hz. Ali (a.s) akşam namazından sonra eve geldi. Daha iftara başlamamıştıki bir fakir geldi ve ‘Ben Müslüman fakirlerden biriyim! Bana yiyecek verin, Allah’da size cennet yiyeceklerinden versin.’ diye seslendi. İmam Ali (a.s) ekmeğini ona verdi. Fatıma (s.a), Hasan ve Hüseyin (a.s) ve Fizze de Ona bakıp ekmeklerini fakire verdiler ve iftarlarını suyla açtılar. ikinci gün oruç tutmaya devam ettiler. Hz Fatıma (s.a) iftar için yine ekmek hazırladı. İftar zamanı kapı çalındı: ‘Selam olun size ey Peygamberin Ehl-i Beyti ve risaletin madeni! Ben Müslüman bir yetimim. Bana yiyecek verin.’ Herkes kendi ekmeğini verdi ve suyla iftarlarını açtılar. Üçüncü gün de iftar edecekleri zaman kapı çalındı ve bir esir: ‘Ben bir esirim, açım, bana yiyecek verin.’ diye onlardan yiyecek istedi.[5] Yine hepsi (beş kişi) ekmeklerini verdiler ve açlığa sabrettiler.

Dördüncü gün İmam Ali, Hasan ve Hüseyin’in elinden tutarak, açlığın verdiği zaaftan titredikleri halde Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına vardılar. Allah Resulü (s.a.a) onların bu halini görünce çok üzüldü. Onlara: ‘Kalkın Fatıma’nın evine gidelim.’ diye buyurdu. Eve geldiklerinde Fatıma’nın (s.a) mihrabında ibadetle meşgul olduğunu, açlıktan titrediğini, mübarek karnının beline yapıştığını ve gözlerinin çöktüğünü gördüler. Resulullah, İtret’inin bu durumunu görünce ‘Allahım! İtretim açlıktan ölüyorlar.’ diyerek yardım istedi. Cebrail geldi ve ‘Adaklarını yerine getirirler’ ayetiyle başlayıp ‘Şüphesiz bu size bir mükafattır ve çabanız makbuldür.’e[6] kadar olan ayetleri nazil etti.[7]

 

2- Meşhur Olmayan Nakil

Diğer bir nakile göre Hz. Zehra (s.a) iftar için bir miktar yemek hazırlamıştı. İftar zamanı bir fakir gelip yemek istedi. Ali (a.s) yemeğin üçte birini ona verdi. Sonra yetim geldi. Ona da yemeğin bir kısmını verdi. Ardından esir geldi. Yemeğin geri kalan kısmını da ona verdi. Onların üçüde aynı akşam geldi. Yemek üçe bölünerek onlara verildi.  İmam Ali ve ailesi de suyla iftar ettiler. Bunun üzerine Şüphesiz bu size bir mükafattır ve çabanız makbuldür.’ ayetleri nazil oldu.

Belirtmek gerekir ki bu büyük mükafatlar, çaba, mücadele ve takvanın neticesidir. Müminlerde ihlasla, yalnızca Allah rızası için iş yaparlarsa çabaları ve zahmetleri Allah katında korunacaktır.[8]

Şii ve Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğuna göre söz konusu ayetler Resulün (s.a.a) Itratı, yani Hz. Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında nazil olmuştur. Ayetler, İmam Ali (a.s) ve Hz. Zehra’nın (a.s) Hasan ve Hüseyin’in (a.s) şifa bulmaları için adadıkları adaklarını yerine getirdikten sonra zilhicce ayında nazil olmuştur.         

 



[1] -Tabersi, Mecmau’l-Beyan Fi-Tefsiri’l-Kur’an, c.26, s.147-148, Ferahani, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1360.

[2] -İnsan/8

[3] -Caferi, Yakup, Simay-ı Ali (a.s) Der Kur’an, Kum, 1. Baskı, HŞ.1381.

[4] -Bir nakile göre Fizze’de onlar gibi adak adamıştı.

[5] -Nüzul sebebine göre iftar zamanı bir esir de Ali’nin (a.s) kapısına geldi. Burada: ‘O dönemde esirler hapiste değiller miydi?’ diye bir soru akla gelebilir. Cevap şudur: Peygamberin (s.a.a) zamanında kesinlikle zindan yoktu. Peygamberimiz esirleri Müslümanların arasında bölüştürür, onlara teslim eder ve: ‘Onlara sahip olun ve iyilikte bulunun.’ diye buyururdu. Onları doyuracak bir şeyleri olmadığında başka Müslümanlardan yardım ister, yardım almak için onları kendileriyle beraber hatta yalnız başlarına diğer Müslümanların yanına gönderirlerdi. Çünkü Müslümanlar o dönemde maddi olarak sıkıntı içindeydiler. İslam

devleti büyüdüğünde esirler, hatta suçlular çoğalınca zindanlar yapılmaya başlandı. Esirlerin ve suçluların geçimi de beytul maldan karşılanıyordu. (Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.25, s.354, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1374.)   

[6] -İnsan/7-22

[7] -Emin, Seyyide Nusret, Mahzenu’l-İrfan Der Tefsir-i Kur’an, c.14, s.237-239, Nehzet-i Zenan-ı Müselman, Tahran, HŞ.1361.

[8] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.35, s.243, Bab:25, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1409.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar